banner913
banner932
banner1012

831 kayıp hala bulunamadı

banner1020

Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarında bugüne kadar toplam 2002 kayıptan 1171’i bulundu, 1006 kayıp kimliklendirilerek ailelerine teslim edildi

banner974
831 kayıp hala bulunamadı

banner971
 

Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK)  Türk Üyesi Hakkı Müftüzade, görevlerinin araştırma yapıp kalıntıları bulmak;  kalıntıları kimliklendirerek  ailelerine teslim etmek olduğunu kaydetti ve görev tanımlarının siyasi açıklamalar yapmayı içermediğini, konunun siyasete alet edilmesinin iki toplum arasındaki güvensizliği körükleyeceğini  vurguladı.
Zaman zaman basında kayıplar konusunun siyasi propagandaya alet edildiğini gördüklerini ve bunun  kendilerini üzdüğünü kaydeden Müftüzade, bu hassas insancıl konunun  politize edilmesinin ailelerin yarasını da deştiğini belirtti.
Kayıpların bulunabilmesi için en temel ihtiyaçlarının bilgiye ulaşmak olduğunu vurgulayan Müftüzade, bu amaçla bilgisi olabilecek kişilerin gerek ofislerine gelerek gerekse 181 numaralı hattan kendilerine ulaşarak bildiklerini paylaşmalarını rica etti.
Arazi, laboratuvar ve araştırma ofislerinde 56’sı Kıbrıslı Türk  olmak üzere 130 civarında kişinin çalıştığını kaydeden Müftüzade, 4 yeni araştırmacı istihdam ettiklerini, 3 kişiden dışarıdan hizmet alımı yaptıklarını  ve 1 tam 1 de yarım zamanlı psikoloğun ailelerle irtibat halinde olduğu bilgisini de verdi.
Uluslararası ve yerel Covid-19 yönergelerine uygun olarak arkeoloji, antropoloji ve kimliklendirme çalışmalarına  3 Mart 2021 gününe kadar kısmi olarak ara verildiğini ifade eden Müftüzade, bu dönemde bir çok çalışanın evden arşiv okuma, raporları değerlendirme gibi görevlere devam ettiğini  söyledi.
Bu süreçte toplan 56 kazı yapıldığını, kayıp 9 kişiye ulaşıldığını belirten Müftüzade, 1 tanesi askeri bölge, 1 tanesi Güney Kıbrıs’ta olmak üzere toplamda 7 yerde kazı yapıldığını söyledi; bu yerleri, Yeşilırmak, Mehmetcik, Gönyeli, Zeytinlik, Tuzla, Meriç ve Güney Lefkoşa Kaymaklı bölgeleri olarak sıraladı.
Toplamda 2002 kayıp bulunduğunu, komitenin yürüttüğü çalışmalar sonucunda 2005 yılından bugüne kadar toplam 1435 kazı yapıldığını, 1171 kişinin kazılarda bulunduğunu dile getiren Müftüzade, 1006 kayıp kişinin kimliklendirilip ailelerine teslim edildiğini kaydetti.


Rum basınında askeri bölgelerde, işbirliği olmadığı için kazılar yapılamadığı yönünde iddialar yer aldığını anımsatan Müftüzade, konuyla ilgili şunları kaydetti:
“Her şeyden önce şu anda dahi bir askeri bölgemizde kazı var. Geçen ay içerisinde ise bir askeri bölge kazımız yapıldı ve sonlandırıldı. Önümüzde, Covid-19 salgınından dolayı 2019 yılından kalan bir askeri bölgeler listesi mevcuttur ve bu liste içerisinde askerimizin uyumlu iş birliği ile tüm kazılar sırasıyla gerçekleştirilmeye devam ediliyor. Askeri bölge kazılarımız tüm dünyayı saran Covid-19 karantina süreci haricinde hiçbir zaman durmamıştır. Aksine bu süreç dahilinde bile uygun koşulları oluşturarak kazılarımızın yapılmasına olanak sağlıyorlar”.
Komitenin dışardan gelen bağışlarla çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Müftüzade mali konularda çalışma maliyetleri çok yüksek olmasına rağmen herhangi bir sorun yaşamadıklarını kaydetti. Müftüzade, başta Anavatan Türkiye olmak üzere tüm bağışçılarına kayıpların insani boyutunu önemseyerek yardımlarına devam ettikleri için teşekkür etti. Ana sponsorlarının AB olduğunu kaydeden Müftüzade, Türkiye Cumhuriyeti, Rum Yönetimi, KKTC Cumhurbaşkanlığı, İrlanda, Almanya gibi  ülkelerin komiteye yardımları olduğunu ifade etti.
Tekke bahçesinde 2019 ve 2020 yılının başında tek toplumlu kazılar gerçekleştirildiğini, bu kazılardan çıkan kişilerin kimliklendirme sürecinin iki toplumlu işleyişteki  gibi devam ettiğini anlatan Müftüzade, “Doğal olarak bu kimliklendirmeler de Covid-19 sürecinden etkilendi fakat süreç işlemeye devam ediyor. Bu yılın içerisinde kimliklendirmeler sonuçlanacak ve ailelerine teslim edilecek kişilerin olacağını öngörebiliriz” diye konuştu.
Araştırmalar için kullanılan teknolojiyle ilgili bilgiler de veren KŞK Türk Üyesi Müftüzade,  bilgi akışının yanı sıra araştırmalar için en büyük sıkıntının, 1963-64 ve 1974 yıllarından günümüze değişen yüzey şekilleri, yani yıkılan kerpiç evler,  yanan ormanlar,  yatağı değişen dereler,  birleşmiş tarla sınırları, yeni yapılan binalar, olduğunu kaydetti. O zamanlardan bu yana hem Kuzey hem de Güney’de büyük görsel değişim olduğunu belirten Müftüzade, zaten yaşlanmış olan tanıkların yer betimlemede zorlandıklarını ifade etti.
Müftüzade,  dolayısıyla aranan yerin doğru tespitini yapabilmeyi mümkün kılmak için öngörülen bazı cihazlar kullandıklarını söyledi. Müftüzade, eski yüzey şekillerinin, nehirlerin, yolların, tarla sınırlarının ve bunun gibi diğer oluşumların tespiti için hata payı hemen hemen olmayan ölçüm cihazları, eski hava fotoğrafları ile kıyaslama yapabilmek için dronlar ile kayda aldıkları güncel hava fotoğrafları ve tüm bu dataları dijital olarak kayda alıp araştırma ekiplerine servis edebilecekleri özel hazırlanmış ve tasarlanmış bilgisayar programları kullandıklarını da belirtti.
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.