banner913
banner932
banner1012

KIBRIS TÜRK HALKININ TEK HEDEFİ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’Nİ YAŞATMAK VE TANINMASINI SAĞLAMAK OLMALIDIR (2)


Metin FAHRİOĞLU

Metin FAHRİOĞLU

Okunma 06 Ağustos 2022, 13:47

15  Temmuz  1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’a  düzenlediği darbe sonrası Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan etmişti.
O günde darbeden sağ olarak kurtularak  İngilizlerin  yardımıyla adadan çıkmasının ardından İngiltere üzerinden ABD’ne giderek BM Güvenlik Konseyinde yapmış olduğu konuşmada ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios:“Ülkem Yunan Cuntasının işgali altındadır.  Kıbrıs’ta Türklerin de Rumların da hayatları tehlikededir” dediği çok iyi hatırlardadır.
Konu ile ilgili olarak E. Büyükelçi sayın Tugay Uluçevik şöyle diyor: 19 Temmuz 1974 günü Güvenlik Konseyi Başkanı ilk sözü Makarios’a vermişti. İlk sözü kendisini “Kıbrıs  Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” olarak takdim etmek olanMakarios , sözlerine darbenin faillerini de açıklayan şu sözlerle başladı: “Yunanistan tarafından organize edilen ve Kıbrıs Milli Muhafız Kuvveti’ne komuta eden Yunan subayları ve bu kuvvette hizmet gören Yunan Askerleri tarafından icra edilen darbeyle Kıbrıs’ta yaratılan kritik duruma gösterdikleri yakın ilgi dolayısıyla Güvenlik Konseyi’nin üyelerine hararetle teşekkürlerimi ifade ediyorum..
..Geçen Pazartesi sabahından bu yana Kıbrıs’ta olanlar bir faciadır. Yunanistan’ın askeri rejimi Kıbrıs’ın bağımsızlığını umursamadan ihlal etmiştir. Kıbrıs halkının demokratik haklarına zerre kadar saygı duymadan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına zerre kadar saygı göstermeden  Yunan Cuntası diktatörlüğünü Kıbrıs’a genişletmiştir. Atina tarafından yönetilen EOKA-B terörist örgütü son haftalarda  şiddet dalgalarını artırmıştı. Ben bu yasa dışı örgütün köklerinin ve ikmal kaynaklarının Atina’da bulunduğunu zaten öteden beri biliyordum..
..Bize Türkiye’den gelebilecek bir tehlikenin ölçüsünün bunlardan yönelebilecek tehlikeden çok çok daha küçük olduğunu hep daha küçük olduğunu hep düşünmüşümdür. Korkularımda haklı olduğum böylece ispatlanmış olmaktadır.” Demişti.Kaynak: Tugay Uluçevik, Kıbrıs Barış Harekatımızın 37. Yıl dönümü, 8.07.2011, https://avim.org.tr/Blog/Kıbrıs-Barıs-Harekatımızın-37-yıldonumu
Gerçek şu ki, Makarios, sözleri üzerinde  yorum yapılmasını gerektirmeyecek açıklıkla konuşmuş ve Yunanistan’ı “saldırganlıkla ve istilacılıkla” suçlamıştı.
Bu gelişmelerin ardından Anavatanımız Türkiye’nin düzenlediği 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluşur ve Anavatanımız Türkiye’nin bu müdahalesi ile   Kıbrıs’a barış ve huzur gelirken, Anavatanımız Türkiye’nin bu müdahalesiyle  Rum solcular da katliamdan kurtuldular ve de  o günlerde ilan edilen  Rum Helen Cumhuriyeti sonlandırıldı.
Günümüzde gelinen noktada Rum liderliği  Kıbrıs Cumhuriyetinden söz edebiliyorsa bunu Anavatanımız Türkiye’nin  gerçekleştirmiş olduğu söz konusu 20 Temmuz 1974 Barış Harekatına borçludur.
BM Genel Sekreteri Kurt Waldeim’ın gözetiminde  Rauf R. Denktaş ve ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi Başkanı Klerides arasında  2 Ağustos 1975’te imzalanan  Nüfus Mübadele Antlaşması ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu. BM denetiminde ve gözetiminde tamamen gönüllülük esasları çerçevesinde Kuzey’den Güney’e 120 000 Rum geçerken Güneyden Kuzey’e de 65 000 Türk geçerken Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluşuyor  ve de bugünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de temelleri atılıyordu.
Netice itibarıyla yıllarca devam eden  görüşme sürecinde KKTC Kurucu  Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş-Klerides, Denktaş-Makarios, Denktaş-Kiprianu, Denktaş-Vasiliu, KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet A. Talat-Papadopulos, KKTC’nin 3. Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu-Hristofyas, Dr.Derviş Eroğlu-Anastasiadis, KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı-Anastasiadis arasında yıllarca devam eden görüşmelerden ; Rum-Yunan ikilisinin Enosis’e giden yolu açmak istemeleri nedeniyle olumlu bir sonuca varılamayacaktı.
 Ancak ne var ki 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile  yıkılan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti  günümüzde Helen devleti olarak  devam ederken hedefleri maalesef Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyetine Kıbrıs Türk halkını yamalamaktır, olası bir siyasi çözümle birlikte iki bölgeliliğin ortadan kalkmasını sağlamaktır.
