İyisi ve kötüsüyle futbol liglerimizin ilk yarısını tamamladık. Kaçınılmaz olarak lider de düşme tehlikesi yaşayan takımlar belirlenmiş oldu. Yenicami 30 puan ile lider, Ozanköy ise 11 puan ile 16. sıraya yerleşti.
Gerçekleştirilen tabloya, performans ve yaşanan olaylara bakıp düşündüğümüzde, karmaşık bir düşünce yapısı içerisinde olduğumuzu görüyoruz…
Öncelikle futbol kalitesinin düşük oluşuna karşın heyecan barometresinin üst düzeyde bir lig yaşadığımız bir gerçek. Bu yıl transfer edilen yabancı futbolcuların geçmiş yıllara nazaran daha kaliteli oluşundan ve bu futbolcuların özellikle orta sıralarda mücadele eden takımlarda yoğunlaşması ligimize rekabet katması yanında, mücadelenin üst düzeye çıkmasında önemli rol oynamıştır. Şu bir gerçek ki, kaliteli yabancıların takımlarımıza dengeli bir şekilde yayılması, güçlü - zayıf takım ayırımını minimuma indirdi. İçerisinde bulunduğumuz “ara transfer” dönemi, kaliteli yabancı futbolcuların zirveye oynayan takımlara transfer olma olasılığı, bu görüntüyü bozabilir.
Bu sezonun bizce en ilginç görüntüsü, geçen yıla göre en başarısız takımı olan Yenicami’nin, yine lider oluşudur! Geçen yıl 38 puan toplayan Yenicami, bu kez ancak 30 puan toplayabilmiş olmasına karşın ‘lig lideri’ olmayı yine başarmıştır. Diğer takımlarımız ise Binatlı hariç, hepsi ayni tas ayni hamam!
Özetleyerek söylersem, ligin ayarını elinde tutan takım Yenicami Ağdelen Kulübü’dür. Futbol kalitesini artırabildikleri gibi heyecan ve rekabeti de artırabiliyor! Bunun nedeni ise alt yapısının güçlü, teknik adamlarının çağdaş kafaya sahip oluşlarından kaynaklanıyordur.
Ligimizde anormal olan bir başka görüntü ise bazı takımlarımızın ‘yorganını’ boylarına göre uzatmamalarıdır. Sonucu ise hüsran ve hayal kırıklığı! Umarım bu görüntüler, tüm takımlarımıza ve sorumluluk yüklenen teknik adamlara örnek olur; önceliği yetenekli futbolcuların daha iyi yetiştirmesine verirler…
Olaylar ve hakem performanslarına gelirsek bu iki olayı bir birinden ayırmak gerekir diye düşünüyorum. Çirkin olaylar, “VANDALLIK” lar yaşanırken hakemin performansını öne çıkarmak yanlış bir değerlendirme, at ile köpek izinin bir biri içerisine girmesine ve kafaların karışmasına neden olur!
Bu iki sorun öncelikle Futbol Federasyonu’nun işidir. Kötü durumda olan hakem performanslarını yok saymak, önlem almamak daha da kötüsü, çok başarılıymışlar gibi davranmak, başınızı kuma gömmek anlamı taşır ki, hakemlik müessesesine yapılacak en büyük ihanettir.
Olaylar konusu da Federasyona düşen asli bir görevdir. Adaletsiz kararlar, olayları körükleyen büyük bir olgudur. Yöneticilerimiz öncelikle bu soruna çare üretmelidir. Önceliklerini siyasi ikballere değil futbolun gelişim ve adaletine vermelidirler.
Genel kurul üyelerimiz de siyasete öncülük veren adaylara değil, futbolu öncelikli sıraya koyan kişileri göreve getirme çabası içerisinde olmalıdırlar…
