banner913
banner932
banner1012

Üç köyün meseli

banner1020

banner974
Üç köyün meseli

banner971

 

 

DAMDELEN

 
Olay yaklaşık 1850 lerde yaşandığı tahmin edilmektedir. O zamanlar Gönyeli’nin seyrek nüfusunun birini teşkil eden sıska yapılı, ancak çok çevik birisi olarak bilinen Hasan, herkesin olduğu gibi o da geçiminin büyük bir bölümünü çalarak sağlıyordu. Ancak Hasan’ın çalış yöntemleri başkalarınkine benzemiyordu. Onun en büyük çalma özelliği dam delerek yapmaktı. Bu suçlardan dolayı, herkesin olduğu gibi o da bazı cezalara çarptırılmışmış. Farkında olarak ya da olmayarak, Hasan kendine has tekniğiyle, bu defa valiliğin konağının damını deler ve hırsızlık yapar. Bu seferki suçu bir öncekinden daha ağır olduğu için de Hasan deniz aşırı zindan cezasına çarptırılır. Cezasını çekmek üzere deniz aşırı sürgüne (Türkiye’ye), gönderilir. Buraya kadar ki olaylar yaşanana kadar da Hasan’ın hırsızlık yöntemi sebebiyle, adını bile bilmeyenler, onu mahlası ile anmaya ve çağırmaya başlar.
Damdelen'in gönderildiği zindanla ilgilenen çok az olduğu gibi son derece de zindanda bakımsızmış. Bundan Daha önemlisi de zindanda cezasını çekmekte olan, iri kıyım bir zenci, zindana gelen bütün mahkumları kesin emrine alır ve hatta kendisine itaat etmeyeni de öldürürmüş. Arap bu baskısını derhal Damdelen'in üzerinde de kurmak ister. Sıska falan ama çok cesur olan Damdelen, Arap'a asla boyun eğmez. Bunun üzerine Arap, Damdelen’i öldürmek üzere saldırır. Arap’a karşı hiç şansı olmayan Damdelen boğuşma esnasında Arap'ın gırtlağını ısırarak parçalamak suretiyle onu öldürür. Bu olay zamanın padişahına kadar duyurulur. Padişah memlekete ün salmış Arap'ı öldüren, sıska Kıbrıslıyı görünce şaşırır ve olayı bir kere de Damdelen ‘den dinler. Damdelen olanları anlattıktan sonra, padişahtan kendisini memleketine göndermesini ister. Padişah, Damdelen'i Kıbrıs’a göndermeye söz verir. Ancak karşılığında ondan imkânsız bir şey ister. Damdelen de bunu kabul eder. O civarları yakıp kavuran ve o zamanın silahlı kuvvetlerinin bile başa çıkamadığı bir eşkiyayı ölü ya da diri, saraya getirecek ve bunun karşılığında Kıbrıs'a gönderilecekti. Padişah, Damdelen'e bunu yapması için ne kadar adam ya da silah istediğini sorduğu zaman ise Damdelen, padişahtan sadece bir bıçak ister. Bıçağı olan Damdelen, eşkıyanın en çok görüldüğü dağı öğrenir ve yola koyulur. Tarif edilen bölgeye geldiği zaman, Damdelen bir su kaynağının bulunduğu yerde dinlenir ve kasıtlı olarak dağın en sarp tarafına yol alır. Dağın çok sarp olması onun çok yol almasını engeller ve tekrar şu içmeye döner. Bunu tekrar tekrar yapar ve çok geçmeden de eşkıyanın dikkatini çekerek ona yakalanır. Eşkıya sıska Damdelen'i önüne katar ve mağarasına götürür. Ancak Damdelen eşkıyaya yakalandığı zaman, yolunu şaşırdığını ve bir türlü bulamadığını söyler. Mağaraya vardıkları zaman, Damdelen yorgunluktan bitmiş gibi hemen uyumuş rolü yapar. Sıska damdeleni gözüne yediremeyen eşkıya ise gerçekten uykuya dalar. Bu anı bekleyen Damdelen, bir fırlamada bıçağı eşkıyanın gırtlağına dayar ve bağladıktan sonra, bu defa gerçekten uyumak üzere yatır. Ertesi gün eşkıyayı saraya götürüp teslim eder. Bu kadar kısa zamanda, bu işi başaran Damdelen'e, padişah verdiği sözü yerine getirir ve onu bir sandalla Girne yakınlarına bir yere bıraktırır. Girne’den yaya olarak Gönyeli'ye doğru yola çıkar. Gönyeli’ye yaklaştığı zaman, şimdiki Gönyeli spor kulübü binasının olduğu yer, o zamanlar mezarlık olduğundan, o gün orada çok sevilen birisinin defin işi yapılmaktaydı. Herkesin çok üzgün olduğu o anda, Damdelen’in karşıda geldiğini gören bir köylü:
-Bakın bakın, birini kaybettik ama, bir de kazandık. Bu gelen Damdelen’dir, der.
Damdelen ’den günümüze kalan; biri, Damdelen soyadının halen torunları tarafından Gönyeli’ de kullanılması, ikincisi ise, sapı değiştirilmiş olmakla beraber, padişahın kendisine verdiği bıçağın bıçağın, bugün hayatta olan Gönyelili Mustafa Hasan Behlül'de oluşudur.
 
