banner913
banner932
banner1012

“Nenem, ‘yaşasın da gerekirse cirayla yaşasın’ diyenlerdendi

banner1020

Kayıp Şahıslar Komitesi’nde kendi yakınını kimliklendirenler bile var. Dedesine ait olduğunu bilmeden kemikler üzerinde çalışan Emine Çetinsel, “Birçok aile, kayıp yakınının ölmediğine inanır… Mesela nenem ‘yaşasın da gerekirse cirayla yaşasın’ diyenlerdendi” diye konuştu

banner974
“Nenem, ‘yaşasın da gerekirse cirayla yaşasın’ diyenlerdendi

banner971
 
Kayıp Şahıslar Komitesi çalışanları arasında da kayıp yakınları bulunuyor. Hatta içlerinde kendi yakınını kimliklendirenler bile var… Emine Çetinsel bu isimlerden biri… 2012 yılından bu yana ara bölgedeki iki toplumlu laboratuvarda çalışan Çetinsel’in dedesi de kayıp listesindeymiş.
Adli bilimler eğitimi alan Çetinsel, bunun dedesiyle ilgili bilinçli bir seçim olduğunu düşünmemiş. “Annemin üzerine çok fazla konuştuğu bir travma değildi” diyor. Ancak geriye dönüp bakınca bu travmanın ailede sessiz bir şekilde hep var olduğunu anımsıyor.
 “İşe girdiğimde annemden ‘dedenle ilgili bir şey var mı acaba’ soruları başladı” diye anlatıyor Çetinsel. Sonra 2013’te yapılan bir kuyu kazısında 5 kişi bulunuyor. Bulunanlardan biri de Çetinsel’in dedesi… Dedesine ait olduğunu bilmeden kemikler üzerinde çalışan Çetinsel, bunu dedesiyle bağ kurma şansı gibi görmeyi seçmiş: “Kemikleri incelerken o kişiyi de tanırız bir yandan. Küçükken düşmüş mü? Kırık kemiği var mıymış? Bunlar hep bir öykü oluşturur kafamızda o kişiyle ilgili… Ben de dedemle böyle tanıştım daha kim olduğunu bilmeden… Öte yandan kim olduğunu bilmediğim günlerde bile sanki bir bağım vardı…”
Dedesinin kimliklendirildiği haberini iş arkadaşından almış… Bu öyküyü tekrar anlatırken ikisinin gözleri doluyor hâlâ… İş arkadaşı İstenç, Çetinsel’i yanına çağırmış ve ona dedenle tanış demiş… Birbirlerine sarılıp ağlamışlar…
İşin en zor kısmı bu haberi ailesine vermek olmuş. Resmi bilginin verileceği güne kadar ailesine söyleyememiş kurallar gereği…. “O bekleyiş zordu” diyor.
“Peki bir kayıp yakını olarak, dedeni bulmak, ailenin bekleyişine son vermek nasıl hissettirdi?” sorusuna “Hem sevindirici hem üzücü” yanıtını veriyor ve şöyle devam ediyor: “Birçok aile, kayıp yakınının ölmediğine inanır… Mesela nenem ‘yaşasın da gerekirse cirayla yaşasın’ diyenlerdendi. Bunun sonlanacağını bilmek üzücüydü… Öte yandan annem gidip babasının mezarında dua edebiliyor artık…”
Haberi vermekte en zorlandıkları kişi tabi ki nenesi olmuş… Çok ilginç anlar yaşanmış bu süreçte… Hiçbir şeyden haberi olmayan nenesini psikologla görüşmeye götürürlerken, yolda Çetinsel’e “Dün akşam rüyamda dedeni gördüm. Yanıma geldi ama ben onu tanımamışım yaşlandığı için” demiş… Dedesinin bulunup bulunmadığını sormuş defalarca… Bir bilim insanı için bile sarsıcı bir olay…
Çetinsel’in dedesinin kardeşi de kayıp… Haberi onun eşine vermek de oldukça zormuş… “Nenemle ikisi bu süreci birbirlerine destek olarak atlattılar hep… Haberi alınca kendi eşinin bulunup bulunmadığını sordu… Çok zordu… Sonrasında da vefat etti… Büyük amcamın bulunmaması çok üzüldüğüm bir durumdur… Hem aile tarafını hem de iş tarafını anladığımı düşünürüm, o yüzden şanslı hissederim… Bulamadığımızda aile için ne zor olduğunu tahmin ederim… Bir parça kalıntı vermek zorunda kaldıklarımız olması beni üzer. Çünkü şansızlık gibi gelir.”
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.