banner913
banner932
banner1012

İlhak protokolü mü, idam fermanı mı?


Hasan KAHVECİOĞLU

Hasan KAHVECİOĞLU

Okunma 24 Mayıs 2022, 12:18

Adamı, alel acele Ankara’ya çağırıyorsun, kapında bir saat beklettikten sonra “at imzayı” diyorsun…
Adam zaten, “biat”ta kusurlar eylemiş…
Sana kendini “affettirmek” için önünde diz çökmeye, hatta ters takla atmaya bile razı…
Sanırım okumaya bile gerek görmedi ve sayfa sayfa onlarca imza attı…
Ancak imza attığı bu “anlaşma”yı, halkından, Meclis’ten, partilerden tam 36 gün gizledi…
Ankara ne yaptı?
Faiz Sucuoğlu’na “imza”yı attırmasına rağmen, onu affetmedi ve kendisini “sıkılmış limon” gibi fırlatıp attı…
Yerine hiç hesapta olmayan birileri, “Başbakan” yapıldı ve Ankara’da Fuat Bey’le imzalanan “anlaşma” 20 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlanınca gerçekler ortaya çıktı…
Teslim sözleşmesi mi desem?
Kapitülasyonlar mu desem?
Tabutumuza son çivi mi desem?
Yok oluş protokolü mu desem?
İdam fermanı mı desem?
Adına “2022 TC-KKTC İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması” dense de, içeriğinin çok az bir bölümü “iktisat”la ilgili…
Gerisi; Kıbrıslı Türkler’in “DNA”sını bozmak, geleneklerini, kültürlerini, yaşam tarzlarını değiştirmek üzere kurgulanmış “dayatma” niyetlerden, planlardan oluşuyor…
Çerçeve Anlaşması’ndaki “İşbirliği alanları” bölümünde neler var neler?
“KKTC’nin iç güvenliği alanında somut ve etkin işbirliği…” deniliyor…
Dünyadan, “Egemen ve eşit devlet” talep edenler, iç güvenliğimizde Ankara’nın daha da çok söz sahibi olmasını istiyor…
Ne diyordu muhalefet?
-İstikrarlı para birimine geçmeliyiz. Türk Lirası’nın yıkıcı etkilerinden kurtulmalıyız…
Al sana “protokol”de yanıt:
“Milli para olan TL’nin kullanımı yaygınlaştırılacak. Taraflar döviz kullanımının azaltılması için adımlar atacak…”
“Mali” bir protokolde yer alan şu maddelere bakınız:
“Din hizmetlerinin geliştirilmesi için ortak çabalar derinleştirilecek…”
Buradaki “laik” düzeni tehdit eden bir başka cümle:
“Din hizmetleri devlet tüzel kişiliği içine alınacak…”
İşte “akıllarındaki” Adalet Bakanlığı kurma projesinin ilk sinyalleri:
Ne deniliyor “iktisadi” protokolde:
“Cezai ve hukuki konularda adli işbirliği geliştirilecek…”
Ankara’nın “niyetleri” bakımından çok daha tehlikeli maddeler de var protokolde…
İşte iki örnek:
“Millet iradesinin yönetime en üst seviyede yansımasının önündeki engellerin kaldırılması için gerekli önlemler alınacak…”
“Toplumsal irade” demiyor…
“Milletin iradesi” diyor… Zaten, burada ayaklar altına aldığı “irade”nin hiçbir hükmü yok…
Bu yüzden “milletin iradesi” yani AKP’nin kurduğu rejimin iradesi, buralarda en üst düzeyde yönetime yansımalıymış…
Ama önünde engeller varmış…
Var tabii… Anayasamız var, yasalar var… Muhalefet var… Sivil toplum var… Siyasi geleneğimiz var…
İşte “Bu engeller kaldırılacak” diyor Fuat Bey’le Faiz Bey’in imzaladığı anlaşma…
Ama daha önemlisi de var… “Demografik yapı”yı bozmaya ilişkin niyetleri gösteren…
“Vatandaşlığa kabule ilişkin şartlar kolaylaştırılacak” deniyor anlaşmada…
“KKTC’de yatırıma gelenler için yerli ortak şartı kaldırılacak…”
“Mülkiyet edinilmesindeki kısıtlamalar kaldırılacak…”
Özelleştirmeler, işçi haklarını budamalar, medyaya rüşvet dağıtmalar…
Daha nice nice maddeler var “işbirliği protokolü”nün sayfalarında…
Ve “sopa” da var…
 “Üçüncü ülkelerin ve sivil toplumun, sosyal medyanın TC aleyhine “dezenformasyon” çalışmaları bertaraf edilecek…”
Bunu da görünce anlıyorsunuz ki, Ankara KKTC hükümetine diz çöktürdüğü halde bu “protokol”le yetinmeyecek…
Buradaki “operasyonları”nı, TC’deki rejimin baskılarını yazanı, çizeni, konuşanı tıpkı TC’deki gibi hapse attıracak…
Bu nedenle; yeni hükümet daha kurulur kurulmaz, ilk iş olarak Meclis’e üç tane tasarı gönderdi. Fasıl 154 Ceza Yasası, Fasıl 164 “Müfsidane Yayınlar Yasası” ve “Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası”nda bir dizi değişiklikler yapılması öngörülüyor…
Bunların tümü de ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik… Yasalardaki tanımların içeriği genişletildi… Neredeyse yeni suçlar ve cezalar icat edildi… “Müfsit niyet”in (fesat sokan, ortalığı karıştırıcı, arabozucu) içine zorlamayla yeni suçlar dolduruldu. “Yasaklanmış yayın” ifadesi yasalara eklendi… 
Örneğin sosyal medyada TC Cumhurbaşkanı’na eleştiri yapmak, “iki ülke arasındaki dostluğu ve huzuru bozmak, soğukluk yaratmak” diye nitelenebilecek…
Kıbrıs’ta çözümü savunmak, KKTC’nin egemenliğine, devlete karşı nefret uyandırmak, hoşnutsuzluk ve soğukluk yaratmak diye tarif edilebilecek.
Bir resim, karikatür, hatta meydanda yüksek sözle söylenmiş bir söz suç sayılacak…
Laik bir devlette, Atatürk ilkelerinden birini savunmak, “Dini kötülemek” olarak suç sayılabilecek…
Yargıçlar, beyninizdeki “müfsit niyet”i okuyacak ve ceza kesecek…
Hem de ne cezalar… Bir yıldan başlıyor, 5 yıla kadar uzanıyor… Hatta; Ceza Yasası’nda yapılacak değişiklikle 39. maddede ömür boyu hapis bile verilebilecek…
Öyle anlaşılıyor ki, tıpkı TC’deki gibi, bu topraklarda da egemenler “cadı avı”na başlayacak…
Sanırım; artık Kıbrıslı Türkler için bu gelinen aşama, “var olma” ya da “yok olma” aşamasıdır…
En sıradan yurttaşın bile ayağa kalkması, direnmesi, susmaması kaçınılmazdır
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.