Kaynak kişi: Veli Desteban
Kahramanlar: Hasan (damdelen), arap, padişah, eşkıya.
Masaldan çıkarılan mesaj:Damdelen’in yürekli bir insan olup çevresinde ün salması.s

BEYLER KÖYÜ BEYKÖY HİKÂYESİ

 
Bundan yıllarca evvel, Abohar köyünün kuzeyi, taa dağlara kadar uzanan bomboş topraklarla Yaşlı insanlarmışlar. Bir gün adamcağız hastalanmış ve ölmüş. Gadın. yanlız galmasın diye, Değirmenlik köyüne akrabalarının yanına yerleşmiş. Aradan yıllar geçmiş. Anadolu'dan iki bey gelmiş. Boş alanı ve bu evi görünce, buraya yermeye karar vermişler. Fakat hiç bir eşyaları yokmuş. Ne yapacaklarını düşünürken, komuşu köylüler onları, Hacı Ömer ve Hacı Küçük denilen bilgili gün görmüş ağalara göndermişler. Hacı Ömer ve Hacı Küçük’e sormuşlar: - Biz, sizin köyün kuzeyinde bulunan, boş topraklara yerleşmek istiyoruz. Ama hiçbir şeyimiz yok. Ne yapalım? Ne dersiniz? Demişler. Hacı Ömer ve Hacı Küçük: - Öncelikle bir sıpa ve bir dana alın, demişler. Onlarda büyüklerinin sözünü dinleyip, bir sıpa ve bir de dana almışlar. Hacı Ömer ve Hacı Küçük'e tekrar gitmişler. Şimdi ne yapalım, demişler. Hacılarda onlara: - Boş araziyi, ekip biçmeye başlayın. Her ekip biçtiğiniz tarlanın koçanı, size verilecek, demişler. Sıpa ile dana büyüyünce, tarlaları sürmeye başlamışlar. Çok çalışmışlar. Çaba sarfetmişler. Emek vermişler. Her zorluğun bir sonu, her çabanın bir karşılığı olur, demişler. Bu çalışmalarının karşılığını görmüşler. Sürdükleri tarlaların sahibi olmuşlar. Zaman geçmiş. Beylerden biri, evlenmek istemiş. Hacı Ömer’in gızgardeşiyle evlenmiş. Beş çocukları olmuş. Çocuklarıyla birlikte çalışmaya devam etmişler. Aradan zaman geçmiş. Çocukları büyümüş. Yetişkin insanlar olmuşlar. Evlenmişler ve evlerini oraya kurmuşlar. Böylece, bu boş arazide, küçücük bir köy oluşmuş. Beyin sayesinde, tek bir evden bir köy meydana gelmiş. Buraya, Beyköy adı verilmiş.
KAYNAK KİŞİ: FATMA ÖZERTAŞ
KAHRAMANLAR: Adam, Kadın, Komşu Köylüler, Hacı Küçük ve Hacı Ömer, Kızkardeş, Çocuklar
MASALDAN ÇIKARILAN MESAJ: Hayatta hiçbir mal varlığı olmayan aklını kullanan ve çok çalışan insanlar bir anda kaderlerini değiştirebilir.
KIBRIS AĞZINA AİT SÖZCÜKLER: Galmasın (Kalmasın), Gızgardeşiyle (Kızkardeşiyle)
K – G DEĞİŞİKLİĞİ: Galmasın, Gızgardşiyle

