Günümüzdeki Batı Trakya Türkleri’nin kökeni Osmanlı fetihleri ile bölgeye Anadolu’dan getirilerek yerleştirilen ve kökeni Oğuzlara dayanan Türkmenlerdir. Batı Trakya, Osmanlı Devleti tarafından 1363 yılında fethedilişinden ve bölgeye Türklerin yerleşmeye başlamasının ardından 1913 yılında I. Balkan Savaşı ile Bulgaristan’a geçene kadar 549 yıl Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde kalmıştır.
Günümüzde Yunanistan’da, kökenleri Yunanlılara dayanmayan ve ana dilleri Yunanca olmayan Makdedonlar, Ulahlar Arnavutlar, Yahudiler ve Batı Trakyalı Türkler gibi toplumlar ve topluluklar vardır.. Dini topluluk olan Yahudilerin dışında kalan diğer topluluklar, etnik azınlık yapısında olup aralarında sadece Batı Trakya Türklerinin 24 Temmuz 1923 “Lozan Barış Antlaşması”ından doğan kendine özgü bir hak ve hukuku vardır.
Ne yazık ki Yunan siyasal kültürü, bu toplum ve toplulukların varlığını bir tehlike olarak görme eğiliminde olup Güney Epir Arnavutları, Makedon sorunu ve Batı Trakya Türk azınlığının sorunları Yunanlıların bu kaygılarından kaynaklanan sorunlardır.
Şu bir gerçek ki Yunanistan’ın ‘azınlık’ konusunda en önde gelen sorunu Batı Trakya Türk azınlığıyla ilgili olanıdır. Öyle ki; Atina yönetimleri, Yunanistan’ın 01.01.1981 tarihinde Avrupa Birliği’ne girdikten sonra dahi Batı Trakya Türklerine karşı uyguladıkları baskıcı ve ayırımcı politikalarında herhangi bir değişiklik olmadığı gibi tam tersine Türk adını ve sıfatını taşıyan kurum ve kuruluşların kapatılması için Türk azınlığının seçimle iş başına getirdiği Müftülere dahi bu hakkı kullandırmamak için her türlü yola başvurmuştur.
Yunan Devleti, Vatandaşlık Yasası’nın 19. Maddesini sürekli surette işleterek binlerce Batı Trakya Türkünü vatandaşlıktan çıkararak vatansız durumuna düşürmüştür. Etnik kimliklerin tanınması ve azınlıkların korunması ile ilgili kararlara uymayan Yunanistan, bu tutumu ile AB’nin kuruluşuna ve işleyişine ters düşen Yunanistan birçok ikili ve uluslararası antlaşmayı ihlalden de geri kalmamıştır. Nüfusunun %98’inin Yunan-Ortodoks olduğundan söz eden Yunanistan’a göre ülkesinde hiçbir etnik ‘azınlık’ yoktur ve de kendilerince Batı Trakya Türkleri de Müslümanlaştırılmış Yunan vatandaşlarıdır..
..24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasıyla Batı Trakya’nın resmen Yunanistan’a bırakıldığı günden beri Batı Trakya Türklerini Yunanlı yöneticiler, dünden bugüne onları gizli bir tehdit ve tehlike olarak görmeye devam etmektedirler.. Yunan Hükümetleri bu çerçevede şekillendirdikleri ‘azınlık’ politikalarıyla Batı Trakya Türk Azınlığını göçe zorlamak, bu mümkün olmadığı durumda da eritip yok etme hedefini gütmüşlerdir..
..Geçmişte yakınlaşma dönemlerinde Yunanistan , Batı Trakya’daki Türk azınlığın etnik kimliğini öne çıkarırken Anavatanımız Türkiye ile bunalım yaşadığı dönemlerde ise Türk azınlığı yalnızca dinsel bir ‘azınlık’ olarak görmüştür. Diğer bir değişle genel olarak Yunan yönetimleri, Batı Trakya Türklerini “Yunanlı Müslümanlar”, “Helen Müslümanlar” ve/veya “Müslüman Azınlık” olarak tanımlamayı yeğlemişlerdir.. Oysa Batı Trakya Türkleri, her zaman topraklarında Müslüman ve Türk kökenli Yunan vatandaşları olarak yaşamayı amaçlamışlardır. Batı Trakya Türkleri, Yunanlıların iddia ettikleri gibi Batı Trakya’nın Türkiye’ye katılması gibi ulusalcı söylemlerde bulunmamışlardır.
Yunanistan’ın etnik unsurları tanımamaktaki ısrarlı tutumu günümüz gerçekleriyle bağdaşmamaktadır. Yunan devleti, ısrarla Batı Trakya Türklerine ‘Türk’ denmemesinde ısrarcıdır ve de bu insanların Türklük bilinci taşıdıklarını kabul etmemektedir. Yunanistan bu tutumu ile temel insan haklarını ve azınlıkların korunması ilkelerini çiğnemekte ve azınlıklara karşı dışlayıcı bir tutum sergilemektedir..
