Sokağa inme zamanı geldi

 
 
Esnaf ve Zanaatkârlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, geçmişten gelen banka borçlarıyla ilgili davaların gelmeye başladığını belirterek, var olan ve geçmişten gelen borçlarla ilgili hiçbir şey yapılmadığını söyledi.
İnsanların geçmişteki cirosuna göre bankadan borç aldığını ifade eden Tulga, salgından sonra işletmelerin yüzde 80’inin cirolarının dibe vurduğunu, insanların kazanmadığını, borç ödemek için elindeki tuttuğu parayla geçimini bile sağlayamadığını vurguladı.

Artık halkın birbirine sahip çıkması gerektiğini belirten Tulga, “Birlikte olacağız, hakkımız olanı isteyeceğiz ve alacağız. Sokağa inme zamanı geldi” dedi.
Geçen yıl kapanmanın ardından önce 3 ay ötelenen borçları bankaların da tolere ettiğini ancak artık verdikleri parayı almak istediklerini ve şubat itibarıyla davaların açıldığını ifade eden Tulga, “Bankalar zaten parası olana kredi vermişti. Kredi alanların yüzde 90’ı borçludur. Tedarikçiler ve iş yapanlar dışında en küçüğünden en büyüğüne esnaf zor durumda. Ülkeyi çok zor günler bekliyor” şeklinde konuştu.
Bakanlar Kurulunun banka borçlarının ötelenmesi ile ilgili karar alamadığına dikkat çeken Tulga, “Başbakan söylüyor ancak gerçekte bu olamaz çünkü Merkez Bankası ve bankalarla oturup bir anlaşma yapılmalı” dedi.
Bir yıl sonrası için dünyada projeksiyonlar yapıldığını ancak KKTC’de ilerisi için bir çalışma yapılmadığını dile getiren Tulga, “İlerisi düşünülmedi ve açılım yapılmadı. 3 ve 6 aylık açılımlar yapıldı” şeklinde konuştu. Odalarla işbirliği yapılması durumunda verilerin ortaya çıkarılabileceğinden bahseden Tulga “Elimizde veriler var ve paylaşmaya hazırız ancak çağrılarımıza rağmen bizi görüşmeye davet etmiyorlar” dedi.
 Ekonomik Örgütler Platformu’nun Türkiye’de görüşmeler yapmasını değerlendiren Tulga, şöyle konuştu:
“İş başa düştü. Daha önce burada görüşme yapılmıştı ancak bu kez Ankara’da yapıldı. Devlete güven kalmadı. Herkes kendinin başının çaresine bakmaya başladı. Burada bir yapı var, bunu yaparak sorun büyütülüyor. Buradaki yapı düzeltilmeli. Ortada bir çaresizlik var ve bu çaresizliğin sonuçlarıdır. Daha çok aşı gelmesi ve burada açılmayan ihalelerle ilgili görüşme yapıldığının duyumlarını aldık…”
Esnaf ve Zanaatkârlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, özel sektörün devlet desteğini görmemesinden dolayı kendisini ‘güvencesiz ve yalnız’ hissettiğini belirterek, “Dünyanın hiçbir yerinde özel ve kamu çalışanı farkı yoktur. Çalışan ve çalışmayan diye ayrım olmalıdır” dedi.

Zaten borçlu olan iş insanlarının, esnafın kredi verilerek yeniden borçlandırılmak istendiğini ifade ederek, bu durumu eleştiren Hürrem Tulga, reel sektör çalışanlarının artık borçlanmaya tahammülü ve gücü kalmadığını vurguladı.
Kapıların kapalı olması ve uçuşların olmaması nedeniyle bir yıldan beridir turistik bölgelerde iş yapılamadığına işaret eden Tulga, “Kapalı olan veya iş yapamayan çalışan, üreten ve katma değer katan özel sektöre ‘kaynak yok’ deniliyor. Dünyanın hiçbir yerinde özel ve kamu çalışanı farkı yoktur. Çalışan ve çalışmayan diye ayrım olmalıdır. Devlet ‘özel sektörde çalışanlar için kaynak yok’ demesin, elimizdekini bölüştürerek herkese ulaşabiliriz” ifadelerini kullandı.
Özel sektörün devlet desteğini görmemesinden dolayı kendisini ‘güvencesiz ve yalnız’ hissettiğini anlatan Tulga, “Özel sektöre ‘kaynak yok’ denirken bazı ödemeler yapılabiliyor” dedi.
Açıklanan paketi eleştiren Tulga, “Toplum zaten borçlu. Merkez bankasının verileri ortadadır. yetkililer bunu görmüyor mu? Reel sektör çalışanlarının borçlanması isteniyor. Kredi verilmesiyle yüzde 10 kişiye belki katkısı olur ancak geri kalanlara katkısı yoktur” diye konuştu.

Hürrem Tulga, açıklanan ekonomik pakette kira borçları için de faizle kredi yani borç verildiğini ve kira ödemelerinin yapılmasının istendiğini söyledi. Tulga, ev sahibinin faiz istemediğine ancak devletin verdiği krediye faiz istediğine işaret ederek, kiraya destek verilebileceğini veya kurun sabitlenebileceğini vurguladı.
Özel sektöre hibe verilmesi için Türkiye’den destek alınabileceğine dikkat çeken Tulga, “Halktan aldıklarının halka verilmesini lütuf sanıyorlar.  Devlet kötü günler için planlama yapmadı, kaynakları önemsemedi ve halkın parasını harcadı. Pandemi döneminde bile tedbir almadılar ve paraları harcadılar” dedi.