banner913
banner932
banner1012

KANLI NOEL SALDIRILARI VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞ SÜRECİ (2)


Metin FAHRİOĞLU

Metin FAHRİOĞLU

Okunma 23 Kasım 2020, 14:49

1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine ve egemenliğine dayalı olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmalarıyla ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti, Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalleri nedeniyle uzun ömürlü olmayacaktı..
Nitekim, Enosis’e giden yolda Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını engel olarak gören ve değişiklik için  22-26 Kasım 1962 tarihleri arasında  Ankara’yı ziyaret eden  ancak hedefine ulaşamayan   Makarios,  30 Kasım 1963’te kendilerince Kıbrıs Cumhuriyetinin sorunsuz çalışmasını   sağlamak için Anayasada  13 maddelik  değişiklik yapılmasını , Cumhurbaşkanı ve  Yardımcısının  ‘veto’  hakkını kaldıran  bir öneride bulunmasının ardından    Kıbrıs Türk Halkı, bu öneriyi 16 Aralık 1963’te  anayasayı önemsiz kıldığını  ilan ederek reddedecekti. Çünkü, bu önerilerin  Kıbrıs Türk Halkı tarafından kabulü, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  Federal karakterini ortadan kaldıracak ve Kıbrıs  Türk Halkını azınlık bir konuma getirirken   Enosis’e giden yolu açacak ve de Kıbrıs Türk Halkının Girit misali  sonunu getirecekti..
Kıbrıs Türk Halkının ve de Anavatanımız Türkiye’nin ‘veto’ etmesi sonucu  Makarios  hedeflediği anayasa değişikliğini başaramayınca  Rum liderliği, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni “Kıbrıs Rum Cumhuriyeti”ne dönüştürme girişimlerine  21 Aralık 1963 Kanlı Noel  saldırıları ile Akritas Planını uygulamaya koyarak Enosis’e giden yolu açmak isteyecekti..
Akritas Planına göre dünya, adada  Rum siyasi üstünlüğünün anayasada yapılacak düzenlemelerle  küçük topluluk kabul edilen Türklerin korkacak bir şeyi  olamayacağına  inandırılması gerekmekteydi. Planın diğer amacı da garantörlük Antlaşması ve İttifak Antlaşmasının iptalinin gerçekleştirilmesini sağlamaktı..
Akritas Planı çok açık ve net olarak Kıbrıs Türk Halkının ‘azınlık’ olarak kabul edilmesini öneriyordu ve de  bu planın gerçekleşmesi durumunda Enosis’in gerçekleşmesi mümkün olacaktı.. Akritas Planına göre; eğer  Kıbrıs Türk Halkı  anayasada  yapılacak  değişiklikleri ret ederse, şiddet kullanarak  “Bir kaç gün  içinde”  yabancı  kuvvetler müdahale etmeye fırsat bulmadan  şiddete boyun  eğdireceklerine inanıyorlardı. 
21 Aralık 1963’te Özellikle Lefkoşa’ya yönelik  silahlı saldırıların yoğunlaşması üzerine  Türk Savaş Uçakları Lefkoşa üzerinde  alçak uçuşlarını gerçekleştirmişlerdi..  Rum liderliğinin Kıbrıs Türk Halkına yönelik  silahlı saldırılarının sürmesi  üzerine  24 Aralık 1963’te toplanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, ateş-kes antlaşmasına uyulmaması durumunda garantörlük hakkını kullanarak müdahale edeceğini açıkladı.
21 Aralık 1963 Kanlı-Noel saldırılarıyla birlikte 22 Aralık’ta, Yunan Alayı desteğinde EOKA sürüleri Lefkoşa ve K. Kaymaklı’ya saldırılarda bulunurken; Rum saldırılarının durdurulması amacıyla Anavatanımız Türkiye, Garanti Antlaşmalarının 4. Maddesine uygun olarak garantör devlet Yunanistan ve İngiltere ile ortaklaşa müdahale yapılmak istedi, ancak olumlu bir yanıt alamayınca da tek taraflı müdahale kararı verdi ve bunu ilgili devletlere  de  bildirdi.
