banner913
banner932
banner1012

MEGALİ-İDEA VE YUNANİSTAN’IN BATI TRAKYA TÜRKLERİNE UYGULADIĞI ASİMİLASYON POLİTİKALARI


Metin FAHRİOĞLU

Metin FAHRİOĞLU

Okunma 24 Ekim 2021, 19:10

Günümüzdeki Batı Trakya Türkleri’nin kökeni Osmanlı fetihleri ile  bölgeye Anadolu’dan getirilerek yerleştirilen ve kökeni  Oğuzlara dayanan  Türkmenlerdir. Batı Trakya, Osmanlı Devleti tarafından 1363 yılında  fethedilişinden  ve bölgeye  Türklerin  yerleşmeye başlamasının ardından  1913 yılında  I. Balkan  Savaşı ile Bulgaristan’a geçene kadar 549 yıl Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde kalmıştır.
Günümüzde Yunanistan’da, kökenleri Yunanlılara  dayanmayan ve ana dilleri Yunanca olmayan  Makdedonlar, Ulahlar Arnavutlar, Yahudiler ve Batı Trakyalı Türkler gibi toplumlar ve topluluklar vardır..  Dini topluluk olan Yahudilerin dışında kalan diğer topluluklar, etnik azınlık yapısında olup aralarında sadece  Batı Trakya   Türklerinin 24 Temmuz 1923  “Lozan Barış Antlaşması”ından doğan  kendine özgü bir hak ve hukuku vardır.
Ne yazık ki Yunan siyasal kültürü, bu toplum ve toplulukların  varlığını bir tehlike olarak görme eğiliminde olup  Güney Epir Arnavutları, Makedon sorunu ve Batı Trakya Türk azınlığının sorunları  Yunanlıların bu kaygılarından kaynaklanan  sorunlardır.
Şu bir gerçek ki Yunanistan’ın ‘azınlık’ konusunda en önde gelen sorunu Batı Trakya Türk azınlığıyla ilgili olanıdır. Öyle ki; Atina yönetimleri, Yunanistan’ın  01.01.1981 tarihinde Avrupa Birliği’ne girdikten sonra dahi Batı Trakya Türklerine karşı uyguladıkları baskıcı ve ayırımcı politikalarında  herhangi bir  değişiklik olmadığı gibi tam tersine Türk adını ve sıfatını taşıyan kurum ve  kuruluşların  kapatılması için Türk azınlığının seçimle iş başına getirdiği Müftülere  dahi bu hakkı kullandırmamak için    her türlü yola başvurmuştur.
Yunan  Devleti, Vatandaşlık Yasası’nın 19. Maddesini sürekli surette işleterek binlerce  Batı Trakya  Türkünü  vatandaşlıktan çıkararak vatansız durumuna düşürmüştür.  Etnik kimliklerin tanınması ve azınlıkların korunması ile ilgili kararlara  uymayan Yunanistan, bu tutumu ile  AB’nin kuruluşuna ve işleyişine ters düşen Yunanistan birçok ikili ve uluslararası antlaşmayı ihlalden de geri kalmamıştır. Nüfusunun %98’inin  Yunan-Ortodoks olduğundan söz eden Yunanistan’a göre ülkesinde hiçbir etnik  ‘azınlık’  yoktur ve de kendilerince Batı Trakya Türkleri  de  Müslümanlaştırılmış Yunan vatandaşlarıdır..
..24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasıyla  Batı Trakya’nın  resmen  Yunanistan’a bırakıldığı günden beri  Batı Trakya Türklerini Yunanlı yöneticiler, dünden bugüne  onları gizli bir tehdit ve tehlike olarak görmeye devam etmektedirler..  Yunan Hükümetleri bu çerçevede  şekillendirdikleri   ‘azınlık’ politikalarıyla Batı Trakya Türk Azınlığını  göçe zorlamak, bu mümkün olmadığı durumda da  eritip yok etme hedefini gütmüşlerdir..
..Geçmişte yakınlaşma dönemlerinde Yunanistan , Batı Trakya’daki  Türk azınlığın etnik kimliğini öne çıkarırken  Anavatanımız Türkiye ile bunalım  yaşadığı  dönemlerde ise  Türk azınlığı yalnızca dinsel bir ‘azınlık’  olarak görmüştür.  Diğer bir değişle genel olarak Yunan yönetimleri, Batı Trakya Türklerini   “Yunanlı Müslümanlar”, “Helen Müslümanlar” ve/veya “Müslüman Azınlık” olarak tanımlamayı yeğlemişlerdir..  Oysa Batı Trakya Türkleri, her zaman  topraklarında Müslüman ve  Türk kökenli Yunan vatandaşları  olarak yaşamayı amaçlamışlardır. Batı Trakya Türkleri, Yunanlıların iddia ettikleri gibi Batı Trakya’nın Türkiye’ye katılması gibi ulusalcı söylemlerde bulunmamışlardır.             
Yunanistan’ın etnik unsurları tanımamaktaki ısrarlı tutumu günümüz gerçekleriyle bağdaşmamaktadır. Yunan devleti,  ısrarla  Batı Trakya Türklerine   ‘Türk’ denmemesinde ısrarcıdır ve de  bu insanların Türklük bilinci taşıdıklarını kabul etmemektedir. Yunanistan bu tutumu ile temel insan haklarını ve azınlıkların korunması ilkelerini çiğnemekte  ve azınlıklara karşı  dışlayıcı bir tutum sergilemektedir..
