banner913
banner932
banner1012

Hüseyin Kaba’nın yeni kitabı çıktı

banner1020

Değerli kültür insanı Hüseyin Kaba’nın yeni kitabı “Çığlık Çığlığa Lefkoşa 4 Afrika Yazıları -1-" i büyük bir zevkle ve ilgiyle okuyacaksınız.

banner974
Hüseyin Kaba’nın yeni kitabı çıktı

banner971
 
 Son yıllarda çıkarmış olduğu birbirinden değerli ve önemli kitap çalışmaları özellikle unutulan veya genç kuşakların belleklerinde yer almayan bilgi ve fotoğraflar dolu. Günden güne yok olan değerlerimiz, kaynaklarımız, bizlerin yaşadığı bu küçük fakat önemli toprak parçasından günden güne uzaklaşmamıza neden oluyor. Dışardan gelen büyük baskılar kültürümüzün günden güne yok olmasına neden oluyor. Bu değerleri ancak sanat ve kültürle yaşatabiliriz. İşte böylesi değerli çalışmalar kültürel belleğimizi kayıt altına alırken geçmişin güzelliklerini anımsamamıza neden oluyor. Ellerine sağlık usta diğer eserlerini merakla beklerken yazarın tümcelerine kulak verelim
“Çığlık Çığlığa Lefkoşa /4 Afrika Yazıları kitabımız Ağustos 2016 ve 11 Mart, 2018 tarihleri arasında Afrika Gazetesinde yayınlanmış tefrika yazılarımızın ilkini oluşturmaktadır. Kitaplaştırmayı düşünmediğimiz tefrika yazıları okuyucularımızın beğeni ve beklentileri bizleri kitaplaştırılması yönünde yüreklendirmiştir. Onlara candan teşekkür ederiz!
Yazılarımızın tefrika halinde yayınlanmasıyla geniş kitlelere ulaşmasındaki yadsınmaz ilgi ve alakaları nedeniyle Afrika gazetesi yayın yönetmeni Şener Levent ve ekibine de candan teşekkür ederiz.
Tefrika yazılarından oluşacak kitabımızın: Çığlık Çığlığa Lefkoşa /l Krallar Şehri ve merhum Ahmet Evrensel'in anılarını içeren Çığlık Çığlığa Lefkoşa/3 Deveciler Hanı kitaplarımızın ivedi olarak yayınlanmaları sonucu tefrika yazılarından oluşacak kitabımızın gecikmesine neden olmuştur...
Ezcümle kitabın konusunu teşkil eden fotoğraf ve bilgilerini içtenlikle bizimle paylaşarak katkıda bulunmuş olanlarla ve araştırmalarımız sırasında yeni tanışma fırsatı bulduğumuz diğer kaynak kişilere de candan teşekkür ederiz.
Yoğun çalışmalarına rağmen her türlü destek ve yardımlarını bizlerden esirgemeyen, sayfa düzeni çalışmalarını titizlikle gerçekleştiren kardeşim Kadir Kaba'ya da ayrıca teşekkür ederim!

Kitabımızı; hayattayken yakından tanıma fırsatı bulduğumuz ve yapıtlarıyla bizlere öncülük etmiş olan danışman ve editörlüğümüzü de üstlenmiş merhum Türkolog, öğretim görevlisi, Şair Harid Fedai'yi; Hizber Hikmetağalar'ı ve Dt. Haşmet Muzaffer Gürkan'ı rahmet ve minnetle anarken, Mahmut islâmoğlu, Mustafa Gökçeoğlu ve diğer öncü araştırmacılarımızla yüreği İnsan sevgisiyle çarpan başta yurdumuz, bölge ve dünya barışını benimseyip insancıl girişimleriyle katkıda bulunmuş olanlarla; sorunların çözümlenmesini birincil görev kabul ederek bu uğurda mücadele verirken yaşamını yitirmiş olanlara ithaf ediyoruz!
"İfrata vardırmadan söylemem gerekirse; okuduklarım arasında, kitabın yazarı tarafından "yeterli bilgiye ulaşılamadı!" gibi sözcükleri hep yadırgadım.
Bilinmezlikler; "okuyan bir toplum" olduğumuza olan inancımı sarstı! Not almayan, günce tutmayan, araştırmayan, büyüklerin anlatamadığı, küçüklerin dinlemek istemediği geçmişi; kaygısız, meraksız bir toplum olduğumuz inancını yarattı bende!
Doğup büyüdüğümüz, üzerinde yaşamakta olduğumuz bu güzel yurdu bize armağan eden atalarımızdan ne yaşam kültürümüzle ilgili ne de yiyip içme kültürümüz ve edebiyatımız üzerine olması gereken, yeteri kadar kitabın bulunmadığını üzülerek söylemeye kadar götürmüştür.
Bu endişe çocuklarımızın sergilediği Amerikan tarzı tavır, davranış ve edinimleriyle kültür emperyalizmi kıskacı içine düşürüldüğümüzün bir başka açık kanıtı olduğuna inandırdı beni" gibi ve benzeri cümlelerin yer aldığı birinci ve ikinci kitabımızın önsözünde paylaşmış olduğum endişe ve düşüncelerimi ayni hassasiyetle koruduğumu itiraf etmeliyim!