25 Aralık 1963 günü Yunan Alayı desteğindeki EOKA birliklerinin saldırdığı  Lefkoşa’nın hemen Kuzey-Doğu kesiminde Küçük Kaymaklı’da çarpışmalar bütün şiddetiyle devam ederken silahsız ve  savunmasız yüzlerce kadın, erkek, çoluk, çocuk ve yaşlıları  rehin alan EOKA militanları cinayetler işliyordu.
25 Aralık 1963’te Lefkoşa’dan Ankara’ya yapılan  yardım çağrısında “Son Mermilerimizi Atıyoruz, Vatan Sağ Olsun” deniliyordu.. Bu çağrının ardından Kıbrıs Türk Alayı, Garnizonundan çıkarak mevzilenirken Türkiye Cumhuriyeti  Başbakanı sayın İsmet İnönü yaşamının en zor kararlarından birini veriyor ve de  Rum-Yunan saldırılarının durdurulması amacıyla 25 Aralık günü ö.s  Lefkoşa semalarında  Türk jetlerinin  uçurulacağını tüm dünyaya duyuruyordu..
Anavatanımız Türkiye’nin 25 Aralık 1963 günü saat 14.00’te Kıbrıs’a gönderdiği 4 jet , Türkiye ve dünya kamuoyunu heyecanla  ayağa kaldırmaya yetecekti.. O günde başlayan ihtar uçuşu karşısında Makarios; Türkiye’nin müdahaleye kesin olarak kararlı olduğunu anlayınca “Ateş-Kes Antlaşması” imzalamak durumunda kalacaktı..
21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının ardından  27  Aralık 1963’te üç garantör ülkenin askerlerinden oluşan bir “Barışı Koruma Kuvveti” oluşturulmuştur. 28 Aralık günü Kıbrıs’a gelen İngiliz “Ortak Refah İlişkileri” Bakanı Duncan Sandays  “Siyasi İrtibat Komitesi”ni kurar.  29  Aralık günü sabahının erken  saatlerinde taraflar bir mutabakata vararak harita üzerinde son kez çizilen “Yeşil Hat”tı  kabul etmelerinin ardından, Tümgeneral Peter Young  , 30 aralık Pazartesi günü sabahı bir basın toplantısı yaparak tesadüfen yeşil kalemle çizilen hat “Yeşil Hat” olarak açıklanacak ve de günümüze kadar da öyle anılmaya devam edecekti...
Netice itibarıyla; Lefkoşa’da  Rum-Yunan ikilisinin Kanlı Noel  saldırılarıyla başlayan olaylar, Kıbrıs’ın bölünmesine giden yolun da  başlangıcı olacaktı..  1 Ocak 1964’te Makarios;  Kıbrıs ile ilgili tüm antlaşmalarını  feshettiğini açıklar ve  1960 Kıbrıs Cumhuriyeti de  ortadan kalkarken  gayrı resmi bir Rum Yönetimi haksız yere  Kıbrıs Cumhuriyeti   olarak  tanınmaya devam edecekti..
15 Ocak 1964’te Londra’da , İngiltere, Türkiye ve  Yunanistan ve  Kıbrıs’taki Türk ve Rum  toplumunun  temsilcileri ve  BM Genel Sekreteri U Thant uyuşmazlık konularını   görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından 18 Şubat 1964’te  BM Genel Sekreteri U Thant’ın sunduğu BM Barış Gücü Yönetimindeki  “Kantonal Yönetim” kurulması  Planı , Enosis’e engel olacağı gerekçesiyle Makarios tarafından reddedilecekti..
Kıbrıs sorununun BM Güvenlik Konseyine taşınmasının ardından  oy birliği ile alınan 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile BM Güvenlik Konseyi Rum yönetimine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Kıbrıs’ta meşru hükümet olarak tanırken;  Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’ye danışılarak   Kıbrıs Adası üzerinde bir BM Barış Gücü’nün kurulmasına karar verilirken;  Anavatanımız Türkiye’ye yönelik olarak kararın 1. Maddesinde “Uluslararası barışı tehlikeye sokacak  herhangi bir  harekatın yapılmaması istenmesi yanında; Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan’ın arasında arabuluculuk amacıyla “Özel Temsilci”  atanması kararı da alınıyordu..
