banner913
banner932
banner1012

J.R.Tolkien 129 yaşında

banner1020

3 Ocak 1892 doğan ve 2 Eylül 1973 vefat eden yazın Dünyasının en önemli yazarı Tolkien’i 129 doğum gününde sevgi ve saygıyla anıyoruz.

banner974
J.R.Tolkien 129 yaşında

banner971
 
Tolkien’i düşünce ve yazınsal açıdan en sevdiğim yazarlar ve düşünürlerin başında gelir. Geniş donanımlı bilgisi, düş dünyası yazın dünyasını etkileyen önemli bir dilbilimci ve akademisyendir Tolkien.  Yazarı bilmeyen eserlerini okumayan bugünlerde “Yüzüklerin Efendisi” serisinden sonra gösterime giren “Hobbit” filmini de anlayamaz. 1940 yıllardan belli Avrupa ve Amerika’daki aydın sınıfın çok iyi bildiği yazarın ne yazıkki ki “popülerliğini” eserleri filme çekildikten sonra daha da artırdığını söyleyebiliriz.

Oxford’da hocalık yaptığı ve herşeyini paylaştığı dostu ve birlikte kurdukları "Inklings"i yani “mürekkep içenler”  C.S. Lewis ile uzun sohbetler yaparlar ve eserlerini tartışırlardı. Bilindiği gibi Lewis Narnia Günlükleri adlı eserin yazarıydı oda eserinde eski mitolojilerden esinlenerek yaratmış ve  kurgusal bir yer olan Narnia'da, yani hayvanların konuşabildiği, sihrin bulunduğu ve iyi ve kötü birbirleriyle savaştığı bir dünyadaki ufak çocukların maceralarını anlatıyordu.  İşte bu sohbetlerin sonucunda yoğrulan ve bugünlerde gösterimde olan “Hobbit” 1937 yılında yayımlanır. 
Yüzüklerin Efendisi’nde yer alan çeşitli halklar; "özgür halklar" arasında en önemli yere sahip olanın Hobbitler olduğu söylenebilir. Yüzüklerin Efendisi, aslında bir devamını oluşturduğu ilk kitabın ismi Hobbit'tir. Bilbo isimli bir Hobbit'in maceralarını anlatan bu ilk kitabın bir hayli tutulmasının ardından, yayıncı Stanley Unwin, Tolkien'e şöyle yazar: "Önümüzdeki yıl, birçok insan Hobbitlerin başka hikayelerini istiyoruz diye bağıracaklar". Tolkien Unvvin'e daha önceleri yazdığı çeşitli öyküleri yollar, fakat bunların hiçbiri Hobbitlerden söz etmediği için, hepsi nazikçe reddedilir: "Büyük ölçüde ihtiyacımız olan, Hobbit ile yakaladığımız başarının devamını getirecek olan bir kitaptır, fakat maalesef, el yazmalarınızdan hiçbiri (...) tam anlamıyla bunu karşılayamaz". Dolayısıyla bir ikinci kitap Yüzüklerin Efendisi, bizzat Hobitler'den söz edilmesi için sipariş edilmiştir. Bu halk, yüzük Kardeşliğinin  bir "olmazsa olmaz"ını oluşturmaktadır. İnsanlarla uzaktan akrabalığı olan Hobbitler, boylan 60 santim ile 120 santim arasında olan, Cücelerden de kısa bir halktır. Bu özelliklerinden dolayı "buçukluk" adıyla da anılırlar. Sakalları olmayan Hobbitler'in ayakları ise saça benzeyen kıvırcık, gür, kahverengi tüylerle kaplıdır. Parmakları uzun ve çevik, yüzleri "genellikle güzelden ziyade neşeli, ablak, gözleri parlak, yanakları kırmızı, dudakları her an gülmeye, yemeye ve içmeye" hazırdır. Basit şakalardan, partilerden, hediyelerden ve de pipo içmekten hoşlanırlar. Günde altı öğün yiyen Hobbitler kilo almaya oldukça müsaitlerdir. Fakat bu, her ne kadar gereksiz yere acele etmeyi sevmeseler de çevik olmalarını engellemez. Diğer iri halklardan (özellikle de "büyük ahali" dedikleri İnsanlar'dan) birileri istemedikleri zaman karşılarına çıktığında, hızlı biçimde ve sessizce ortadan kaybolmak gibi bir hünere sahiptirler. Bunun en önemli etkeni ise "toprak ile olan yakın bir dostluktur".
Onlar, banşı, huzuru ve iyi sürülmüş topraklan çok severler. Aralan toprakla ne kadar iyiyse, aletlerle de o kadar kötüdür: "Alet kullanmada maharetli olmalarına rağmen demirci körükleri, su değirmenleri veya el dokuma tezgahlarından daha karmaşık makinelerden anlamazlardı; hala anlamazlar ve sevmezler". Doğayla bu kadar barışık yaşayan bu halk, denizden ise nefret eder. Aralarında denizi görmüş olanlar ne kadar az olsa da, bu sözcük onlar için ölüm kadar korkunçtur.


