banner913
banner932
banner1012

Vallahi gına geldi!

banner1020

Gazeteci Serhat İncirli bugünkü köşe yazısında “Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak” vurgusu yaptı.

banner974
Vallahi gına geldi!

banner971
Serhat İncirli’nin yazısı şöyle:

Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan
önce daima kendi çarığının içine bak!
 
 
Ersin Tatar’ın çok iyi bir insan olduğunu daha önce de yazdım...
Birine “iyi insan” demek için, siyaseten uyuşmanıza gerek yok...
Aynı siyasi görüşü paylaşıp da iyi insan olmayan niceleri bulunmaz mı yani?
Bu konu son günlerde iki açıdan önemlidir:
1 – Ali Pilli’nin iyi insan olması... Kimsenin bu konuda bir şüphesi yok... Ama iyi bir bakan veya yönetici ya da siyasetçi olup olmadığının tartışılması.
2 – Tatar’ın, Rauf Raif Denktaş ile benzerliği... Elbette siyaseten... Ve ikisinin de iyi insan olup olmadığı... Ersin Tatar’ı daha yakından bildiğim iddiasındayım ve siyaseten Denktaş ile uyuşup uyuşmamasının ötesinde, “iyi insandır” demekten kendimi alıkoymam...
 
-*-*-
 
Geçenlerde, Güney Kıbrıs’ta bir gazete, Tatar’ın, “Denktaş’la benzerliğinden” veya “O’nun okulundan olmasından” falan söz etti...
Bu haber yayınlanınca, özellikle eskiden solcu şimdi sağcı bir amcamız, çok kızdı...
Tatar’a, hakarete varan eleştiriler yöneltirken; arada yine bize de tedavülden kaldırılmış suçlamalarını sallamayı ihmal etmedi!
 
-*-*-
 
Bir Kızılderili atasözü der ki, “… Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak…”
Kabahat işlediğimden değil!
Parmağı arkasına saklanan biri olmadım hiç!
İnandığımı gizlemedim!
İnandığımdan da asla dönmedim!
Ama, yıllardır bu bahsettiğim amca, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile uğraşacak diye, bize söylemediğini de bırakmıyor…
Ne mi diyor?
“Serhat İncirli KKTC düşmanıdır, Türkiye düşmanıdır v.s. ve benzeri daha bilmem neler... Ve amcam mutlaka şunu ekler; ey Ersin Tatar, İncirli’yi Kanal T’den uzaklaştır… Eğer uzaklaştırmazsan, demek ki milliyetçi değilsin!”
 
-*-*-“
 
Ne demiş Kızılderililer?
“Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak”…
Kabahatimiz neymiş?
KKTC’ye inanmamak!
Türkiye düşmanı olmak falan!
Tufan Erhürman diyor ki, “… Bu tür suçlamalar Taş Devri öncesinde kaldı!”…
Çok doğru!
Ayrıca eklemek de isterim, kimsenin düşmanı değilim ki o ayrı bir mesele!
Ve şunu da tekrarlamak arzumu durduramıyorum: “Hepsinden önemlisi, kendi çarığının içine baksana be amca!”
 
-*-*-
 
Ersin Tatar’ın, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın bir hayranı, takipçisi olması veya Rum tarafındaki gazeteciler tarafından “O’na benzetilmesi, O’nun siyasetlerini güttüğü yazılması” nasıl bir suçtur ki?
Tatar, yıllardır Denktaş gibi düşündüğünü hep söylemiş biridir...
 
-*-*-
 
Tatar’ın Rauf Denktaş’la çok benzeyen yanı bulunmaktadır...
Bu benzerlikler, tüm UBP’liler için de geçerlidir.
Tatar, televizyonunda solcuların da çalışmasına müdahale etmemiş olabilir, onlarla birlikte çalışmış; hizmetlerini bir iş insanı olarak satın almış olabilir… Bu O’nun çağdaşlığı, demokratlığı ile alakalı bir “pozitif” tavırdır...
 
-*-*-
 
Buradaki asıl sorun; suçlamayı getiren kişinin “kendi çarıklarına” hiç bakmıyor olmasıdır
Şöyle anlatayım, merhum Rauf Raif Denktaş, bu suçlamayı yapan amcayı yıllarca yanında taşımıştır...
Bu kişi, Denktaş’ın danışmanı olmakla övünmektedir.
Üstelik bu kişinin “solcu” geçmişi de gayet iyi bilinmektedir.
Solcuyken yazdıkları ve yaptıkları da!
Sağa devşirilmeden önceki yıllarında, Türk Bayrağı yakmak gibi bir “garip durumu” dahi bulunmaktadır.
 
-*-*-
 
Bu nasıl bir ruh halidir?
Bu nasıl bir kıskançlıktır?
Anlamış değilim!
Acaba, bunca “milliyetçilik histerisi”nin sebebi, geçmişteki meseleler midir?
 
-*-*-
 
O meseleler ne miydi?
Hatırlatalım!
 
-*-*-
 
Bu kişi hala benle uğraşmaya devam ediyor!
Ve ısrarla inatla soruyor: “Ersin Tatar, Türkiye düşmanı bu adamı neden televizyondan atmıyor?”
Yani beni!
 