Maalesef bu karar;  öncelikle Rumları günümüze kadar gelen çözümsüzlükte ve Enosis’e giden yolu açma mücadelesinde cesaretlendiren bir karar olacaktı.. O günde ilk karar taslağı çıktığında itiraz eden Denktaş;  “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Rumlar yıkmıştır, ortada yoktur. Rumlar düzenledikleri silahlı saldırılarla  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türk kanadını hükümet dışına atmışlardır.  Bu nedenle kararda  Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetine atıfta bulunulursa Rumlar buna sahip çıkacak ve sorun daha fazla  büyüyecektir” demişti. Kararın bu şekilde geçirilmiş olmasına  üzüldüm ve ağladım. Başımıza  geleceği ve Rumların bu kararı kendi  lehlerine  nasıl  kullanacaklarını tahmin ediyordum  Bunu genel Sekreter U Thant’a da söyledim demişti. Kaynak: Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’la ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve Analitik Değerlendirmesi, (1964-1992), s. 1245-1246
Kıbrıs sorunu BM Güvenlik Konseyine taşınmasının ardından 4 Mart 1964 tarih ve  186 sayılı kararında   her   iki toplumun barış içinde yaşaması gerektiği vurgulanırken , şiddetin önlenmesi  için de  Barış Gücü Askeri ile bir  arabuluculuk  tayinini öngörüyordu.
21 Aralık Kanlı Noel saldırıları ile Akritas Planı uygulamaya konulurken Kıbrıs Türk Halkına karşı kapsamlı ve sistematik saldırılara geçmiştir. O günde Kıbrıs Türk Halkı  devlet kurumlarından uzaklaştırılmıştır. Tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen  Akritas Planı, basit bir plan olmayıp Kıbrıs Türk halkının etnik  temizlik planıydı. Akritas Planının uygulamaya konulması sonucu  30 000 Kıbrıslı Türk 103 köyden  göç etmek durumunda kalırken  Kıbrıs Türk Halkı Ada yüzölçümünün  %3’lük   bölümünde   denize çıkışı olmayan, sürekli kuşatma altında tutulan  küçük bölgelere sığınmak durumunda kalmıştı..
Kıbrıs Türk Halkı; Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek, Anavatanına güvenerek Lefkoşa’da, Mağusa’da, Limasol’da, Larnaka’da, Baf’ta, Beşparmak Dağlarında, Erenköy’de  diğer kent ve köylerde direnerek 1974’lere geldi.
15 Temmuz 1974’te  Yunan Cuntası desteğinde Makarios’a karşı yapılan darbenin  ardından Makarios’un  yerine getirilen  EOKA’cı Nikos Sampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan ediyordu..  Kıbrıs Türk halkının ve anavatanımız Türkiye’nin bu emrivakilere razı olması asla düşünülemez..  Nitekim, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. 1975 Nüfus Mübadele Antlaşmasıyla Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu..
Yıllarca devam eden görüşmelerden bir sonuç alınamaması üzerine  Kıbrıs Türk Halkı self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan ediyordu.. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; Kıbrıs’ta yaşanan gerçeklerin, Kıbrıs Türk Halkının Anavatanı Türkiye ile birlikte yürüttüğü mücadelenin, Kıbrıs Türk Halkının anavatanına inanarak ve güvenerek yürüttüğü direnişin, Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek verdiği ulusal mücadelenin bir  mutlu sonucudur..
Kuzey Kıbrıs Türk  Cumhuriyetinin yaratılmasında önder olanlar;  sonsuza kadar sevgi ve saygıyla anılacaklardır. Onlara olan borcumuzu  ödemek için üzerimize düşen görevi yapalım, bu eseri koruyalım ve ona sahip çıkalım.  Onlar aç kaldılar, susuz kaldılar, dağlarda ovalarda nöbet tuttular, kalemleriyle savaştılar. Onlar yaşamlarını Kıbrıs Türk Halkının  özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine verdiler, sonuçta;   sırası geldiğinde şerefleriyle ölmesini bildiler.  İşte bunun içindir ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; dimdik ayaktadır ve ayakta kalmaya devam edecektir.   Kıbrıs Türk Halkının  yegane yaşam bulabileceği zemin, sadece ve sadece bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.