HAFTANIN EN ÇOK OKUNAN KIBRIS KİTAPLARI
Barış Mezarlığı (Rumca – Türkçe) – Niyazi KızılyürekCrans Montana – Makarios Druşotis
Bir Sır Adam – 1955/1974 Döneminin Saklı Tarihi – İlter Kırmızı
Başıboş Türkçe–Yunanca – Maria Siakalli – Baranga Publications
Güçük Prens –Kıbrıs Türkçesi – Antoine de Saint-Exupery
BARIŞ MEZARLIĞI (RUMCA - TÜRKÇE) – NİYAZİ KIZILYÜREK
Avrupa Parlamentosu üyesi, yazar ve akademisyen Niyazi Kızılyürek’in yeni kitabı, “Barış Mezarlığı” ömrünü Kıbrıs’ta barışa adayan fakat hayatını kaybeden insanların hikayelerini anlatıyor.HAFTANIN EN ÇOK OKUNAN DÜNYA KİTAPLARI:
Sineklerin Tanrısı – William GoldingBilinmeyen Bir Kadının Mektubu – Stefan Zweig
Seninle Başlamadı – Mark Wolynn – Sola Unitas
Her Şey Vaktini Bekler Şems’in Öğrencisi Olmak – Hakan Mengüç
Küçük Prens – Antoine de Saint-Exupery
SİNEKLERİN TANRISI – WİLLİAM GOLDİNG
Dünya klasikleri arasında gösterilen “Sineklerin Tanrısı”, saf ve temiz çocukların bile aslında ne kadar vahşileşebileceklerini gözler önüne seriyor.HAFTANIN KİTABI
KADININ ADI YOK – DUYGU ASENABirkaç gün önce 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günüydü… Büyüklerimiz yine kocaman kocaman ama içi boş laflar ettiler… Sivil Toplum Örgütlerimiz “cak, cek” ler sıralayarak beyanatlar verdiler… (bu sorunla doğru ve çözüm odaklı şekilde savaşanları tenzih ederim) Ama kadına yönelik psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddette değişen bir şey yok…
Bende haftanın kitabını ilk genç kızlık dönümlerimde okuduğum ve benim gibi birçok kadının hayatına dokunmuş olduğuna inandığım bir kitaba ayırmak istedim… “Kadının Adı Yok”
Türkiye’deki feminist hareketin öncü ismi olarak kabul edilen gazeteci ve yazar Duygu Asena’nın 1987 yılında yayımlanan ilk kitabı Kadının Adı Yok, gerek içeriği gerekse de içeriğindeki olayları anlatış biçimiyle döneme damgasını vurdu... Hatta o kadar vurdu ki o dönem kitaplar “kadınlara kötü örnek” teşkil ettiği gerekçesiyle toplatıldı…
Duygu Asena’nın bu kitabını böylesine dikkate değer kılansa “erkeklerin belirlediği kalıplar içinde kadın olmaya karşı fısıltıyla atılmış bir çığlık” olmasıdır… İsyankâr bir çığlık ve kadınca bir fısıltı…
Kitap “kız çocuk olmak – genç kız olmak – kadın olmak” yani baştan sona bir kadınlık hali öyküsüdür.
Kadınların yaşadığı toplumsal baskı çok iyi anlatılmış. Cinsiyet fark etmeksizin herkesin okuması gereken bir kitap... Özelikle de erkeklerin kadınların yaşadığı baskıları daha iyi anlayabilmeleri için mutlaka okuması gerekiyor...
Kötü örnek olmaktan öylesine uzak olduğu kadar maalesef 25 yıldan fazla zamandır değişen hiçbir şey olmadığı gerçeği tokat gibi çarpıyor okuyanı… Kitapta anlatılan gerçeklerin doğruluğunu veya yanlışlığını tartmaksa size kalmış… İyi okumalar...
Not: Eğer bu kitabı okursanız “Aslında Aşk da Yok” kitabını da mutlaka okuyun, devam niteliğinde…
OKUMA AZMİNZ HİÇ BİTMESİ
HAFTANIN YAZARI
KATE MİLLETT (1934 – 2017)
Kate Millett veya tam adı ile Katherine Murray Millett Amerikalı sanatçı, yazar, heykeltıraş ve feminist filozoftur.14 Eylül 1934 tarihinde ABD'nin Minnesota eyaletindeki Saint Paul şehrinde İrlanda kökenli bir ailede dünyaya geldi. Baskıcı bir babası vardı.
1956 yılında Minnesota Üniversitesi'ni bitirdi. Ardından İngiltere'ye giderek Oxford Üniversitesi'nde 1956-58 yıllarında lisansüstü eğitimini tamamladı. Bir yandan da heykel sanatıyla ilgileniyordu. 1961'de davet edildiği Japonya'nın başkenti Tokyo'da ilk kişisel sergisini açtı. Hayatı boyunca bu sergiyi çok sayıda sergi izleyecekti.
Japonya dönüşünde Columbia Üniversitesi'nde doktora (PhD) yapmaya başladı. Bu dönemde feminizmin en etkin kuramcıları arasına girmeye başladı. Sınırsız cinsel özgürlüğün savunuculuğunu her tür platformda yapıyordu.
1970'te doktorasını tamamlar tamamlamaz, en bilinen kitabı olan Sexual Politics (Cinsel Politika adıyla Türkçe olarak da yayınlandı) yayınlandı.
Daha sonra sanat çalışmalarına da yoğunlaştı ve heykelin yanında resim de yapmaya başladı.
Başta Duke Üniversitesi olmak üzere Waseda Üniversitesi, Kuzey Karolina Üniversitesi, Bryn Mawr College ve Barnard College bünyesinde çalıştı.
Millett, erkek egemen kültüre ve ataerkil toplum yapısına karşı durabilmek adına tüm feministlerin birleşmesini ve birlikte hareket etmesini savunur. Erkeklerin sınıfsal baskısı altında bulunan kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmaları ve tüm cinsel kısıtlamaları kaldırarak bir Cinsel Devrim yapmalarının önemini vurgular.
Millett, 2001 yılında Mother Millett (Millet Ana) eseriyle Kütüphane Dergisi'nin En İyi Kitap Ödülünü kazandı. 2002 yılında kazandığı Sanatta Cesaret Ödülünü, Yoko Ono'nun elinden aldı.
2011 yılındaki LGBT edebiyat eserleri için 2012 yılında verilen 24.Lambda Edebiyat Ödülleri'nde Pioneer Award (Öncü Ödülü)'nü kazandı. 6 Eylül 2017'de Fransa'nın başkenti Paris'te kalp durması nedeniyle 82 yaşında öldü.