Yunanlı yetkililer, Yunanistan Vatandaşlık Yasası’nın 19. Maddesi çerçevesinde Batı Trakya Türk azınlığı bireylerini, vatandaşlıktan çıkarmak için Yunan vatandaşları arasında etnik kökenleri ölçüt alarak Yunan asıllı olanlar ve olmayanlar arasında ayırım yapmaktadır. Öyle ki çoğu zaman Türkiye’ye giderek kısa bir süre sonra Yunanistan’a dönmek isteyen Batı Trakya Türkleri, sınır kapılarında vatandaşlıktan çıkarıldıklarını öğrenmekte ve de karara itiraz etmek, yasal haklarını aramak için dahi Yunanistan’a giriş yapmalarına izin verilmemektedir. Nitekim 1955-1998 yılları arasında 60 000 Batı Trakyalı Türk bu şekilde Yunan vatandaşlığından çıkarılmıştır..
..Dahası 1957 yılına kadar Anavatanımız Türkiye’den kitap, bayrak getirmek veya gizli yoldan içeri sokmak ve bulundurmak yasaklanmıştı. Yine Batı Trakyalı bir Türk malını mülkünü Helen kökenli birine satabilirken, başka bir Türk’e satamadığı gibi, herhangi bir Helen kesinlik Türklere malını satamaz..
..Yunanistan’ın “Batı Trakya’da Türk Yoktur” politikasının bir gereği olarak 1983 yılında Batı Trakya’da Türk azınlığın tarihi dernekleri hakkında kapatma süreci başlatıldı. 1983 yılında dönemin İskeçe Valisi Fanis Donnas’ın emriyle “İskeçe Türk Birliği”nin tabelası söküldü. 1984 yılında Vali’nin İskeçe Türk Birliği’nin kapatılması için mahkemeye başvurmasıyla uzun bir süreç başladı.. Öte yandan yeni kurulmak istenilen ancak isimlerinde “Türk” ve “Azınlık” kelimeleri bulunduğu gerekçesiyle kuruluş izni verilmeyen Rodop İli Türk Kadınlar Kültür Derneği (RTKKD) ve Meriç İli Azınlık Derneği (MAGD) alt mahkemelerin bu konudaki kararının 2005 yılında Yunanistan Yüksek Mahkemesi tarafından onaylanmasının ardından davayı AİHM’ye götürmüştü..
..Daha önce ayni gerekçelerle Rodop Valisi tarafından kapatılmak istemiyle aleyhinde dava açılan Gümülcine Türk Gençler Birliği ile Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’nin ise uzun süre hukuk süreci sonucunda , alt mahkemenin dernekleri kapatma kararının 1988 yılında Yüksek mahkeme tarafından da onaylanması üzerine, tabelaları sökülerek faaliyetleri durdurulmuştu. Kaynak: yargi.org/yunanistan-aihm-de-yeniden-yargilanacak-6441371-h
İskeçe Türk Birliği’nin “Hukuk ve Demokrasi” mücadelesi 2005 yılının Şubat ayına kadar ülke içinde devam etti. Yargıtay’ın Şubat 2005’te aldığı kesin kapatma kararından sonra İskeçe Türk Birliği , Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdı. 2005 yılının Temmuz ayında yapılan başvuruyla İskeçe Türk Birliği davasının İnsan hakları Mahkemesi süreci başladı. Davanın AİHM süreci 25 yıl sonra 27 Mart 2008’de açıklandı. Strazburg’daki Avrupa İnsan hakları Mahkemesi İskeçe Türk Birliği’ni haklı buldu..
..Batı Trakya’da Türk azınlığın haklarını koruma mücadelesi veren ve büyük baskılara maruz kalan Dr. Sadık Ahmet’in 24 Temmuz 1995’te suikast gibi bir trafik kazasına kurban gittiği çok iyi hatırlardadır..
.. İskeçe Türk Birliği ve Rodop İli Kadınları Kültür Derneği adında ‘Türk’ kelimesi olduğu için kapatıldılar. Mahkeme, isminde ‘Türk’ kelimesi bulunan her iki derneği de haklı buldu. Uluslararası Mahkeme Yunanistan’ı her iki davada da mahkum etmiş oldu.. Mahkeme , İskeçe Türk Birliği’nin yarım asırdan fazla bir süre faaliyet gösterdiğini, ‘Kamu Düzeni’ni bozan herhangi bir faaliyetine rastlanmadığını, İskeçe Türk Birliği’nin varlığı ve faaliyetleri etnik azınlığın varlığını teşvik ediyor kanısı uyansa bile , bunun bir tehlike olarak algılanmaması gerektiğini, aksine uluslar arası hukuka göre bu tür faaliyetlerin korunması ve hatta desteklenmesi gerektiği şeklinde bir görüş bildirdi..
