banner913
banner932
banner1012

Dr. Küçük, Müftüyü yobazlıkla suçlayarak geri göndertmişti

banner1020

Yobazlık karşıtı olan Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, 1952 yılında Kıbrıs’a müftü olarak gönderilen Yakup Celal Menzilcioğlu’nu, Atatürk’e ve Kıbrıslı Türklerin yaşam tarzına hakaret ettiği için İstanbul’a geri göndertmişti

banner974
Dr. Küçük, Müftüyü yobazlıkla suçlayarak geri göndertmişti

banner971
İngiliz sömürge yönetimi tarafından 1952 yılında Türkiye’den Kıbrıs’a Müftü (Din İşleri Başkanı) olarak tayin edilen Yakup Celal Menzilcioğlu, Atatürk’e ve Kıbrıslı Türklerin yaşam tarzına hakaret ettiği için İstanbul’a geri gönderilmişti.
Yobazlık karşıtı olan Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, 1951 yılında konuyla ilgili  “Başımıza dışarıdan getirtilecek, evveliyatını bilip tanımadığımız bir adamı istemiyoruz. Her kim ne derse desin aramızdan birini Müftü seçeceğiz. Bizim aradığımız Atatürk inkılaplarına sadık, cesur ve fedakâr bir insandır” sözlerini sarf etmişti.
1952 yılında Kıbrıs, İngiliz Yönetimi altında “stratejik değeri” yüksek bir sömürgeydi.
Burada yaşayan Kıbrıslı Türk toplumu, o dönemde kendini “cemaat” olarak nitelendiriyordu…
İngilizler; özellikle 1920’li yıllardan itibaren, buradaki toplumun Atatürk devrimlerinden etkilendiğini net biçimde görüyorlardı…
Rumların, 1931’de isyan etmeleri ve Vali Konağı’nı ateşe vermelerinden sonra, her iki toplum da “sıkıyönetim” koşulları içine alındı.
Bu “olağanüstü” durum, 2. Dünya Savaşı’na kadar sürdü. İngilizler; bayrağı, Atatürk’ü, İstiklal Marşı’nı yasaklarken, Müftülük makamını da feshetmişlerdi.
İngilizler; milliyetçi çıkışlara tolerans göstermezken, “dinsel” gelişmeyi teşvik eden, tercih eden bir politika izlemeye başladılar.
“Türk” sözcüğü yerine, “İslam” sözcüğünü dayattılar… “Türk Lisesi”ni, “İslam Lisesi” yaptılar…
1952 yılında da Türkiye’den bu “cemaat”in başına ansızın bir “Müftü” tayin etmeye karar verdiler…
Oysa Kıbrıslı Türkler, Müftüyü kendilerinin seçmesini talep ediyorlardı… İngilizlerin tayin ettiği bu Müftü için de kendilerine hiçbir şey sorulmamıştı…
O günlerde İngilizlere karşı, gazetemiz Halkın Sesi’nde etkin bir mücadele veren Dr. Fazıl Küçük, İngilizlerin Lefkoşa’ya tayin ettiği Yakup Celal Menzilcioğlu adındaki Müftüyü karşılamak üzere Larnaka Limanı’na gitti…
Türkiye’den gelen gemiden çıkan yaşlı adama baktı… Kılık kıyafeti düzgün değildi. Üzerinde oldukça eski bir cübbe, başında sarık vardı. Ağdalı bir Osmanlıca konuşuyordu. 
Dr. Küçük, kendisi ile birlikte Müftüyü karşılamaya giden Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Faiz Kaymak’a döndü ve şöyle dedi: 
“İngilizin başımıza Müftü olarak getirdiği bu herifi hiç beğenmedim. Tam bir yobaza benziyor.”
İstanbullu Müftü; 1952 yılında bir gün, Lefkoşa’da Selimiye Camii’nde vaaz verirken, sözü Atatürk’e getirerek (Naaşı henüz Anıtkabir’e gömülmemişti) şöyle demiş:
“Allah taksiratını affetsin. Öleli kaç yıl oldu. Daha vücudu toprağa değmedi”
Müftü’nün Atatürk’e yönelik “günahkâr” suçlaması, Dr. Fazıl Küçük’ü çok sinirlendirmişti. Gazetesi Halkın Sesi’nde “yobaz” olarak nitelendirdiği Müftü’ye savaş ilan etmişti.
Halkın Sesi’nde şöyle yazmıştı:
“Onun bildiği ve bize söylediği: 1- Ezan Türkçe okunamaz. 2- Camiye gelmeyenler gâvurdur. 3- Oruç tutmayanlar cehenneme gidecektir. 4- Hamamda peştemalle yıkanmak ayıp ve günahtır. 5- Kısa pantolon giyip dolaşmak Müslümanlara yakışmaz.”
Müftü Menzilcioğlu, bu tartışmalar sürerken, izin alarak İstanbul’a gitmiş, ancak bir daha geri dönmemiş. Bu olaydan sonra adadaki İngiliz Yönetimi; “Buyurun Müftünüzü kendiniz seçin” demek zorunda kalmış. 
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.