banner913
banner932
banner1012

“BM parametreleri gökten zembille inmedi”

banner1020

Cumhurbaşkanı Tatar, BM parametrelerinde iki devletlilik konusunda sıkıntı olduğunu, ancak bu parametrelerin “gökten zembille inmediğini” söyledi

banner974
“BM parametreleri gökten zembille inmedi”

banner971
 
 
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Reşat Akar başkanlığındaki Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulunu kabul etti.
Tatar kabulde yaptığı konuşmada, Cenevre’de ve geçen hafta Brüksel’de BM Genel Sekreteri ile görüşmesinde iki devlet modelini dile getirdiğini belirtti. 
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Reşat Akar da kabuldeki konuşmasında, Kıbrıs konusunda kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için can ve mal güvenliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin etkin ve fiili garantörlüğünün önemine vurgu yaparak pandemi dolayısıyla uzun zamandan sonra sınır kapılarının açılmasını memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti. 
Öte yandan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs sorununda müzakere yolu ile bir anlaşmadan yana olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitliğinin kabul edilmesi durumunda müzakerelerin başlama ve başarıya ulaşma şansının artacağını kaydetti.
Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar,
şöyle konuştu:
“Benim dediğim şudur, o şekilde Rumlara yama olmak suretiyle bütün geleceğimi tehlikeye atacaksam, varsın böyle kalayım. Ama böyle kalırken de KKTC’yi güçlendireyim, KKTC’nin dünya ile temaslarını artırayım.
Tanınma noktasında tabii ki Türkiye’ye yakın olan bazı dostlarımızı zorlayacağız. Ama biz yarın sabah bizi tanıyacaklar diye bir söz veremeyiz.
Federasyona inanmıyorum. Ama hiçbir zaman insanlara ben size yarın çözüm bulacağım da demedim. Geçmişteki bazı liderler üç ay içinde bu işi çözme sözü vererek geldiler. Ben hiç böyle bir söz vermedim. Ben diyorum ki, bir anlaşma olacaksa sağlam olması lazım, geleceğimizi, çoluk çocuğumuzu tehlikeye atmaması lazım.
Ama tabii ki dediğimiz çerçevede müzakere yoluyla bir anlaşmaya varız. Çünkü Kıbrıs’ta bir anlaşmanın herkese fayda sağlayacağına inanıyorum.
Bir anlaşmadan sonra huzurun devamı için anlaşma mutlaka iki devletliliğe ve iki halka dayalı bir çözüm olmalı. Ortaya koyduğumuz siyaset çok gerçekçidir, çok doğrudur ve çağa uygundur.”
Brüksel temasları ile ilgili bilgi veren Tatar, “Brüksel’de tüm liderler vardı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de oradaydı. Orada BM Genel Sekreteri ile Anastasiadis’in bir görüşmesi olacağını öğrendiğimizde, BM Genel Sekreteri’nin Özel Danışmanı Jane Holl Lute’un beni ziyaretinde, kendisine bu muamelenin eşitliği bertaraf ettiğini söyledik. Dolayısıyla hemen randevuyu verdiler ve gittik görüştük. Orada kendisine pozisyonu anlattık. Dünya artık realiteyi gördü. İki devletlilik, egemen eşitlik temelinde bu işin çözülebileceğini bütün dünyaya başarılı bir şekilde anlattığımızı düşünüyorum. Belki BM’de ve AB’de kabul görmüyor olabilir. Ama neticede burada bir sıkıntı olduğu, Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve devlet olduğu realitesi var” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs Türk tarafının BM nezdinde Kıbrıs Rum tarafı ile eşit olduğunu ancak AB tarafından haksızlığa uğradığını belirten Tatar, “Kıbrıs Cumhuriyeti ile Yunanistan” AB üyesi olduğu için Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis’in AB içinde her yerde tam bir cumhurbaşkanı muamelesi görürken, AB yetkililerinin Kıbrıslı Türk liderle görüşmekten çekinmelerini şu sözlerle eleştirdi:
“AB Komisyonu Başkan Yardımcı Josep Borrell, Antalya’da bizimle aynı ortamı paylaşmaktan çekindi. Bu ne kadar büyük bir adaletsizliktir. Kıbrıs konusu iki tarafın da konusudur. Dolayısıyla, siz beni dinlemeden, benimle konuşmadan, benimle bir diyalog kurmadan meseleyi nasıl halledeceksiniz? Bu anlamakta güçlük çektiğimiz ve hiçbir teamüle, hiçbir medeni ilişkiye sığmayan bir konudur.
BM daha dikkatli, eşitliği korumaya çalışıyor. Başından beri öyleydi… Toplantılarda Anastasiadis’i Kıbrıslı Rum Lider, beni ise Kıbrıslı Türk Lider olarak tanımlıyorlar. Tanırsın veya tanımazsın, bir devlet vardır. Adı da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. Burada 100’den fazla ülkeden gelen öğrenci, 100’den fazla ülkeyle ticaret, 100’den fazla ülkeden gelen turist vardır. Dünya ile her türlü münasebeti olan bir Devletten bahsediyoruz.”
