banner913
banner932
banner1012

Her Şeye Rağmen Kitabı ve Rüstem Tatar

banner1020

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk Sayıştay Başkanı, 1967-1976 arasında 9 yıl “Maliye Bakanı” görevinde bulunmuş, “Kayıp Şahıslar Komitesi Türk Üyesi” olarak görev yapmış, “Charter Accountant” unvanı sahibi Sayın Rüstem Tatar’ı 24 Nisan günü yitirdik. Kendisiyle ilgili, vefatından kısa süre önce çıkan ve tanıtımı-imza günü yapılan kitabı” Her Şeye Rağmen ’den eserinden biraz söz etmek isteriz.

banner974
Her Şeye Rağmen Kitabı ve Rüstem Tatar

banner971
 
 Zaman su gibi akıp gidiyor ve ülkemizin değerleri günden güne toprak olup, bu diyardan göç ediyor. Tarihsel olarak her biri bir kitap değerlinden olan değerlerin her biri için bir kitap yazmak, çok önemli bir olay. Kayıt altına almak hep söylediğimiz gibi : “Söz uçar yazı kalır” ne yazık ki  bizde insanlarımızın not tutma, kendi anılarını yazma gibi alışkanlığı yok. Devletin böylesi bir toplumsal bellek arşivi oluşturma düşüncesi hiç olmadı. Kendi arşivi bile doğru düzgün olmayan bir ülkede, toplumsal bilin nasıl oluşur; toplumsal bellekle tabii.  Sayın Tatar’ın iyi ki kitabını Ferhat Atik, yazmış. 248 sayfalık eserde çok değerli bilgiler ve fotoğraflar var tabii. Böylesi bir kitap çalışması Sayın Hasan Kahvecioğlu’nun da Rahmetli Tatarla yapıp bitirdiğini biliyorum, umarım o da bir gün basılır. Anıların veya biyografi kitaplarının bu ülkedeki çoğalması bizlerin ağaç kökleri gibi, bu toprağa daha sıkı bağlamamızı sağlayacaktır. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederken Sayın Rüstem Tatar’a Allahtan rahmet diler ailesine sabırlıklar dileriz.  
Sayın Rüstem Tatar, eseri için şöyle demişti “Çok uzun bir süredir, yaşadıklarımı ve tüm deneyimlerimi bir kitaba aktarmayı istiyordum. Bu tür bir kitabın yazılması ve bildiklerimin, öğrendiklerimin ya da tanıklık ettiklerimin geleceğe aktarılması konusunda çevremden de sürekli talepler gelmekteydi. Bu kadar istekli olmama rağmen, uzun süreler boyunca buna zaman ayıramadım. Anıları herkes için çok önemlidir elbette. Benim için de öyle. Ama esas mesele, yüklendiğim sorumluluklar ve yaşadığım tarihi dönemler nedeniyle kimi anılarımın aktarılması gerektiğine duyduğum inançtı.
Ben bu düşünceler içerisindeyken, bir gün kızım Havva bana, bir kitapta annemle ilgili bir bölümü getirdi. Annemin anlatıldığı bu bir sayfalık yazı okudum. O an heyecanla Havva'dan bu yazıyı kimin yazdığını araştırmasını rica ettim. Çünkü çok beğenmiştim. Kızıma, bana ait bir biyografi kitabı yazılacaksa, benim kitabımın da böyle bir yazarın elinden çıkmasını istediğimi söyledim.


O yazar, Ferhat Atik'ti.
Havva, kendisine ulaştı. Ferhat Bey, sağ olsun biyografimi yazma konusunu kabul etti ve çalışmalara başladık. Beni yürekten mutlu eden bir çalışma oldu.
Bugün elinizde tuttuğunuz kitap, belki özelde benim hikayem gibi gelebilir. Ancak, içerisinde hepimizin geçmişine ait bilgiler ve yaşanmışlıklar bulacaksınız. Yakın tarihimizi aydınlatıcı bir miktar katkı yapabildiysem ne mutlu bana.”
 
Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar ise babası için eserde şöyle diyor: “Babam, mütevazı bir öğretmen ailesinin çocuğuydu. Dedemin öğretmenliği nedeniyle, Baf Kasabası'nın Poli Nahiyesi ve Poli'nin köylerinde büyüdü ve polis çevresindeki okullarda okudu. Tüm hayatı çalışmakla geçse de, bunun karşılığını hep basan kazanarak aldı. Girdiği her sınavda, okuduğu her okulda, hep birincilikleri oldu. Dünyanın zor zamanlarında çocukluk ve gençlik yaşadı. Liseden mezun, dönemin şartlarına rağmen çift burs kazanması, üniversite eğitimi için bir başına Nottingham'a git-mesi, kendisini ölümün eşiğine kadar götüren bir hastalık yaşaması, maddi sıkıntılara boyun eğmeyip çalışkanlığı ve başarıları ile aldığı burslarla ailesine yük olmama gayreti, gurbette neredeyse bir çocuk olarak, her türlü zorluğa rağmen derecelerle mezun olması, ailemize büyük bir örnektir.
Acılar, zorluklar yaşadı ama yolundan hiç dönmedi. Annemi erken yaşta kaybetti. Gerek ölümü gerekse hastalık süreci babam için çok zor dönemlerdi. Ancak O, tüm bu acılan yönetmeyi çocuklan için başardı.
Ben ve kardeşim de annemi çok erken kaybettik. Annesiz büyüdük. Bunun acısı hep içimizdedir. Ancak babam da eşini çok erken kaybetmenin derin acısını yaşadı. Annemin hastalığı süresince onun için insan üstü çabalar harcadı. Ama olmadı. Annem 26 yaşında vefat etti. Tüm aile sarsılmıştık. Babam, kardeşime ve bana, annesizliği yaşatmamak için büyük gayret gösterdi. Ona bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da, elbette minnettanm. Ancak annesizliğin unutulması ya da bir annenin yerinin doldurulması mümkün değildi. Öyle de oldu. Ben en azından annemizi hatırlarken, kardeşim ne yazık ki daha küçük olduğundan hiç hatırlayamıyor. Bu derin üzüntü, ailemizin temel acılarından birisi olmuştur.
Annemin ölümünden yıllar sonra babamın, İsmet Hanım'la evlenmesinden son derece mutlu olmuştuk. Hatta evlenmeden önce kendisine İngiltere’de öğrenim görürken yazdığım bir mektupta, "bir dahaki görüş-memize kadar inşallah evlenir yeni bir yuva kurarsın ve bu, insan harcayıcı yalnızlıktan kurtulursun" diye yazdığımı bugün gibi hatırlarım.
Babam, hem kendi geçmişinde hem de bizimle olan hayatında, çok çalışkan ve çok zeki oluşu ile aklımdadır. Hayatının her döneminde, en iyi zamanlardan en kötü zamanlara kadar O, umudunu asla yitirmeyen ve bizlere de bunu öğreten bir baba olmuştur. Gerek kişilik, gerek mücadelecilik gerekse vatan sevgimin temelleri, babamın kalben bağlı olduğu aynı temellerden gelmektedir.
Hayat böyle bir şey. Sevdiklerimizin kalbinden doğup büyüyoruz. Görevler alıyoruz, makamlar tutuyoruz. Sonra her birini teker teker bırakıp, hatıralarımızla baş başa kalıyoruz. Şimdi durup, babamla yaşadığım hayata baktığımda, daha dün gibi geliyor. Tıpkı kendi çocuklarımın bebekliklerini hatırladığımda hissettiğim gibi.
Rüstem Tatar, Kıbrıs Türkleri için çok çaba göstermiş, tarihin önemli isimleri arasındadır. Hayatı boyunca ülkesi için çalışan ve bu uğurda emeğini asla acımamış bir murakıp, bir bakan, bir genel müdür ve bir komite başkanıdır. Yaşamının her gününde çalışmış, yaşadığı ülkeyi daha iyiye nasıl dönüştürebilirim diye uğraşmıştır. Bugün, özgür ve güven içinde yaşıyorsak bunu, gözünü kırpmadan canını vermiş şehitlerimiz, gazilerimiz, büyüklerimiz ve Rüstem Tatar gibi can siperine çalışan atılanımıza borçluyuz. Ne mutlu bana ki, böyle bir ailede büyüdüm. Ne mutlu bana ki Rüstem Tatar'ın oğluyum.”

 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.