banner913
banner932
banner1012

Konya Spor Oyunları’nda gençlerimiz yok ama Bay Tatar tribünde olacak…


Hasan KAHVECİOĞLU

Hasan KAHVECİOĞLU

Okunma 09 Ağustos 2022, 18:24

Bu günlerde, ülkemizin “spor camiası” ciddi bir burukluk ve hayal kırıklığı yaşıyor…
Önümüzdeki Salı günü (BUGÜN) Konya’da “5. İslami Dayanışma Oyunları” başlıyor.
Ancak bizi “tanıyan” tek ülke olan Türkiye’de yer alan ve 56 İslam ülkesinin sporcularının katılacağı bu “uluslararası” organizasyona KKTC davet edilmedi…
Gençlerimiz gene, olanı biteni “tribün”lerden izleyecek…
Geçmişte hep olduğu gibi…
Bu ülkenin hiç kuşkusuz en canlı, dipdiri, toplumsal güçlerinden biri; “spor camiası”dır…
Fukara “devletçiğimiz” spora önemli bütçe kaynakları ayırmaktadır…
En küçük köylerimizde bile çim sahalar vardır…
Kulüpler ile federasyonlar; kapalı spor salonları, havuzlar, stadyumlarda gençlerimizin spor yapabilmesi için elverişli imkânlar sunmaktadır…
Ancak, ne yazıktır ki sporcularımız ülke sınırlarının ötesine ulaşamıyor, dünya ile tanışamıyor, başka ülkelerle maç yapamıyor, uluslararası yarışmalara katılamıyor…
Bunun bir tek nedeni var, elbette…
Biz ne kadar “eşit ve egemeniz” desek de, bu kocaman yalanı kimse yutmuyor ve KKTC’yi bir “devlet” olarak kabul etmiyor…
Bu ülkenin sporcu gençleri, kendi “devlet”leri adına yarışamadıkları için, bireysel tercih olarak Türkiye ya da “Kıbrıs Cumhuriyeti” ekipleri içinde yer aldıklarında ise, rekorlara imza atıyorlar, büyük başarılar elde ediyorlar… Özellikle okul içi takımlarımız, her yıl Türkiye şampiyonlukları ile ülkeye dönüyorlar…
Kıbrıslı Türk gençlerin “dışlandığı” Konya’daki spor organizasyonuna ilişkin olarak iki ciddi “samimiyetsizliğin” sorgulanması gerekiyor…
Birincisi; İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİE) ikircikli tutumu…
İslam Dayanışma Oyunları organizasyonu, İİE’nin bir alt örgütü…
KKTC; 1991 yılından beridir güçlendirilmiş “gözlemci üye” statüsü ile bu örgütte “sözümona” yer alıyor. Hatta Annan Planı’ndan sonra, KKTC’nin statüsünü yükselterek adını “Kıbrıs Türk Devleti” olarak tanıdıklarını ilan etmişlerdi.
Bununla da yetinmeyerek “Kıbrıs Türklerine yönelik izolasyonun kaldırılması için” dünyaya çağrıda bulunmuşlardı.
1975 yılından beridir; parlamenterler, akademisyenler, belediyeler, ticaret ve tarım insanları, KKTC’li bürokratlar ile bazı bakanlar, zaman zaman bu örgütün teknik, ekonomik, mali vb. altyapılarındaki toplantılara katılıyor…
Ancak, iş “zirve”ye geldiği zaman, bu 57 üye ülkenin hiçbiri KKTC Cumhurbaşkanı’nı ağırlamayı kabul etmiyor…
Şimdi ise daha da ileri giderek Kıbrıslı Türk sporcuların Konya’daki organizasyona “katılımına” izin vermediler. Bunu da “Ne yapalım, tüzüğümüz gözlemci ülkelerin katılımına imkân tanımıyor” diye izah ediyorlar…
Oysa; başlangıçta bu oyunlara Kıbrıslı Türk gençler katılmıştı. Yine bu organizasyonun İcra Kurulu (2008) ve genel kuruluna (2009) KKTC’den temsilciler gitmişti.
Belli ki; İslam İşbirliği Teşkilatı’nda “zerre” kadar etkimiz kalmamış…
Ne bizim, ne de Türkiye’nin…
İkinci “samimiyetsizlik” ise Türkiye’deki yönetimin sergilediği tutumdur…
Türkiye, KKTC’yi tanıdığını söylemekte, ancak gereklerini yerine getirmemektedir…
Konya organizasyonunda, ev sahibi ülke olarak Türkiye KKTC’nin katılımına bir çözüm bulamaz mıydı?
TC Dışişleri, bu organizasyonun tüzüğünden haberdar değil miydi?
Bu konuda KKTC ile birlikte diplomatik çabaları olamaz mıydı?
Belli ki Sayın Çavuşoğlu, övündüğü kadar İslam dünyasında “etkili” olamıyor, özellikle Araplara söz geçiremiyor…
Ayrıca TC Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri de yerine getirmiyor. “TC ile KKTC Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Protokolü”nün, “Spor Alanında İşbirliği Faaliyetleri” bölümündeki “k” bendinde şunlar yazmaktadır: “TC’de düzenlenecek uluslararası etkinliklere KKTC tarafı da davet edilecektir.”
Bu oyunları Konya’ya aldıran bizzat TC Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğuna göre, TC’nin yapabilecekleri vardı ama yapılmadı, belki ihmal edildi, belki önem verilmedi, belki mümkün değildi, belki es geçildi…
Bizim “devletçik”teki spor bürokrasisi de uyudu, TC Dışişleri de…
Bütün bunlar yaşanırken, TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, şimdi de KKTC’yi “Türk Devletleri Teşkilatı”na bu yılın sonunda gözlemci üye yapacaklarını bir “müjdeymiş” gibi sunuyor bize…
Yani; bir şaşırtmaca, bir aldatmaca daha…
Neyse, genç sporcularımız Konya’da yarışamayacak ama Sayın Tatar, tribünlerde olacak…
Gençlerimiz feryat edince Sayın Erdoğan’ı “savunmak” adına, “Napalım, Türkiye ev sahibi ama davet yetkisi yok” dediği için belki oradan bir “madalya” ile döner ülkeye…
Gelinen aşamada Konya gerçeği çok yalın: BM Güvenlik Konseyi’nin 18 Kasım 1983 tarihli 541 sayılı kararı orada durdukça hiçbir üye devlet KKTC’yi tanımayacaktır…
Ne Arap, ne Müslüman, ne Türk veya Türki devlet, bunu yapmayacaktır, istese de yapamayacaktır...
Sonuç ortada: Gençlerimizin içini acıtarak Hanya’yı Konya’yı gösterdik onlara…
Türkiye ve KKTC’deki yönetimler, BM ve AB ile kapışmayı bırakmalı, Müslüman ve Türk kuruluşlarından medet ummaktan, “iki devlet” gibi ayrılıkçı hayallerden vazgeçmelidir.
Hiçbir işe yaramayan “gözlemci üyelik” masalları ile toplumlarını uzun süre kandırmayacaklarını anlamalıdırlar.
Yoksa gençlerimize daha pek çok hayal kırıklıkları yaşatacağız…
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.