60 yıl önce Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tanındığını hatırlatan Tatar, BM parametrelerinin de bu sorunun bu kadar uzamayacağı, erken zamanda bir çözüm bulunacağı düşüncesiyle o zaman masaya konduğunu anlattı.
Tatar, aradan uzun yıllar geçtiğini yineleyerek, BM parametrelerinde iki devletlilik konusunda sıkıntı olduğunu, ancak bu parametrelerin “gökten zembille inmediğini”, yıllardır süren federasyon görüşmelerinden netice alınmadığını ve bu nedenle Kıbrıs’ın gerçekleri göz önünde bulundurularak parametrelerin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini kaydetti.
Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:
 “BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ne istediğimizi çok iyi anladığını söylüyor. 50 sene görüşüldükten sonra bir netice alınamayınca, biz Türkiye ile de istişare içinde aynı zemin artık olamayacağını söyledik ve egemen eşitliğe dayalı iki bölgelilik, yani yeni vizyon ortaya çıktı. Ama tabii bunu bütün dünya tam anlamıyla daha kavramamıştır. Benim cumhurbaşkanı seçilmemin ardından yaptığım temaslarda ve son olarak da Cenevre’de tüm bunları masaya getirdik, kayıtlara geçirdik. Bu mesajı bütün dünyaya vermiş olduk. Artık adada iki ayrı devlet var ve Kuzey’deki devlet kökleşti. KKTC’ye her alanda yatırımlar artmaktadır. Dünyanın ilgisi de artmaktadır.”
Özel temsilci atanması konusunda kendisinin tutum değiştirdiği yönünde Rum basınında çıkan haberlere de yanıt veren Tatar, bu haberlerinin gerçekleri yansıtmadığını vurguladı.
Tatar şunları kaydetti:
“Cenevre görüşmelerinde özel temsilci atanması, dört başlıklı bir modelin görüşülmesine yönelik olarak gündeme geldi. Biz bunu kabul etmedik çünkü dört başlık Guterres çerçevesini andıran başlıklardı. Biz yeni vizyonumuzu açıklarken Crans Montana’da bırakılan noktadan devam etmeyeceğimizi söyledik. İki devlete dayalı işbirliği çözüm anlayışını ortaya koyduk. Dolayısıyla Guterres çerçevesine bağlı kalamayız.
Brüksel’de BM Genel Sekreteri tarafından Cenevre’dekinden farklı bir öneri yapıldı. Yeni atanacak olan özel temsilcinin, ortak zemin var mı yok mu noktasındaki gerçeklerin tespiti için atanacağını söyledi. Bizim açımızdan bakıldığında, geçici olarak görevlendirilen Jane Holl Lute zaten bu görevi yapıyor. Bu nedenle bu yeni görevlendirmeye neden ihtiyaç duyulduğunu kendi aramızda sorguladık ve bunun sonucunda Genel Sekretere hiçbir taahhüt altına girmeden önerisini etraflıca değerlendireceğimizi bildirdik.”
Basına yansıyan ve Yunanistan ile Rum tarafında çok tartışılan Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile Brüksel’de çekilmiş fotoğrafı konusunda da konuşan Tatar, Miçotakis ile diyaloğunu şöyle aktardı:
“Aynı otelde kalıyorduk. Kahvaltı salonunda karşılaştık, selamlaştık, sohbet ettik. Fotoğrafımızı çektiler, yayıldı. Aynı salonda buluştuğumuzda konuşmamak ne demek? Hangi cehalet, hangi bağnazlık bunu engelleyebilir?
Konuşmamızda bana dedi ki “senin savunduğun iki devletli siyasetle buralarda bir şey başaramazsın”. Ben de kendisine Kıbrıs’ta iki ayrı devlet ve iki ayrı halk olduğunu, Kıbrıs tarihine bakarsa işin nasıl buralara geldiğini görebileceğini söyledim. Kendisine “Kıbrıs Türk halkının geleceği, bekası için ve bir anlaşmanın selameti için mutlaka bu iki devletliliği sizin bir noktada değerlendirmeniz gerekecektir” dedim. Bu şekilde kısa bir konuşma oldu. Bu Yunanistan’da ve Rum tarafında olay olmuş.”
Yine Rum basınında iddia olarak yer alan BM Genel Sekreteri’nin “Kendi kendini yöneten bölgeler” iddiasına da değinen Tatar, bunun bir alt yönetim modeli anlamına geldiğini ifade etti.
“Hata yapamayız, her şeye çok iyi bakmamız lazım. Bizim Kıbrıs Cumhuriyeti’nin otoritesini kabul etmemiz mümkün değil. Kıbrıs’ta mevcut iki devlet var.” ifadelerini kullandı.
Eylül ayında BM Genel Kurul toplantılarının yapıldığı dönemde New York’ta olacaklarını belirten Tatar, orada tekrar ikinci gayri resmi toplantı için değerlendirmeler yapılacağını belirtti.
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.