banner913
banner932
banner1012

“Emellerine ulaşamayacaklar”

banner1020

Cumhurbaşkanı Tatar: “Miçotakis ile Anastasaidis’in açıklamaları Rum-Yunan zihniyetinin değişmediğini ve değişmeyeceğini bir kez daha gözler önüne sermiştir”

banner974
“Emellerine ulaşamayacaklar”

banner971
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs konusu ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasaidis’in birlikte düzenledikleri ortak basın toplantısında yapmış oldukları açıklamalar ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs konusuyla ilgili gayri resmi 5+ BM toplantısının gerçekleşmesi yönünde girişimler devam ederken, bulunacak çözüm modeliyle ilgili Kıbrıs Türk tarafının duruşunun kararlılıkla devam ettiğini ve bu duruştan geri adım atılmayacağını vurguladı.
“Kararlılığımız halkımızın siyasi eşitliğini, egemenliğini, Türkiye’nin etkin ve filli garantörlüğü ile Türk askerini Kıbrıs’taki varlığını korumak, halkımızı azınlık durumuna düşürmemek ve tek gerçekçi çözüm yolu olan egemen iki ayrı devlet modelini hayata geçirmek yönündedir” ifadelerini kullanan Tatar, Kıbrıs’ın gerçeklerine uygun olan egemen iki ayrı devlet modelini hayata geçirebilmek için uğraşları devam ederken, Rum-Yunan ikilisinin çözüm karşıtı tahriklerinin de devam ettiğini belirtti.
Bunun en son örneğinin de Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in Güney Kıbrıs ziyaretinde yaşandığını anlatan Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasaidis’in birlikte düzenledikleri ortak basın toplantısında yapmış oldukları açıklamalar Rum-Yunan zihniyetinin değişmediğini ve değişmeyeceğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. BM Genel Sekreterinin gayri resmi 5+BM toplantısının gerçekleşmesi yönünde girişimleri devam ederken, Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’ye yönelik gerçek dışı iddiaları ve suçlamaları diyalog ile görüşmeleri dinamitleyici niteliktedir.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis yaptığı açıklamada 1960 garanti sistemini hedef alırken, Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinin Kıbrıs’tan uzaklaştırılmasını içeren bir çözümü hedeflediklerini belirtmiştir. Anastasiadis’in bu açıklaması Rum tarafının değişmez hedefi olurken, 1962 yılından bu yana Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırma yönünde devam ettirdikleri faaliyetlerin günümüze yansımasıdır. Türkiye’nin garantörlüğünün ve Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı devam ettiği sürece emellerine ulaşamayacaklarını çok iyi bilmektedirler.  
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis de yaptığı açıklamada Türkiye’yi işgalcilikle” suçlarken, gerçek işgalcinin kim olduğunu gizlemeye çalışmaktadır.  Kıbrıs’ta esas işgalci olan EOKA terör örgütünü kuran, Akritas Planı doğrultusunda Kıbrıs Türk halkını yok etmek için başlatılan Rum saldırılarını destekleyen ve organize eden, Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını gerçekleştirmek için 15 Temmuz 1974 darbesini düzenleyen Yunanistan’dır. Kıbrıs’ın kan gölüne dönüşmesinin sorumlusu da Yunanistan’dır. Türkiye, Barış Harekatı ile tüm Kıbrıs’a barışı ve huzuru getirmiştir. Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı da Kıbrıs Türk halkının en büyük güvencesi ve kırmızı çizgisidir. Kıbrıs Türk halkı asla Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinden vazgeçmeyecektir.”