Bölgemizde ve yurdumuz üzerinde oynanmakta olan emperyal oyunlar bizi öz kültürümüze gün gele olası derin etkileriyle yabancılaştıracağı endişesini de taşımaktayım. Ancak henüz geç kalınmadığının altını çizmeliyim. Toplumların var olabilmeleri ve Evrenselleşmesinin yolu kendi öz kültürü, edebiyatı ve sanat dallarındaki başarılarına bağlı olduğu unutulmamalıdır!
Kendi kişisel girişimleriyle uluslararası başarılara imza atmış sanatçılarımızla diğer sanat dallarında uğraş veren sanatçılara da gerekli desteğin sağlanmasında devletin öncü güç olması gerektiğine inanıyorum!
Siyasi konulara ışık tutabileceğini söyleyebildiğimiz yayınların çokluğu arasından, iyilerini ve yazarlarını tenzih ediyorum. Yoğun çalışmaları ve araştırmaları sonucu Kıbrıs Türk Toplumuna değerli eserler kazandırmış olan yazarlarımızın ardılları için kaynak oluşturduklarını iftiharla söyleyebiliriz.
Ellerindeki başvuru kaynaklarını başkalarıyla paylaşmak istemeyenlerin toplumumuzun geleceği açısından üzerinde çok düşünülmesi gereken bir başka büyük sorun! Diğer bir başka önemli sorun da benmerkezci ve sorumsuz kullanımlarından kaynaklanan yazılı ve görsel bilgi kirliliğidir.
 
Bireylerin internet ortamından elde ettikleri bilgilerin müellifi ve kendi arşivleriymiş gibi paylaştıkları fotoğraflara kaynak, tarih, belirtmeden ve veya yanlış kaynak ve tarih vererek kullanmaları ve kendilerine mal etme uğraşları ayrı bir bilgi kirliliği oluşturmaktadır. Bu da kaynak erişimini engelleyen bir etmendir...
Bu sebeple kitaba görsel zenginlik kazandırmak düşüncesiyle hassasiyetle kullandığımız bazı fotoğrafların internet ortamındaki söz konusu bu keşmekeş nedeniyle okurlar fotoğraf alt yazılarında referans eksikliklerine rastlayacaktır...
Asıl yazılması gerekenler insanımızın geçmişi ile ilgili toplumsal incinmeler, kökleri; ne yediği, ne içtiği, ne giyinip kuşandığı, ne konuştuğu, nasıl oturup kalktığı, türküsü, sazı ve sözünün, hikâyelerinin, gelenek ve göreneklerinin neler olduğunun gelecek nesillere aktarılması, amaçlarımız olmalıdır...
İyi ki üç beş saygın araştırmacı yazarımız yakın geçmişimize dair bir şeylerden bizleri haberdar etmişlerdir. Ne kadar çok araştırmacı o kadar çok bilgi!
Aile sohbetlerinde anlatılan söylenceler dahi toplumun geleceğine ışık tutacağı; aile bireylerinin kendi kökleriyle ilgili hikâyelerini zaman geçirmeden birilerine anlatmak, kaydetmek, doğru belgelemek, bunları yeni nesillere aktarmanın tek yolu olduğuna inanıyoruz.
İşte bu düşünce ve endişeler, bildiklerimizi, duyduklarımızı, yaşadıklarımızı, gördüğümüz ve hatırladığımız her olayı; anlatmak ve yazmak gailesine, toplumla paylaşma zorunluluğuna bizi de itmiştir.
Tarihi geçmişinde saklı derin bir kültür mirasına sahip bu güzelim yurdun merkezi Lefkoşa'nın daracık sokaklarından kimler geldi, kimler geçti? Güzelim şehir benim için her zaman bir karasevda, "malihulya" olmuştur! İskender Pala'dan mülhem O' zamanla: şirazesi sökülmüş, şemse kabartması, mihrabîye nakışları bozulmuş, yazıları okunmaz, fersude bir el yazması kitaba dönüşmüştür!
Biz fazla örselenmiş bu cilde; okunabilmesi için sayfa alt ve kenar boşluklarına "derkenar," yani "çıkma", "post scriptum" veya "Nota Bene", ya da "haşiye" olarak Çığlık Çığlığa Lefkoşa kitaplarımızla okunur hale getirmeye çalışıyoruz...
Bir zamanlar dar ve kaldırımsız sokaklarında at arabalarının dolaştığını. Deve kervanlarının yük taşıdığını, Düşmemek ve ayakta kalabilmek için sıkı sıkıya birbirine yaslanmış, sarılmış, halay çeker gibi kol kola omuz omuza vermiş genç ve yaşlı evlerin, renkli insanların olduğunu görmekteyiz Çığlık Çığlığa Lefkoşa 4/ Afrika yazılarında...”
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.