banner913
banner932
banner1012

“Çözümsüzlüğün rehiniyiz"

banner1020

Kasulidis “çözümsüzlüğün rehiniyiz. Bu Erdoğan’la, Kıbrıs sorununun çözülmüş olması, çözülmemiş olmasından daha iyidir. Türkiye’yi Kıbrıs sorunu çözülmüşken karşımıza almamız, çözülmemişken almamızdan daha iyidir” dedi

banner974
“Çözümsüzlüğün rehiniyiz"

banner971

Eski Rum Dışişleri Bakanlarından Yoannis Kasulidis, Politis’in “Çözümsüzlük Nedeniyle Rehiniz” başlığıyla manşete çekti özel söyleşide, 9 Haziran 2020’de Rum Başkanlık Sarayı’nda resmîleştirilen, Dikelya ve Ağrotur üs bölgelerinin askerî olmayan inkişafına dair, bölgede yaşayan 85 bin kişinin (3 belediye ve 16 köy)  konut ve özel mülk haklarının tam iadesini öngören anlaşmanın, kendisinin Dışişleri Bakanlığı döneminde 2014’te imzalandığını hatırlattı. 
Önceki hükümetlerin, “üs toprağı içerisindeki toprak değerlendirilirse bölgenin, nüfusu İngiltere’nin etkilediği yeni bir Cebelitarık’a dönmesi” riski gördüklerini belirten Kasulidis “bizim hükümet bu teoriyi reddetti, tamamen farklı bir görüş vardı ve bu görüş doğrultusunda ilerledik. Kıbrıs sorunu 2004’te çözülseydi (Annan planı) İngiltere’nin vermeyi vaat ettiği toprak, bundan daha fazlaydı. Teklif hala geçerli” ifadelerini kullandı. 
Kasulidis, İngiltere’nin AB’den çıkış müzakereleri (Brexit) sırasında üsler konusunu neden açmadıkları sorulduğunda “sebep yoktu. Ben üsler konusunu açmamız için hiçbir sebep görmedim. Biliyorsunuz, üslerin varlığı, karşılıklı tezlere saygı gösterildiği sürece, Kıbrıs ile İngiltere arasında bir çeşit mütekabiliyet” cevabını verdi. “Böyle bir mütekabiliyetin güvenlik konularında mı faydalı olduğu sorulduğunda ise “evet, o alanda da. IŞİD’in yayıldığı ve muhtemel scud füzesi saldırısı olan dönemde bunun faydasını yaşadım” dedi.
“EKİME KADARKİ DÖNEMDE GAYRI RESMÎ DİYALOGLA ZEMİN HAZIRLANABİLİRDİ”
Yoannis Kasulidis “Kıbrıs sorununda olguları nasıl görüyorsunuz” sorusu yöneltildiğinde sözlerine “görmüyorum”  vurgusunu yaparak başladı. KKTC’de cumhurbaşkanı seçimi ertelendiği için “yetkinin kimde olduğu konusunda bir kutuplaşma, bir çekişme” görüldüğünü, bunun kara sınır kapılarının yeniden açılması konusunda da gözlemlendiği görüşünü ortaya koyarak şunları ekledi: 
 “Bana göre,  Kıbrıs Türk tarafındaki seçime kadarki bu dönemde bir gayrı resmî diyalogla zemin hazırlanabilirdi. Sanırım öteki tarafta arzu yok, diyeyim ki bizim taraf hakkında konuşmak zorunda kalmayım ”
Gazetenin “bizim tarafla ilgili konuşmamız gerekirse konuşalım. Bizim tarafta arzu var mı?” üstelemesine karşılık Kasulidis “Sayın Akıncı,  halk yetkisi yenilenmeden bir adım bile atılamaz derken bunu kim değerlendirebilir? Unutmayınız ki Sayın Akıncı’ya verilen halk yetkisinin süresi doldu ve sadece seçimler yeni tip koronavirüs nedeniyle Ekim’e ertelendiği için yerinde duruyor” dedi.
Kasulidis Rum tarafında siyasilerden ve halktan bazı kişilerin dile getirdiği “işgale ve fiili duruma alışıyoruz. Belki bütün sınır kapılarının açılmaması veya salgından önceki dönemde olduğu gibi işlememesi gerek” görüşünde olmasının,  KKTC’deki, iki devlet çözümünü arzu eden, özde Kıbrıs sorununun “çözülmesini arzu etmeyen” kesimin söyleminin muadili olduğu görüşünü ortaya koydu. Kasulidis “Bana göre bizim taraftaki barikatların açılmasını istemeyenler de aynı şeyi  (iki devletli çözümü) istiyor” dedi.
“FEDERASYON, GEÇMİŞE NAZARAN BUGÜN ÇOK DAHA ZOR GÖRÜNÜYOR”