Tüm müzakere süreçleri boyunca Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ve Türk askerinin Kıbrıs’tan uzaklaştırılmasını talep eden ve Kıbrıs Türk halkına azınlık hakları öneren Rum-Yunan ikilisinin bu tutumunun kabul edilemeyeceğini belirten Tatar, son olarak  Mont Pelerin ile Crans Montana görüşmelerinde de “sıfır asker- sıfır garanti” dayatmasında bulunan, Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliği ile egemenliğini kabul etmeyen Rum-Yunan ikilisinin bu görüşmelerin çökmesine neden olduğunu kaydetti.
“Bunların yanı sıra Annan Planı referandumu ve Crans Montana’da yaşananlar federasyona dayalı çözüm modelinin tükendiğini de gözler önüne sermiştir. Rum’un azınlığı olmaya karşı çıkan Kıbrıs Türk halkı, egemen iki ayrı devlete dayalı çözüm modelinin hayata geçmesini istemektedir. Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de iradesini bu yönde kullanmıştır” diyen Tatar, temenni ve uğraşlarının Rum zihniyetinin değişmesi, Kıbrıs’a ve bölgeye huzuru getirecek egemen iki ayrı devlete dayalı çözüm modelinin kabul edilmesi olduğunu vurguladı.
DOĞRUYOL’DAN KINAMA
Öte yandan Cumhurbaşkanı Sözcüsü Berna Çelik Doğruyol, “Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ziyarette bulunduğu bir esnada, Rum Lider Nikos Anastasiadis ile birlikte, yaptığı talihsiz açıklamanın, Rum-Yunan vizyonunun Kıbrıs adasının ve bölgesel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik değil, maksimalist zihniyetlerinin ileriye götürülmesinin göstergesi olduğunu” belirtti. 
Yazılı açıklama yapan Doğruyol, “Bu açıklamalar Rum-Yunan zihniyetinin değişmediğini göstermekte ve Kıbrıs Türk halkına hakaret niteliği taşımaktadır. Bu açıklamalarını esefle karşılıyoruz.” ifadelerini kullandı. 
Kıbrıs’ta bir işgalci aranıyorsa, Kıbrıs Rum tarafının 1960 ortaklık Cumhuriyeti’nin anayasal düzenini işgal edip Kıbrıs Türk halkını yönetimden atmalarına ve Enosis hayali ile 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkına uygulanan planlı soykırıma bakılmasının yeterli olduğunu söyleyen Doğruyol, “Rum-Yunan ikilisinin zulmüne Garanti Anlaşması altında son verip çatışmasızlığı getiren de Anavatan ve Garantör Türkiye Cumhuriyeti’dir.” dedi. 
Kıbrıs’ta kalıcı ve sürdürülebilir bir uzlaşı için ilgili tarafların öncelikle Kıbrıs adasındaki Türk varlığını kabul etmesi ve bu varlığa saygı göstermesi gerektiğini belirten Doğruyol, şu ifadeleri kullandı: 
“Kıbrıs sorununun siyasi eşitliğe dayalı iki kesimli iki toplumlu bir çerçevede çözümlenmesine yönelik on yıllardır devam eden görüşmeler süreci Rum tarafının hakimiyetçi tutumundan ve Kıbrıs Türk halkının aleyhine kurgulamış oldukları yıldırma ve asimilasyon politikasından ötürü sonuçsuz kalmıştır. Bu güne kadar yapılan müzakerelerde sözde eşitliğe dayalı federal ortaklık çatısı altında ortaya çıkan düzenlemeler Rum tarafının değişmeyen hakimiyetçi tutkuları karşısında Kıbrıs Türk halkının meşru hak, çıkar ve varlığını korumaktan uzaktır.
Kıbrıs Türk tarafı elli yılı aşkın bir süredir devam eden ve Kıbrıs Türk halkı ile Anavatanımız Türkiye’nin hak ve çıkarlarını gözetmekten uzak olan bu durumu artık kabul etmeyecektir. Bu sebepten ötürü, müzakerelere kalındığı yerden devam edilemez. Sürdürülebilir bir uzlaşı için karşılıklı saygı ve egemen eşitlik ile eşit uluslararası statü temelinde iki devletin işbirliğine dayalı bir anlaşmaya hazır olduğumuzu bu vesile ile bir kez daha yineleriz.”

 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.