Rauf Denktaş’ın 14 Kasım akşamı parlamentodaki milletvekillerini Saray’da yemeğe çağırdığını söyleyen Serakıncı, KKTC’nin ilan edileceğini bu yemekte öğrendiklerini söyledi.
Serakıncı, “Cumhuriyetin ilan edileceğini duyduğumuzda, ben ve benim gibi olan arkadaşlar o kadar mutluyduk ki... Çünkü bu müzakerelerden bir şey çıkmayacağının farkındaydık. Kıbrıs Türk halkının geleceğini de düşünerek kurtuluşun ayrı bir devlette olduğunu düşündüğümüz için mutluluktan havaya uçuyorduk. Denktaş Bey gelip ‘yarın Meclisi olağanüstü toplayıp, Cumhuriyeti ilan edeceğiz’ dediği zaman Saray’da sevinçten kıyametleri kopardık” dedi
Kurucu Meclis üyelerinden Eşber Serakıncı, 1981 ile 1998 yılları arasında Ulusal Birlik Partisi’nden (UBP) Gazimağusa Milletvekilliği ve 3 kez bakanlık görevinde bulundu. Serakıncı milletvekilliği öncesinde ise 10 yıl öğretmenlik yaptı. 1 yıl kadar Personel Dairesi’nde çalıştıktan sonra İçişleri Bakanı Hakkı Atun’un Bakanlık Müdürlüğünü yaptı. Daha sonra ise İskan Dairesi Müdürü olarak devlete hizmet etti.
1964’te Erenköy Direnişi sırasında ağır şekilde yaralanarak gazi olan Serakıncı siyasete dönemin UBP Gazimağusa İlçe Başkanı Derviş Eroğlu’nun teklifi üzerine girdi. Mustafa Çağatay hükümetinde Ticaret Sanayi ve Enerji Bakanlığı yaptı. Kabine değişikliğinin ardından yeni kabinede İçişleri ve İskan Bakanlığı görevinde bulundu. 1984’ten itibaren 5 yıl süreyle Gazimağusa UBP İlçe Başkanlığı görevini yerine getirdi. Eğitim Spor ve Kültür Bakanı olarak da görev yapan görev yapan Serakıncı, 1998’de bazı gelişmeler üzerine, parti içi meseleler nedeniyle kendi arzusuyla politikayı bıraktı. Serakıncı 2009-2012 yılları arasında DAÜ VYK Başkanlığı görevinde bulundu.
Kurucu Meclis üyesi Eşber Serakıncı, Cumhurbaşkanı Denktaş’ın Kıbrıs görüşmelerinde bir yere gidilemeyeceğini anladığında, bağımsız bir devlete gitmeyi kafasında kurguladığını söyledi.
O dönemde Türkiye’de 1980 ihtilalinin Cumhurbaşkanı’nın Kenan Evren olduğunu hatırlatan Serakıncı, Denktaş’ın, Kenan Evren’i ikna etmeye çalıştığını, daha sonra seçimlerde başa gelen Başbakan Turgut Özal’ın “Ben bir ihtilalden sonra hükümeti devraldığımda KKTC’yi karşımda bulmak istemem diyerek, bağımsızlık ilanına sıcak bakmadığını, Denktaş’ın Kenan Paşa’yı ikna ettiğini, pazarlıkların 14 Kasım gecesine kadar sürdüğünü ve gece saat 23.00’te Denktaş’ın Kenan Evren’den ‘tamam’ cevabını aldığını kaydetti.
Serakıncı, 14 Kasım 1983 günü yaşanan gelişmeleri şöyle aktardı:
“14 Kasım’da Denktaş Bey’in görüşmeleri devam ediyordu, tam neticeyi almadı. Ama biz de tabii o kokuyu alıyoruz. Kendisinin çok yakını bir iki kişi dışında bağımsız bir devlet ilan edeceğimizi bilen yoktu. Bizler Denktaş Bey’le çok sıkı fıkı olduğumuz için bir şeyler olacağının farkındaydık.
Denktaş Bey’in bize zaman zaman verdiği ipuçlarından yola çıkarak biz partideki 5-10 kişi federe devletin yerine bağımsız devlet kurulacağını biliyorduk. Parti Meclisi bu konuda hiçbir karar almadı. Bir çalışma olmadı ancak şöyle bir karar vardı: Denktaş Bey’in atacağı her adıma biz tam destek verecektik.
Denktaş Bey 14 Kasım gecesi bütün milletvekillerine Saray’da bir yemek verdi. Bir şeyler olacağını hissediyorduk. Ama 15 Kasım’da ilan edileceğini yemekte saat 23.00’te Denktaş Bey söyledi. Türkiye ile pazarlıklar saat 23.00’e kadar sürdü.
Yemekte biz UBP olarak konuyu net öğrendik. CTP ile TKP bir tarafa ayrıldılar. Biz bir tarafa ayrıldık ve kendi aramızda konuşurken biz de bu konuda (KKTC) ısrar edeceğimiz yönünde kendi aramızda hem fikir olduk.