 

ABİ DERESİNDEKİ İKİ BAŞLI YILAN

Baf kazasına bağlı Lemba köyü ile Akarsu köyü arasında yolun ikinci milinde Abi deresi üzerinde iki kemerli taş bir köprü, kemerlerinden birinde de iki başlı bir yılan resmi vardır.
Anlatılanlara göre aşağı yukarı 120 yıl kadar önce bu köprü inşa edileceğinde, yapıldığı yer çok sık ağaç ve bitkilerle kaplıymış. Çünkü Abi deresi yaz kış akıyormuş. Bu üç değirmenlik kadar bir su imiş. Ağaçları kesmeğe çalışan işçiler bir ıslık sesi duymuşlar. Ardından bir daha sağa sola bakmışlar kimse yok. Gene işe koyulmuşlar. Gene aynı ıslıklar. İçlerinden biri sesi tanımış: "Bu yılan ıslığıdır," demiş dikkatli olun! Herkes dikkat kesilmiş korkuyla etrafı araştırmışlar ve gözlemişler. Ama gene de bir şey görememişler. Ustabaşı: Yılansa nerede? demiş, "gösterin.
Islığı tanıyan işçi: "Yılandır usta demiş hem de iki başlı. Liderlerde herhalde. Çünkü çok keskin ıslık çalıyorlar. Peki ama nerede?" demiş ustabaşı. "Göremiyorum ama bu ağaçlıkların içinde" demiş işçi. Her taraf ağaç demiş ustabaşı. Çünkü derenin en sığ yeri burasıymış. "Köprüyü ancak buraya yapabiliriz, bir çare göster de rahat çalışayım demiş ustabaşı. Hemen bir fikir ortaya ve "burayı ateşlesek" demiş. İşçi ustasına "deli misin ustabaşı" demiş. Her taraf yanar" diye de eklemiş. O halde başka çare" demiş ustabaşı.
Onlar böyle konuşup dururken beş altı metre uzaklarında dalların kımıldadığını fark etmişler, diğer işçiler toplanmış. Ellerinde kazma küreklerle diğer işçilerde gelmiş. Hep aynı meşenin dalı sallanıyormuş. Bağlı bir hayvanın çektiği sallanış. Ee cesaretlenen birkaç kişi oraya yaklaşmışlar ve bir de ne görsünler. Büyük bir yılan hem de iki başlı. Vücudunun tek bir yerinden iki baş çıkmış bu iki baştan biri ağaca dakılmış geçmiyor. Hepsi birden vura vura öldürmüşler. Köprü tamamlanınca ve yapısı bitince boyuna ve kalınlığına yılan resmini kemerin birine çimentolu harç ile yapmışlar. Böylece derenin adı kalmış.
 
Kaynak kişi: M.Paşa
Kahramanlar: İşçiler, ustabaşı,
Masaldan çıkarılan mesaj:Cesaretli olursak her işin üstesinden geliriz.
Kıbrıs ağzına ait sözcükler: Gene(yine), dakılmış(takılmış).
T>D değişikliği olan kelimeler:Dakılmış.
 
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.