Yapay rahimlerde büyüyen yüzlerce bebek ve onların bağlı olduğu, beslendikleri ve oksijen verilen devasa reaktörler.
Bilim kurgu filmini andıran bu görüntüler şu an için yalnızca animasyon ancak çoğu bilim insanına göre gerçekleşmesi imkansız değil.
Görüntüleri paylaşan Almanya merkezli bir biyoteknoloji firması oluşturacakları tesisite yapay rahimlerde yılda 30 bin bebek büyütebilecekleri iddiasında.
Bu yöntem sayesinde kısırlık sorunu nedeniyle bebek sahibi olamayan çiftler ve rahmi alındığı için çocuk sahibi olamayan kadınlar bebek sahibi olabilecek.
Nüfus artış hızı dramatik şekilde düşüşte olan ülkelerin nüfus artışına da yardımcı olunabilecek.
Projenin fikir babası olan Haşim El Galili kadınların doğum yaparken yaşadıkları komplikasyonlara bağlı olarak her yıl yaklaşık 300 bin kadının hayatını kaybettiğine dikkat çekiyor.
Yapay rahimler sayesinde her yıl yüzbinlerce kadının kurtulabileceğini söylüyor.
Proje hayata geçerse bebeklerin bazı özelliklerinin anne-babalar tarafından daha yapay rahme yerleştirilmeden seçilmesi de mümkün olacak.
Ebeveynler çocuklarının saç ve göz rengine, boyuna ya da zekasına ilişkin taleplerini firmaya bildirecek. Ailelerin taleplerine göre bebekler bilim insanları tarafından tasarlanarak dünyaya gelecek.
Ancak bu tarz talepler "elit paket"te bulunacak ve ailelere daha yüksek bir ücrete mal olacak.
Haşim El Galili gerekli izinler verildiği takdirde prototipin inşasına başlayabileceklerini kaydetti.
Galili, her biri 400 yapay rahme evsahipliği yapacak 75 laboratuar olmasını planlıyor.
Projeye göre yapay rahmin faydalarından biri de bebeklerin enfeksiyonsuz bir ortamda büyümeleri olacak.
Ayrıca bebeğin kalp ritmi, ateşi, kan basıncı gibi tüm hayati fonksiyonları da anlık olarak takip edilebilecek.
Yerleştirilen hoparlörler sayesinde ise bebeğin gelişim aşamalarında istenilen kelimeler ya da müzikler çalınabilecek. Hatta anne babalar bu süreçte bebeklerine seslenerek daha doğmadan kendi seslerini tanımasını sağlayacak.
Projeyle ilgili konuşan bilim insanları projenin gerçekleşmesinin teknolojik açıdan mümkün olduğunu söylüyor
Ancak hayata geçmesi için ülkelerin mevzuatlarında yapılacak değişikliklere ihtiyaç var