-*-*-
 
Hayatımın hiç bir döneminde Türkiye düşmanı olmadım!
Özellikle de Türk Bayrağı’na, değil O’nu yakmak, en küçük bir saygısızlığım olmadı.
Belirtmekte de fayda var, hiç bir ulusun ulusal sembolüne de düşmanca yaklaşmadım, kimsenin düşmanı da değilim!
Kimseye düşman olmadım, olmam da!
Ama Türkiye’deki yönetimleri de eleştiririm; Dünya’da varsa “beğenmediklerim”, onları da!
 
-*-*-
 
Bu amca dediğim kişinin; geçmişini Türkiye’deki takipçisi sağcılar bilmiyor…
Ama biz gayet iyi biliyoruz…
Denktaş’a “faşist” diyen; Denktaş döneminden, “faşist şeflik dönemi” diye bahseden bir kişidir…
İsteyene belgesini gönderirim!
 
-*-*-
 
Taraf değiştirip de soldan saga geçtiğinde, yazdığı kitaplarını sattığı ilk kişi de Denktaş’tır!
Denktaş, bu kişinin yazdığı kitaplardan neredeyse bir kamyon satın almıştır!
Haaaa bu kişi yani eski solcu ve sonradan sağcı amca; solculuk propagandası içeren yazılarından oluşan kitaplarından, “döndüğü anlaşılmasın” diye hiç bahsetmemektedir.
Onları Denktaş’a satamadı tabii ki!
 
-*-*-
 
Bu aynı kişi, Kıbrıs’ta 1974 faşist Elen darbesini gerçekleştiren Cunta’nın Cumhurbaşkanı yaptığı Nikos Samson’la ortak yanı ne biliyor musunuz?
Her ikisi de Türkiye Cumhuriyeti Bayrağı yaktı!
Evet!
Yanlış okumadınız!
Nikos Samson, Küçük Kaymaklı’yı işgal eden faşistlerin komutanıydı ve köye girdiğinde Türk Bayrağı yaktı!
 
-*-*-
 
Bu kişi de güya komünistken, Göçmenköy’de bir etkinlikte Türk Bayrağı’nı ateşe verdi!
Lefkoşa’da Kuğulu Park’ta 1 Mayıs kutlamasında da, “… Burada Türk Bayrağı olamaz, kaldırın” diye kavga çıkardı… “Emeğin bayramını kutluyoruz, Türkiye’nin değil” diyerek, Türkiye Cumhuriyeti Bayrağı’nı tören alanından alıp, bir ağacın arkasına fırlattı. (Yığınla şahit söz konusudur)…
 
-*-*-
 
Yine bu kişinin, geçmişi öğrenilmesin, aman döndüğü anlaşılmasın diye; Lefkoşa AKM’den kendi yazılarının yer aldığı eski derginin bir sayısını aşırttığı da iddia edilmektedir.
 
-*-*-
 
Üyesi olduğu partiden istifa ettiğinde de, bu partinin arşivine ve kütüphanesine ait, ciltlenmiş eski “Cumhuriyet” gazetesini de beraberinde götürdü. (Lefkoşa’da 1962 yılı Nisan ayında öldürülen Denktaş muhalifi genç avukatlar Ayhan Hikmet ve Muzaffer Gürkan’ın çıkardığı Cumhuriyet gazetesinden söz ediyorum.)
 
-*-*-
 
Başka ne mi yaptı?
Kıbrıs’a gelecek tanklar üzerine çıkıp, halka karanfil atma hayalleri kurdu!
Bu tanklar hangi ülkenin tanklarıydı sizce?
 
-*-*-
 
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a, “sen nasıl milliyetçisin, neden Serhat İncirli’yi televizyonundan atmıyorsun?” diyerek, Türk milliyetçiliği endamıyla hava basan bu amca, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin tanklarının Kıbrıs’a geleceğinin ve o tanklara çıkıp halka çiçek savuracağı günlerin hayalini kuruyordu!
Evet, yanlış okumadınız!
 
-*-*-
 
Başına ne düştüyse, sonra değişti!
Tankları, Türk tankı yaptı!
 
-*-*-
 
Aynı kişi, Annan Planı döneminde günlerce Recep Tayyip Erdoğan’a küfretmiş bu küfürlerini yazılarında belgelemiş biridir.
 
-*-*-
 
Şu anda sanal ortamdaki paylaşımları, beni boşverin, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a hakaret içermektedir.
Ben de Sayın Ersin Tatar’a soruyorum; “Sen nasıl bir cumhurbaşkanısın, seni tehdit eden, aşağılayan bir adamı neden polise ihbar edip tutuklatmıyorsun?”
İfade özgürlüğü “hakaret özgürlüğü” değildir
Yetti ve de gına geldi!
 
-*-*-
 
O’na acıdığını, çok hasta olduğu için bunu yapmak istemediğini söylüyormuşsun!
Ama değilmiş!
Hasta olduğu bile yalanmış!
Testislerde sorun olmuş; ikisini de almışlar ve iyileşmiş!
Allah iyiliğini de versin; Allah O’nu evlatlarına bağışlasın!
Ama bir dur be amca gayrı!
Vallahi gına geldi!
İllak yani!
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.