“Geçmişe nazaran bugün çok daha zor görünmesine” rağmen kendisinin iki bölgeli, iki toplumlu federasyon temelinde çözümden yana olduğunu söyleyen Kasulidis “perspektiflerdeki bu tür iniş-çıkışları birçok kez gördük. Bir müzakere sürecinde hayal kırıklığı döneminden beklenti dönemine geçebileceğimiz ve olguların düzelebileceği asla göz ardı edilemez. İki devlet çözümü veya fiili durum- ki aslında biri tanınmış diğeri tanınmamış iki devlet çözümüdür- çözüm değildir.  Keza fiili durum asla ama asla statik kalmaz. Kıbrıs sorunu Doğu Akdeniz’deki ve bölgemizdeki diğer gelişmelerden izole değildir, gelişmeler birçok tehlikeye gebedir. Bu tehlikeler Kıbrıs sorunu çözülmüşken karşımızda olsaydı daha iyiydi. (Gazetenin Türkiye için “saldırgan” nitelemesi yapması üzerine) Türkiye’nin Kıbrıs sorunu çözülmüşken karşımızda olması, çözülmemişken olmasından iyidir. Beklemede olmak bizi rehin tutuyor.”
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iken çözüm olup olamayacağı sorulduğunda “Evet, bu Erdoğan’la, Kıbrıs sorununun çözülmüş olması, çözülmemiş olmasından daha iyidir. Belirsizlik varken (Erdoğan) çok daha tehlikeli.”
Kasulidis gazetenin Erdoğan’ı kast ederek “Ada’nın bütün kararlarına müdahale etmeyecek mi?” diye sormasına karşılık özetle şu cevabı verdi:
“Şimdi müdahale etmiyor mu? Şimdi MEB’de hareket serbestliğimiz var mı?  Enerji programımızı belirlediğimiz şekilde geliştirebiliyor muyuz? Acaba, başka dış politika konularımızı, Türkiye bir uluslararası anlaşmayla bağlansa –bağlanacağı kadar- sahip olacağımız kadar yönetme olanağına sahip miyiz? Müdahaleler konusuna da girelim, çünkü çoğu kişi Kıbrıs Türk toplumu aracılığıyla müdahale edeceğini düşünüyor. İki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü ile bizim Kıbrıslı Türkleri, onların da bizi rakip göreceğini kast ediyorsak, ben derim ki çözüm yapmayalım daha iyi. Bir toplum, işbirliğine dönük iyi niyetle ötekinin güvenini kazanmalıdır ve her iki taraf olarak üçüncü tarafların çıkarından önce ortak vatanımız Kıbrıs’ın çıkarlarını görmeliyiz. Bu güven ne kadar artarsa, Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye bağımlılığı o kadar azalacak.” 
RUM TARAFININ CRANS MONTANA SONRASI HATALARI
Yoannis Kasulidis, Rum tarafının Crans Montana’dan sonra, son yıllarda hata yapıp yapmadığı sorulduğunda “keşke hatasız olsak ama değiliz. Elbette hata yaptık. Öncesinde de sonrasında da” cevabını verdi, bunların ne tür hatalar olduğu sorusuna da özetle şu cevabı verdi:
“Crans Motana’nın hemen sonrasında olguları zamana bırakmamalıydık. Guterres’in 6 maddesi ile ortaya çıkan fırsatı kullanmalı ve müzakereye devam etmeyi istemeliydik. Bildiğiniz ne zaman bir çaba ertelense Türkiye yeni taleplerle dönüyor ve olgular daha da zorlaşıyor. Elbette, biz Guterres’in 6 maddesini kabul ettiğimizi ve bunlardan başlamaya hazır olduğumuzu açıkladık… BM Genel Sekreteri de hata yaptı, olguları toparlanma dönemine bıraktı. Sayın Lute’un o ağır gelişen görevlerini de uzun süre bekledi.  ‘Onlar istemiyor’ diye işittiğinde bir durumun başlamasını kolaylaştırmadıklarını hisseder ve çaba harcamazsın.  Ama bu, sana engel çıkarmak istemedikleri anlamına gelmez. Durumu değiştirmek için inisiyatif almamız gerekirdi.”
Gazetenin “Crans Montana’da çözüme yakın mıydık?” sorusuna karşılık da Kasulidis “ben Crans Montana’da çözüme daha öncekilerden daha çok yaklaştığımıza inanıyorum. Masada ilk kez güvenlik ve garantiler konusu açıldı, yakıcı konunun güvenlik olduğu BM tarafından ilk kez kabul edildi ve ilk kez Genel Sekreter Garanti Anlaşması ve tek yanlı müdahale hakkının kaldırılması gerektiğinden söz etti. 
Annan planında olduğu gibi iç cephemizde başka konularda tepki olabileceği ama Güvenlik konusunda tatmin edici bir çözüme varılırsa, Kıbrıslıların bunu önem sıralamasında, mülkiyetin toprağın v.b. çözüm şekli gibi diğer konulara nazaran öne koyacakları kesindi.  Kendilerine sunulacak olası çözüme bütünsel ve olumlu bakacaklardı.  Bildiğiniz gibi kamuoyu ne kadar olumlu niyete yönelirse, müzakere ederken liderliğin eli de o kadar serbest olur.” 
 

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.