Hobbitler genellikle toprağın içine kazılmış deliklerde yaşarlar. Her ne kadar zamanla diğer ev biçimlerini geliştirmek zorunda kalmışlarsa da, kendilerini en rahat hissettikleri yerler yine bu kovuklardı. Fakat bu kovuklar, kirli, ıslak yerleşimler değildir, bunlar Hobbit kovuklarıdır, "bu da rahatlık anlamına geliyordu". Evlerin hepsi tek katlıdır, çünkü Hobbitler yükseklerden hoşlanmaz. Tüm odalar ve banyo, mahzen, kiler gibi yerler aynı kattadır. "Tüm güzel odalar içeriye ilerlerken solda kalırlardı, çünkü sadece bu odaların derin ve yuvarlak pencereleri bahçeyi, oradan da nehre kadar uzanan çayırlan görürdü"
Keskin gözlere sahip olduklarından çok iyi nişancı olan ve silahlardan en iyi yayı kullanan Hobbitler hiçbir zaman savaşçı bir halk olmamıştır. Pippin'in söylediği gibi onların kötü zamanlar için yazılmış uygun şarkıları yoktur: "Biz nadiren rüzgar ve yağmurdan daha kötü şeyler hakkında şarkı söyleriz". Eski zamanlarda hayatta kalabilmek için savaşmak zorunda kalmış olsalar bile kendi aralarında hiç savaşmamışlardır. Canlıları hiçbir zaman zevk için öldürmeyen bu halkın bireyleri, rahatlığı ve barışı ne kadar sevseler ve kavgadan nefret etseler de, zorda kalınca çok yiğit davranışlarda bulunup, silahlarını beceriyle kullanırlar. Fakat silahlan çoğunlukla duvarlara asılıdır veya müzede sergilenir.
Bilbo ve Frodo'nun yaşadığı Shire'da hükümet yoktur. Herkes kendi işini kendi halleder, ve vakitlerinin çoğu yiyecek yetiştirmek ve bunlan yemek ile geçer. Yaklaşık bin yıl önce düşmüş olan bir kralın koyduğu kanunlara kendiliklerinden uymaya devam ederler çünkü bunlan "kadim" ve "adil" bulurlar. Shire'daki tek resmi görevli yedi yılda bir seçilen Belediye Reisi'dir, fakat onun da neredeyse tek görevi sıkça düzenlenen Shire bayramlannda verilen ziyafetlere başkanlık etmektir. Silahlı kuvvetler ancak acil durumlarda toplanır, ve çok uzun zamandır hiç toplanmamıştır. Belediye Reisi'ne bağlı olan ve bir nevi polis görevi gören kollukçuların "elbette üniformaları yoktu (böyle şeyleri bilmezlerdi), sadece şapkalarında bir tüyleri olurdu". Sayılan toplam on iki olan bu görevliler polislikten çok kır bekçiliği yaparlar, insanlardan çok sürüden ayrılan hayvanlarla ilgilenirlerdi.
 