31 Mayıs 2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre 6 Mayıs 2022 tarihli mektubunda  Ersin Tatar’ı uluslararası toplumun  onayladığı  çerçevede yeniden müzakerelere  davet eden GKRY Lideri Anastasiadis: “İstenmeyen ve  başarılması mümkün olmayan değil, mümkün ve gerçekçi olanı müzakere etmeliyiz.   AB üyesi olan Kıbrıs , çözümden sonra  da AB üyesi kalacak, bu bütün Kıbrıslıların temel özgürlük ve  insan haklarından  tam olarak  kesintisiz  yararlanmalarını sağlayacak  ve koruyacak” dedi.
2 Haziran 2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; Avrupa Konseyi’nde  Türkiye’nin müzakerelerin yeniden başlaması perspektifleri aleyhinde yeni oldu bittiler yaratmayı sürdürdüğünü söyleyenAnastasiadis, “Twitter” hesabından yapmış olduğu paylaşımda  “AB liderlerini, Türk işgal kuvvetlerinin kapalı bölge Maraş’takiler dahil olmak üzere, Kıbrıs’taki son yasadışı  eylemleri konusunda bilgilendirdiğini” öne sürdü. Paylaşımında “BM ve AB’nin  çağrılarına rağmen, Türkiye’nin diğer şeyler yanı sıra, müzakerelerin yeniden başlaması perspektifleri aleyhinde yeni oldu bittiler yaratmayı sürdürdüğü” iddiasında bulunan Anastasiadis “Güven inşa edebilecek ayni zamanda iki kesimli, iki toplumlu federasyon temelinde , sürdürülebilir bir çözüm hedefiyle, özlü müzakerelerin yeniden başlaması için  yolu açabilecek GYÖ’lerle ilgili önerisini yinelediğini” de kaydetti.
3 Haziran 2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; Hollanda’da katıldığı Avrupa Halk Partisi Kongresi çalışmaları çerçevesinde  yapmış olduğu konuşmada  Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideriAnastasiadis“Ukrayna’nın yarasının Kıbrıslıların yaşadıklarını çınlattığını” söyledi ve “Moskova’nın işgali haklı çıkarmak için kullandığı bahaneler, Türkiye tarafından da Kıbrıs’ın işgali için kullanılıyor.” Dedi. Yine Anastasiadis; BM Güvenlik Konseyi’ninbir dizi kararına karşın Türkiye’nin kalıcı ve sürdürülebilir siyasi bir çözümün sağlanması çabalarına müdahil olmamakla birlikte hem karada, hem de denizde oldu bittiler yarattığını savundu.
Diğer yandan  DİSİ Başkanı AverofNeofitu: “Kıbrıslılar olarak kendilerinin savaşın ve göçmenliğin ne demek olduğunu ilk elden bildiklerini, savaşın ve Türkiye’nin yasa dışı işgalinin trajik sonuçlarını son 48 yıldır yaşamakta olduklarını” savundu. Yine, Güven Yaratıcı Önlemlerle cesaretlendirilen müzakerelerin yeniden başlaması çabalarına destek istediklerini söyleyen Neofitu; kendilerinin ayrıca Türkiye’nin “Yasa dışı faaliyetleri” ile  Kıbrıs’ta iki devlet yaratma yönündeki kabul edilemez tezinin kınamasını istediklerini ifade etti. 
Gelinen noktada  Rum Ortodoks Kilisesi her vesile ile Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayallerini gündeme getirmeye devam ediyor.  Keza, Rum siyasi partileri birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, kendi Meclislerinde “Enosis’e kapalı olacak her hangi bir antlaşmaya imza atmayacaklarına” dair karar alıyorlar ve  bu anlayış ve de bu felsefe ile karşımıza çıkarak Enosis’e giden yolun açık olacağı siyasi bir çözümü  hedeflediklerini dile getirmeye devam ediyorlar!..
Tek devlet, tek egemenlik, tek uluslararası temsiliyetin olacağı Kıbrıs Türk halkının ‘azınlık’ hakları ile oluşturulması hedeflenen Rum devletine yama olacağı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ortadan kalkacağı ve hiçbir değeri olmayan yerel bir yönetim statüsüne indirgenmesi hedefleniyor.  Rum göçmenlerin evlerine ve mülklerine kavuşacağı,  Garanti Antlaşmalarının iptal olacağı Türk Askerini adadan gideceği bir siyasi çözümü hedefliyorlar.
Sonuç olarak; “Kıbrıs’ta dini, dili ve kültürü tamamen farklı iki ayrı halk vardır, iki eşit egemenlik vardır,  iki ayrı devlet vardır. Dünya  kamuoyu artık bu gerçeği kabul etmek  durumundadır.  Kıbrıs’ta siyasi çözüme giden yolda Kıbrıs Türk halkının egemenliği ve de bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı esastır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yıkmaya ve ortadan kaldırmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Kıbrıs Türk halkı buna asla seyirci kalmaz ve kalmayacaktır, bu böyle bilinmelidir.
Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..
 
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.