..Alınan bilgilere göre AİHM, İskeçe Türk Birliği , Rodop İli Kadınları Kültür Derneği ve Meriç İli Azınlık Gençlik Derneği isimli derneklerle ilgili kararlarına uymadığı için üç ayrı davadan yeniden yargılanacağına ilişkin kararını 18 Aralık 2014 tarihli belgesinde Yunanistan’a bildirdi. Kaynak: http://www.aa.com.tr./dunya/445889-yunanistan-ahimde-yeniden-yargilanacak..
Yunanistan’da hükümetler değişir, ama Türk düşmanlığı politikası aynen kalır.. Yunanistan, Batı Trakya’ya yönelik özel politikalar geliştirmek maksadıyla “Kuzey Yunanistan Bakanlığı” adlı bir teşkilat kurmuştur… Bu teşkilat ise öncelikle Batı Trakya’nın Türklerden arındırılması ve hızlı bir tarzda “Yunanlılaştırılması” tarzındaki devlet politikasını destekleyici faaliyetlerde bulunmaktadır. Yunan Yönetimi, hukuki statüleri ve hakları ikili ve milletlerarası antlaşmalarla güvence altına alınmasına rağmen soydaşlarımız üzerinde devlet terörü estirmekte, asimilasyon , baskı ve zulüm uygulamaktadır..
..Yunanistan’ın Batı Trakya Türk azınlığı üzerindeki sistematik baskı ve insan hakları ihlalleri, vatandaşlıktan atılmalardan yasak bölgelerin oluşturulmasına, arazi kamulaştırılmalarından eğitim ve Vakıflara müdahaleye, milliyet ve din ifadesinden siyasi ve hukuki özgürlüklerin kısıtlanmasına kadar girmektedir..Yunanistan, Batı Trakya Türk azınlığını , bitmek bilmeyen isteklerini Türkiye’ye kabul ettirmek için bir “rehine” olarak kullanmaktır. Örneğin Yunanistan, Türkiye’de, Kıbrıs ya da Ege konusunda ne zaman yerine getirilemeyecek bir taviz istese, bu tavizi koparamazsa, bunun bedelini Batı Trakya Türkleri’ne baskıları artırarak ödetmeye kalkmaktadır.. Özellikle 1967’de Cunta İdaresinin iktidara gelmesi, 1974’te Kıbrıs’ta Yunan yayılmacılığının durdurulması ve 1983’te KKTC’nin ilanı sırasında soydaşlarımıza yapılan baskılar ve işlenen İnsan hakları ihlalleri arttırılmıştır..
..Hatta bu baskılar seçim bildirisinde “Türk kökenli” olduklarını belirttikleri gerekçesiyle Dr. Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif’i 18 ay ve sadece görevini yapan seçilmiş İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Ağa’yı 10 ay hapse mahkum edecek boyutlara varmıştı.. Bu da Batı Trakya Türklerinin en temel insan haklarının ihlali anlamına gelmektedir.
..Bu kararlar Azınlık haklarına ve Lozan Antlaşması hükümlerine aykırıdır. Din ve vicdan hürriyeti ile bağdaşmamaktadır. Yunanistan tarafından Batı Trakya Türklerine karşı uygulanan bu politikanın ve yapılan baskıların başlıca sebepleri arasında ise; Yunanistan’ın Megali İdea hayallerini gerçekleştirme hayali, Yunanistan’da Türk, Arnavut Makedon, Bulgar ve diğer azınlıkları ortadan kaldırarak tek bir Ortodoks Helen Milleti” meydana getirme düşüncesi vardır. Batı Trakya’daki Türk varlığını yok ederek asırlarca Türk yurdu olan bölgeyi, Yunan toprağı haline getirmektir.. Kaynak: http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-33/bati-trakya-turkleri
Sonuç olarak; ne yazık ki Batı Trakya’daki kardeşlerimizin yukarıda verilen belgesel örneklerden de görüleceği gibi günümüzde dernek, kurum ve kuruluşlarının isimlerinde “Türk” kelimesine yer vermeleri Yunan makamlarınca yasaklanmıştır.
Yunanistan’ın ikili ve uluslararası antlaşmalarla tanıdığı Batı Trakya Türklerine ait hukuki hakları yerine getirmesi için Anavatanımız Türkiye’nin daha aktif bir politika izlemesi gerekmektedir.
Dünden bugüne, Yunanistan’ın “Batı Trakya’da Türk Yoktur, Helen Müslümanlar vardır” politikaları ibret vericidir. Batı Trakya Türk halkının dünden bugüne yaşadıklarını yaşamak istemiyorsak bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmalıyız..
Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamak olmalıdır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..
Okunma 24 Ekim 2021, 19:10
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.