Yayınevinin de dayatmaları sonucu haklarında çok daha fazla bilgiye sahip olduğumuz Hobbitler'in yaşamını düzenleyen değerleri birkaç başlık altında toplayabiliriz:
•    Yemek ve eğlence tutkusu
•    Toprakla (ve genel olarak doğayla) yalan ilişki
•    Barış ve huzur sevgisi
•    Ev içinde konforun ve doğa manzarasınm önemi
•    Karmaşık (teknolojik) üretim araçlarına ilgisizlik/tepki
•    İnsanlardan çekinme
•    Yönetime ve iktidara İhtiyaç duymama
Olabildiğince sade, neşeli ve "büyük ahali"nin (iktidar, savaş) meseleleriyle ilgilenmeyen bu topluluk çocukların saflığı kadar, geleneksel köy yaşantısının içe kapalılığım da andırıyor. Charles A. Huttar'a göre Shire köyleri, tipik İngiliz köy sistemiyle paralellik gösterir. Tüm eser boyunca olayları Hobbitler'in gözlerinden izleriz. Tüm beceriksizliklerine, korkularına rağmen okuyucu Hobbitler'le özdeşleşmekten alıkoyamaz kendisim. Hikâye aynı zamanda onların dış dünyayı da keşfetmelerinin hikâyesidir. Saflıkları gizli cesaretlerine eşlik eder. Elrond'un divamnda yüzüğü kimin Mordor'a götüreceği söz konusu olduğunda, Frodo, hayrete düşerek şu sözlerin ağzından çıktığım duyar: "Ben Yüzük'ü götürürüm, ama yolu bilmiyorum". Fakat tüm güçleri de kısa boylarının simgelediği bu saflıklarındadır. Elrond'a göre bu görevi tek başına ne kuvvet ne de irfan başarıya götürebilir: "Bu maceraya zayıflar da yeltenebilir... Nitekim dünyanın çarkların döndüren eylemler ekseriya böyledir: Büyüklerin gözleri başka yerlerdeyken, küçük eller işleri başarmaya mecbur kalır". Gandalf yüzüğün Bilbo'nun ve Frodo'nun eline geçmesinin bir tesadüf olmadığına inanır. Belki de iktidar hırsının en zor etkisi altına aldığı ırk Hobbitlerdir. Frodo son anda yüzüğe sahip çıkıp, görevinde başarısız olsa da, onca zaman boyunca buna direnebilmiştir.


Tolkien, kendisinin de "boyu dışında aslında bir Hobbit" olduğunu itiraf eder:
"Bahçeleri, ağaçları, mekanikleşmemiş kültürleri severim; pipo içerim, iyi ve sade yemekleri severim (dondurulmuş olanları değil) ve Fransız mutfağından nefret ederim; örgü hırkaları severim... Mantarlara bayılırım (tarlalardan toplanmış olanları); çok basit bir mizah duygum vardır; geç yatarım ve geç kalkarım (imkan buldukça); hiç yolculuk etmem".
Fakat Hobbitler'in kökeni sadece kendi yaşam tarzına ve beğenilerine dayanmıyordu. Bir mülakatta Tolkien, Hobbitler'in açıkça İngiliz köylüleri olduğunu ve boylarının kısalığının da hayal güçlerinin sınırlılığını ifade ettiğini söyler. Fakat bu sınırlılığın yanı sıra onlarda bir büyük bir cesaret potansiyeli vardır. Bu ikisinin bileşimi de, yaşama şanslarının asgari düzeyde olduğu zamanlar ayakta kalmalarını sağlıyordu. Bu noktada Birinci Dünya Savaşı'nda gördüklerinin etkisi vardır. Kendisinin savaştan canlı çıkmasını, her şeyin onlara karşı olduğu bir dönemde, "bu basit insanların gösterdiği boyun eğmez cesarete" borçlu olduğunu söylüyordu. Tolkien, Sam'in Frodo'ya olan bağlılığı ve onu korumak için gösterdiği cesareti tasvir ederken yine bu İngiliz askerlerinden esinlenmiştir.
Tolkien'in Hobbitler'i benzettiği köylüler ve askerler, ilginç bir biçimde Ernst von Salomon'un romanlarında modernitenin tahrip ettiği dayanışma ilişkilerinin karşısına koyduğu iki cemaat biçimidir. Köylüler, "organik" olarak toprağa bağlı ve bütünleşmiş bir dünyayı oluşturur. Burada kendiliğinden (spontane) bir dayanışma mevcuttur. Cephede savaşma deneyimi de aynı şekilde cemaatsel ilişkilerin oluşmasına sebep olur. "Sözsüz ve doğal" bir bağlılık, bir güven oluşur askerler arasında. Burada topluluk ve birey birbiriyle çatışmaz, tam tersine birbirini destekler.
Birbirlerine hediye vermekten, yemek, içmek ve şarkı söylemekten daha büyük zevkleri olmayan, dış dünyaya karşı hem ilgisiz hem temkinli olan, toprakta yetişen her türlü şeye karşı sevgi besleyen ve birbirleriyle hiçbir zaman savaşmayan Hobbitler'in bir ideal cemaat yaşantısını ifade ettiği, sanıyoruz ki tüm bu açıklamalardan sonra rahatlıkla ileri sürebiliriz.
Kısacası Tolkien romantizimin ve ardından sürrealizmin yapmaya çalıştığı gibi, büyüsü bozulan bir dünyayı yeni bir mit aracılığıyla yeniden büyülemek istemiştir.  

Tolkien, ve eserleri hakkında daha detaylı bilgiler bulmak isteyenler onun hakkında Türkçe’de çıkan eserlerini ve romanlarını okumalarını salık veririz.
 

 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.