Yemek bittikten sonra Denktaş Bey ‘Siz kendi aranızda sohbet edin. Ben geliyorum’ dedi odasına gitti. Odasında Kenan Evren ile tekrar konuştular ve saat 23.00’te Denktaş Bey odasından çıktı geldi ve ilk söylediği ‘Dış dünya ile irtibatımızı kesin’ oldu. Biz Ulaştırma Bakanlığı aracılığıyla bütün deniz ve hava liman giriş çıkışlarını kapattık. Telefon, telsiz bütün irtibatları kestik. Ertesi gün KKTC ilan edilip Meclis’ten karar çıkana kadar bu yasak devam etti. Cumhuriyeti ilan ettikten sonra dış dünya ile yeniden irtibat kuruldu.”
Denktaş’ın açıklamasının ardından TKP ve CTP milletvekillerinin ‘Biz aynı görüşte değiliz’ diyerek Saray’ı terk ettiklerini Denktaş’ın da ‘karar sizin’ dediğini belirten Serakıncı, muhalefet için “Saray’dan çıktıktan sonra gece 12.00’ye doğru Elçiliğe gittiler. ‘Denktaş Bey yarın bağımsız cumhuriyet ilan edecek biz karşı çıktık siz Türkiye Büyükelçisi olarak ne dersiniz?’ diyerek Elçiye hem Denktaş Bey’i şikayete gittiler hem de Elçinin ne düşündüğünü öğrenmeye gittiler. Elçi kendilerine, ‘Denktaş öyle dediyse öyledir’. cevabı verdi” ifadelerini kullandı.
Serakıncı, o gece halka cumhuriyetin ilan edileceğine dair resmi bir açıklama yapılmadığını, “yarın çok önemli gündür”, “önemli gelişmeler olacak” diye çağrı yapıldığını, halkın cumhuriyetin ilan edileceğini hissettiğini ve 15 Kasım sabahı on binlerce kişinin Meclis önünde toplandığını kaydetti. Serakıncı, “ Meclisin önünde hınca hınç kalabalık vardı bütün köylerden insanlar geldi. Otobüslerin kimisi giremedi içeriye.” dedi.
Serakıncı 15 Kasım sabahı KKTC’nin bağımsızlık bildirgesinin okunarak ilan edildiği anlarda KTFD Meclisi’nde yaşananları şöyle aktardı:
“Denktaş, Dr. Küçük ile birlikte parlamentoya geldi. Meclis Başkanı Nejat Konuk’tu. Denktaş Bey’e söz verdi. Denktaş Bey kürsüye çıktı ve Kıbrıs gelişmelerinin tarihçesini anlattı ve ‘Bizim artık self determinasyon hakkımızı kullanarak bağımsız cumhuriyetimizi ilan etmemiz gerekmektedir’ diyerek görüşünü dile getirdi.
Meclis Başkanı da ‘Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu oylarınıza sunuyorum’ diyerek oylamayı başlattı. Daha önce karşı çıkan muhalefet iki nedenden ‘evet’ dedi; birincisi Türkiye ile yaptıkları temasta Türkiye’nin bu kararı onayladığını gördüler. İkincisi halkı gördüler ki, halk bunlardan on adım önde gider. siyaset arenasından silinmemek için evet dediler.”
“DR. KÜÇÜK BANA ‘ARTIK RAHATÇA ÖLEBİLİRİM’ DEDİ”
Dr. Küçük’ün, 15 Kasım sabahı Meclise geldiğinde kanser olduğunu bildiğini kaydeden Eşber Serakıncı,“Beni de çok severdi ve bana ‘Eşber, şimdi artık rahatça ölebilirim, gözüm açık gitmez’ dedi. Hakikaten ilandan iki ay kadar sonra vefat etti.” ifadelerini kullandı.
40 YILDA NELER YAPILDI, NELER YAPILAMADI
Kurucu Meclis üyesi Eşber Serakıncı, devlet yönetiminde bugüne kadar iniş çıkışlar ve hatalar olsa da kurulan devletin yaşatılması gerektiğini vurguladı.
2000’li yıllardan sonra hükümetlerde otorite boşluğu oluştuğunu, popülizmin yaygınlaşmaya başladığını ve yapılması gereken işlerin doğru dürüst yapılmadığını ve bugünlere kadar gelindiğini söyleyen Serakıncı, “Ama ne olursa oldun bir devlet kurduk. İktidarlar değişti, partiler geldi, gitti, idarede iniş çıkışlar oldu. Bu iniş çıkışlar düzeltilebilir ama kurulan bu devlet yaşamalıdır. dedi.
KKTC’nin, tanıtma işini tek başına yapamayacağını kaydeden Serakıncı, “Biz KKTC’nin ilanını yaptık önce Bangladeş arkasından Pakistan bizi tanıdı. Ben onu rahmetli Pakistan Cumhurbaşkanı’nın ağzından dinledim. O zaman ABD bunlara 400 milyon dolar yardımda bulunurdu. Benim gördüğüm Pakistan’ın hayat şartı ile bizim yaşantımız hiç mukayese edilemez. ABD kendine ‘Tanımayı geri çekmezsen 400 milyonu unut diye rest çekti. Bangladeş de aynı şekilde... Türkiye o günlerde bugünkü Türkiye değildi. ‘Yürüyün ben arkanızdayım’ diyecek durumda değildi. Dönemin Pakistan lideri Ziya’ül Hak kendini boşlukta hissetti ve geri çekmek zorunda kaldı.” ifadelerini kullandı.