Yunanlı yetkililer, Yunanistan Vatandaşlık Yasası’nın 19. Maddesi çerçevesinde Batı Trakya Türk azınlığı bireylerini, vatandaşlıktan çıkarmak için Yunan vatandaşları arasında etnik kökenleri ölçüt alarak Yunan asıllı olanlar ve  olmayanlar  arasında ayırım yapmaktadır. Öyle ki çoğu zaman Türkiye’ye giderek kısa bir süre sonra  Yunanistan’a dönmek isteyen  Batı Trakya Türkleri, sınır kapılarında  vatandaşlıktan çıkarıldıklarını öğrenmekte ve de karara itiraz etmek, yasal haklarını aramak için dahi Yunanistan’a giriş yapmalarına izin verilmemektedir. Nitekim 1955-1998 yılları arasında  60 000 Batı Trakyalı Türk bu şekilde Yunan vatandaşlığından  çıkarılmıştır..
..Dahası  1957 yılına kadar Anavatanımız Türkiye’den kitap, bayrak getirmek  veya gizli yoldan  içeri sokmak ve bulundurmak yasaklanmıştı. Yine  Batı Trakyalı bir Türk malını mülkünü Helen kökenli birine satabilirken, başka bir Türk’e satamadığı gibi, herhangi bir Helen  kesinlik Türklere malını satamaz..
..Yunanistan’ın  “Batı Trakya’da Türk Yoktur” politikasının bir gereği olarak 1983 yılında Batı Trakya’da  Türk azınlığın  tarihi dernekleri hakkında  kapatma süreci başlatıldı. 1983 yılında dönemin İskeçe Valisi  Fanis Donnas’ın emriyle “İskeçe Türk Birliği”nin tabelası söküldü.  1984  yılında Vali’nin İskeçe Türk  Birliği’nin  kapatılması için  mahkemeye başvurmasıyla uzun bir süreç başladı..  Öte yandan yeni kurulmak istenilen ancak isimlerinde “Türk” ve “Azınlık” kelimeleri bulunduğu gerekçesiyle kuruluş izni verilmeyen Rodop İli Türk Kadınlar Kültür Derneği  (RTKKD) ve Meriç İli Azınlık Derneği (MAGD) alt mahkemelerin bu konudaki   kararının 2005 yılında Yunanistan Yüksek Mahkemesi tarafından onaylanmasının ardından davayı AİHM’ye götürmüştü..
..Daha önce ayni gerekçelerle Rodop Valisi tarafından kapatılmak istemiyle  aleyhinde dava açılan Gümülcine Türk Gençler Birliği ile Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’nin ise uzun süre hukuk süreci sonucunda  , alt mahkemenin dernekleri kapatma kararının 1988 yılında Yüksek mahkeme tarafından da onaylanması üzerine, tabelaları sökülerek faaliyetleri durdurulmuştu. Kaynak: yargi.org/yunanistan-aihm-de-yeniden-yargilanacak-6441371-h
İskeçe Türk Birliği’nin “Hukuk ve Demokrasi” mücadelesi 2005 yılının  Şubat ayına kadar ülke içinde  devam etti.  Yargıtay’ın Şubat 2005’te aldığı kesin kapatma kararından  sonra İskeçe Türk Birliği , Avrupa İnsan Hakları  Mahkemesine taşıdı. 2005 yılının  Temmuz ayında yapılan başvuruyla İskeçe Türk Birliği  davasının İnsan hakları Mahkemesi süreci başladı.  Davanın AİHM süreci 25 yıl sonra 27 Mart 2008’de açıklandı.  Strazburg’daki Avrupa İnsan hakları Mahkemesi İskeçe Türk Birliği’ni haklı buldu..
..Batı Trakya’da Türk azınlığın  haklarını koruma mücadelesi veren ve büyük baskılara  maruz kalan  Dr. Sadık Ahmet’in 24 Temmuz 1995’te suikast gibi bir trafik kazasına kurban gittiği çok iyi hatırlardadır..
.. İskeçe Türk Birliği  ve Rodop İli Kadınları Kültür  Derneği adında ‘Türk’ kelimesi olduğu için kapatıldılar. Mahkeme, isminde ‘Türk’ kelimesi bulunan  her iki derneği de haklı buldu. Uluslararası Mahkeme Yunanistan’ı her iki davada da mahkum etmiş oldu.. Mahkeme , İskeçe Türk Birliği’nin yarım asırdan fazla bir süre faaliyet gösterdiğini, ‘Kamu Düzeni’ni bozan herhangi bir faaliyetine rastlanmadığını, İskeçe Türk Birliği’nin   varlığı ve faaliyetleri etnik azınlığın varlığını teşvik ediyor kanısı uyansa bile , bunun bir tehlike olarak  algılanmaması gerektiğini, aksine uluslar arası hukuka göre bu tür faaliyetlerin korunması ve hatta desteklenmesi gerektiği şeklinde  bir görüş bildirdi..
