banner913
banner932
banner1012

FEDERASYON GÖRÜŞME SÜRECİNİN BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANDIĞI KABUL EDİLMELİDİR


Metin FAHRİOĞLU

Metin FAHRİOĞLU

Okunma 27 Şubat 2021, 13:45

Kıbrıs’ta dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı olan Kıbrıs Türk ve Rum Halkları; 11 Şubat 1959 Zürih ve  19 Şubat 1959 Londra Antlaşmaları temelinde  Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 16 Ağustos Lefkoşa Antlaşmaları ile  Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilirken o günde Mağusa Limanından 950 kişilik Yunan Alayı ve 650 kişilik Türk Alayı Ada’ya ayak basıyordu.
Ancak Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri nedeniyle 1960 Anayasasını uygulamak istemeyen Makarios’un Anayasa’da yapmak istediği değişikliğe Kıbrıs Türk Halkının ve Anavatanımız Türkiye’nin onay  vermemesi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün ve Anavatanımız Türkiye’nin ‘veto’ haklarını kullanmasının ardından  21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile Akritas Planı uygulamaya konulmasıyla  Kıbrıs Cumhuriyeti  yıkılarak  Rum devletine dönüştürülmek istenecekti…
 Rum-Yunan ikilisi 11 yıl boyunca Kıbrıs Türk Halkına silahlı saldırılarda ve toplu  katliamlarda bulundu. 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin  Makarios’a karşı düzenlemiş oldukları  darbenin esas hedefi Enosis’in bir an önce gerçekleşmesini sağlamaktı.  Nitekim Makarios’un yerine getirilen NikosSampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan etmişti.. 
Anavatanımız Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk Halkının  bu gelişmelere seyirci kalması mümkün değildi. Rum-Yunan ikilisinin Enosis’i gerçekleştirme adına düzenlediği 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının ardından  Kıbrıs’a zamanında  çok ciddi bir müdahalede bulunamamanın acısını çeken büyük Türk ulusu, Kıbrıs Türk Halkının Girit misali yok olmasına seyirci kalamazdı.  Girit’te yaşananlar, Girit faciası  Türk milletinin belleğindeydi ve  Kıbrıs’ı ayni şekilde kaybetme  korkusu vardı!.. Dolayısıyla Anavatanımız Türkiye’nin sessiz kalması ve/veya gelinen bu noktadan sonra görüşmelerle sonuca ulaşması mümkün değildi ve de daha fazla zaman kaybedilemezdi..
Nitekim Anavatanımız Türkiye’nin gerçekleştirmiş olduğu 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı  ile  iki bölgeliliğin oluşturulmasıyla  Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Yıllarca devam eden görüşme sürecinden  olumlu bir sonuç alınamamasının ardından  15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir..
1968 yılından beri devam eden toplumlararası görüşme sürecinde, her iki halkın siyasi eşitliğine  dayalı  ‘Federasyon’ çözüm   modeli   görüşme sürecinde  Rum-Yunan ikilisinin Enosis’e giden yolu açma hedefleri nedeniyle, Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümde Kıbrıs Türk Halkını ‘azınlık’  hakları ile ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamak istemeleri nedeniyle   başarısızlığa uğramıştır..
 Yıllarca devam eden Federasyon görüşmeleri Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalleri nedeniyle  olumlu bir sonuca ulaşılması mümkün olmayacaktı.. Görüşme sürecinde Rum liderliğinin tek hedefi zamana oynayarak  Enosis’e giden yolu açmak,  Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden  kurtulmak  ve Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığını sonlandırmaktı!..
Yakın geçmişe dönüp bakacak olursak  11 Şubat 2019’da da Politis Gazetesine  verdiği demeçte KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı  sayın Akıncı: “Siyasi eşitlik konusu netleşmeden garantiler başlığına girmek niyetinde değilim” derken Akıncı’nın  bu mesajına  yönelik 15 Şubat 2019 günü yapmış olduğu açıklamada GKRY Lideri Anastasiadis: “Akıncı, siyasi eşitlik ile merkezi hükümetin veya  diğer kurumsal organın  her  kararında olumlu oy kast ediyorsa  , üzgünüm ama  bu siyasi eşitlik değil, aksine  siyasi eşitsizlik yaratır; çünkü bir toplumun  diğerine  dayatma  yapmasına  olanak tanır” sözleri “kurulacak devlette sadece Rumların söz sahibi olması gerektiği” şeklindeki  niyetini vurgulamaktaydı..
Bu sözleriyle GKRY Lideri Anastasidis  çok açık ve net olarak şunu ifade etmek istemiştir: “Biz sizi idare edeceğiz. Çoğunlukla azınlık eşitlenemez.. Sizin hiçbir düzeyde  yönetime  katılmanız  olamayacağı gibi hiçbir itiraz hakkınız da  olmayacak” demek istemekteydi.… Keza  “Bu siyasi eşitlik değil, aksine  eşitsizlik  yaratır” diyen Anastasiadis:
“Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının kuracağı devlette  halkların siyasi eşitliği söz konusu olamaz. Kurulması hedeflenen devlette  tek söz sahibi Rumlar olacaktır.  Rumlar neyi isterse Türk tarafı  bu kararlara uymak durumundadır..  Alınacak kararlar Türk tarafının aleyhine olsa da, Kıbrıs Türk Halkının  özgürlüklerini kısıtlasa da , hatta 4 temel özgürlüğü kısıtlasa da , bugün AB üyesi Yunanistan’da , Batı Trakya’da uygulanmakta olduğu  gibi ortadan kaldırsa da Kıbrıs Türk Halkı Rum liderliğinin aldığı her karara uymak durumundasınız.” Demek istiyordu.
Kıbrıs sorununa  bulunacak  çözümün, herhangi bir üçüncü ülke  bağımlılığından, askeri birliklerinden ve garantilerinden arınmış, bir AB üye devletine yol açması gerektiğini belirten GKRY Başkanı Anastasiadis: “Kıbrıs sorununa bulunacak çözümün, gerçek anlamda bağımsız ve egemen bir devlete, herhangi bir üçüncü ülke bağımlılığından, askeri birliklerinden ve garantilerinden   arınmış, Uluslararası ve Avrupa Hukukuna uygun modern bir AB üye devletine  yol açması gerektiğini belirterek bunun da tüm Kıbrıs vatandaşları; Kıbrıslı  Rumlar ve Türkler   için barış içinde birlikte yaşama umutları yaratacağını” söyledi..
Sonuçta günümüzde  de Rum liderliğin hedefi Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm değildir. Anastasiadis’in hedefi üniter bir devlettir, Enosis’e giden yolu açmaktır. Kıbrıs Türk halkının geleceğini karartmaktır.. 
Durum bu merkezde iken   KKTC’de  başta Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) olmak üzere diğer aşırı sol partiler, bazı sendikalar 52 yıllık  federasyon görüşmelerindeki tüm başarısızlığa karşın  hala daha “iki devletli çözümün mümkün olmadığını” dile getirirken    Federasyon diyorlar, başka bir şey demiyorlar..  Rum liderliğinin  Garanti Anlaşmalarının iptalini ve Türk askerinin adadan çıkması yönündeki ısrarlarını,  Kıbrıs Türk halkının ‘azınlık’ hakları ile  Rum devletine yamalanmak istemesini görmezden gelenler vardır.. Garanti konusunun AB ve BM  tarafından   halledilebileceğini ima edenler vardır. 
Kabul etmek gerekir ki; Kıbrıs sorununun özünde Rum-Yunan ikilisinin Megali idea hayalleri vardır, Enosis vardır.. Kıbrıs sorununun temelinde Rum Ortodoks Kilisesinin düşünce ve eğitim sistemi vardır, Enosis hayalleri vardır..  Kıbrıs orununun temelinde Komünist bir Parti olmasına karşın Rum Ortodoks Kilisesinin düzenlemiş olduğu Enosis Plebisitine destek veren, AKEL vardır, kendi partisi içinde Enosis kararı alan AKEL vardır.. Her şey bir yana; Rum Ortodoks Kilisesinin onayı olmadan hiçbir Rum milletvekili adım atamaz..
Diğer yandan  13 Şubat 2021 tarihli yerel basınımıza yansıyan haberler göre;  Ankara’ya mesaj veren Yunanistan  Başbakanı Mitsodakis, Kıbrıs konusunda  tek müzakere çerçevesinin federasyon olduğunu söyledi..Habere göre   bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada Yunanistan Başbakanı Mitsotakis:“Kıbrıs konusunda tek müzakere çerçevesinin , iki kesimli, iki toplumlu Federasyon olduğunu” söyledi..
 Diğer yandan  Rum Komünist AKEL Partisi yapmış olduğu açıklamada: T.C Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  “Kışkırtıcı açıklamalarının, Kıbrıs halkının aleyhine meydan okumayı teşkil ettiğini” savundu.  Bu açıklamaların BM Güvenlik Konseyi’nin belirlediği Kıbrıs sorununun  çözüm çerçevesine ilişkin kararlar ve uluslararası hukukla çeliştiğini ileri süren AKEL, iki  devlete dayalı çözümün Kıbrıs için seçenek olmadığını da  savundu.
Sonuç olarak; 27-29 Nisan 2021’de BM öncülüğünde  düzenleneceği açıklanan  Kıbrıs konulu  5+BM  gayrı resmi  toplantısının, “Taraflar arasında müzakere edilebilecek ortak bir zemin olup olmadığının belirlenmesidir” denilmektedir.. Söz konusu 5+BM toplantısı kesinlikle  Şubat 2017’de CransMontana’da çöken sürecin kaldığı yerden devamı olamaz ve olmamalıdır  ve böyle bir toplantıda gelecekte de AB  temsilcisi bulunmamalıdır..
GKRY  Lideri Anastasiadis, gayrı resmi toplantıya, Kıbrıs sorununa  kalıcı  ve fonksiyonel bir çözüm bulunabilmesi amacıyla çözüm müzakerelerinin başlaması için  gerekli koşulların oluşturulması adına tam bir siyasi irade ve güçlü bir kararlılıkla katılacağını ifade ederken hedeflerinin  görüşme sürecine  kaldığı yerden devam edilmesi  olduğu çok açık ve nettir..
KKTC ve Anavatanımız Türkiye olası bir siyasi çözümde eşit iki egemen devlet çözüm modelinden vazgeçmeyeceğine göre 27-29 Nisan 2021’de İsviçre’nin Cenevre kentinde  hedeflen 5+BM  Konferansının başarısızlıkla sonuçlanacağı çok açık ve nettir.. 1968 yılından beri devam eden federasyon görüşme sürecinin başarısızlıkla sonuçlandığı artık kabul edilmelidir.
Kıbrıs Türk Halkına düşen görev Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınması için yola çıkmaktır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.