..Alınan bilgilere göre AİHM, İskeçe Türk Birliği , Rodop İli Kadınları Kültür Derneği  ve Meriç İli Azınlık Gençlik Derneği isimli derneklerle ilgili kararlarına uymadığı için üç ayrı davadan yeniden  yargılanacağına ilişkin kararını 18 Aralık 2014 tarihli  belgesinde Yunanistan’a bildirdi. Kaynak: http://www.aa.com.tr./dunya/445889-yunanistan-ahimde-yeniden-yargilanacak..
Yunanistan’da hükümetler değişir, ama Türk düşmanlığı politikası aynen kalır.. Yunanistan, Batı Trakya’ya yönelik özel politikalar geliştirmek maksadıyla “Kuzey Yunanistan Bakanlığı” adlı bir teşkilat kurmuştur…  Bu teşkilat ise öncelikle Batı Trakya’nın Türklerden arındırılması ve hızlı bir tarzda “Yunanlılaştırılması” tarzındaki devlet politikasını destekleyici faaliyetlerde  bulunmaktadır. Yunan Yönetimi, hukuki statüleri ve hakları ikili ve milletlerarası antlaşmalarla güvence  altına  alınmasına rağmen  soydaşlarımız üzerinde devlet terörü estirmekte, asimilasyon , baskı ve zulüm uygulamaktadır..
..Yunanistan’ın  Batı Trakya Türk azınlığı üzerindeki sistematik baskı ve insan hakları ihlalleri, vatandaşlıktan atılmalardan yasak bölgelerin  oluşturulmasına, arazi  kamulaştırılmalarından eğitim ve  Vakıflara  müdahaleye, milliyet ve din ifadesinden siyasi ve hukuki özgürlüklerin kısıtlanmasına kadar girmektedir..Yunanistan, Batı Trakya Türk azınlığını , bitmek bilmeyen isteklerini Türkiye’ye kabul ettirmek için bir “rehine” olarak kullanmaktır.  Örneğin Yunanistan, Türkiye’de, Kıbrıs ya da Ege konusunda ne zaman yerine getirilemeyecek bir taviz istese, bu tavizi koparamazsa, bunun  bedelini Batı Trakya Türkleri’ne baskıları artırarak ödetmeye  kalkmaktadır.. Özellikle 1967’de Cunta İdaresinin iktidara gelmesi, 1974’te Kıbrıs’ta Yunan yayılmacılığının  durdurulması ve 1983’te KKTC’nin ilanı sırasında soydaşlarımıza  yapılan baskılar ve işlenen İnsan hakları  ihlalleri arttırılmıştır..
..Hatta bu baskılar seçim bildirisinde “Türk kökenli” olduklarını belirttikleri gerekçesiyle Dr. Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif’i 18 ay  ve sadece görevini yapan seçilmiş İskeçe Müftüsü  Mehmet Emin Ağa’yı  10 ay  hapse mahkum edecek boyutlara varmıştı.. Bu da Batı Trakya Türklerinin en temel insan haklarının  ihlali anlamına gelmektedir.
..Bu kararlar Azınlık haklarına ve  Lozan Antlaşması hükümlerine aykırıdır. Din ve vicdan hürriyeti ile  bağdaşmamaktadır.  Yunanistan tarafından  Batı Trakya Türklerine karşı uygulanan  bu  politikanın ve yapılan baskıların   başlıca sebepleri arasında  ise;  Yunanistan’ın Megali İdea hayallerini gerçekleştirme hayali,    Yunanistan’da Türk, Arnavut Makedon, Bulgar ve diğer azınlıkları ortadan kaldırarak tek bir  Ortodoks Helen Milleti” meydana getirme düşüncesi  vardır.  Batı Trakya’daki Türk varlığını yok ederek  asırlarca Türk yurdu olan bölgeyi, Yunan  toprağı haline getirmektir.. Kaynak: http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-33/bati-trakya-turkleri
Sonuç olarak; ne yazık ki Batı Trakya’daki kardeşlerimizin yukarıda  verilen belgesel örneklerden de  görüleceği gibi günümüzde dernek, kurum ve kuruluşlarının isimlerinde “Türk” kelimesine yer vermeleri Yunan makamlarınca yasaklanmıştır.
Yunanistan’ın  ikili ve uluslararası antlaşmalarla tanıdığı Batı Trakya  Türklerine ait hukuki hakları yerine getirmesi için Anavatanımız Türkiye’nin daha  aktif bir politika izlemesi gerekmektedir.
Dünden bugüne, Yunanistan’ın  “Batı Trakya’da Türk Yoktur, Helen Müslümanlar vardır” politikaları ibret vericidir.   Batı Trakya Türk halkının dünden bugüne yaşadıklarını yaşamak istemiyorsak bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmalıyız..
Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamak olmalıdır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..
 
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.