banner913
banner932
banner1012

KKTC’nin kurulması, kafasında soru işaretiydi”

banner1020

“Babam KKTC’nin kurulması konusunu çok sorguladı” diyen Mehmet Küçük, Dr. Küçük’ün KKTC’nin kurulma gerekliliği konusunda ikna olmamasına rağmen birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğini söyledi

banner974
KKTC’nin kurulması, kafasında soru işaretiydi”

banner971

KKTC’nin ilanından iki ay sonra ölen Dr. Küçük’ün KKTC ilanı konusundaki duyguları, bunu nasıl karşıladığını anlatan Mehmet Küçük, Dr. Fazıl Küçük’ün KKTC’nin neden gerekli olduğunu çok sorguladığını ikna olmamasına rağmen birlik ve beraberlik için hareket ettiğini söyledi.
“KKTC kurulması gerekir mi gerekmez mi babamın kafasında bu soru işaretiydi” diyen Küçük, “Kıbrıs Türk Federe Devleti 1976’da kurulmuştu ve bizim devletimiz vardı” ifadelerini kullandı.
Mehmet Küçük şunları söyledi:
“Eskiden koordinasyon toplantıları vardı. Asker, büyükelçi, babam bazen Rauf Denktaş bir araya gelir 4’lü 5’li toplantılar yaparlardı. Konu gündeme geldiğinde sordu. ‘KKTC’ye niye ihtiyaç var?’. Tarih 1983. Sordu ve ikna etmeye çalıştılar ama ikna olmadı. Ona dediler ki ‘bizi dünya tanıyacak’. ‘Niçin tanıyacak? ABD vs. tanımayacak. Birçok ülke de var sorunları olan onlar da emsal olmasın diye tanımayacak. Veya ne olacak tanıdığında?’ ‘BM’ye üye olacağız..’, ’15 Kasım’da ayrı suyumuz, elektriğimiz, gazımız olacak mı?’, ‘Olmayınca Rum kesecek’ gibi aralarında konuşmalar geçti. Niçin bunların hazırlanmadığını niçin ülkelerle önceden bağlantı kurulmadığını sordu. Aldığı cevaplardan ikna olmadı. 
Ancak son gün tüm bunlara rağmen birlik beraberlik ve Türkiye’nin destek vermesi üzerine çıkıp balkondan Rauf Denktaş ile birlikte halka el salladı. Ondan sonra röportaj yaptı ve ‘bu hasta günümde yeni doğmuş gibiyim. Eskisi gibi birlik ve beraberlik içerisinde olursak, artık Kıbrıs Türkü için kötü günler beklemiyorum’ dedi. 
Babam KKTC’nin kurulması konusunu çok sorguladı. Aradan 35 yıl geçti Anavatan sağolsun suyumuz elektriğimiz var ama ne kadar ilerledik. Kıbrıslılık yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Yanlış politika ve icraatlarla bir yere geldik.”
“LİDER DOĞAR…”
Halkçı ve halkın içinden biri olmasının Doktor Fazıl Küçük’ün sevilmesinin başlıca nedenlerinden biri olduğunu anlatan Mehmet Küçük, “Çiftçi çocuğuydu ve mütevaziliğinden hiçbirşey kaybetmedi. Mütevazi, sevecen, insancıl, yardımsever, vefakar ve cefakardı” dedi.
Dr. Küçük’ün sabahları kahvesini pencereden uzatan kahveci ile şakalaştığını, gelen hastalarından para almayıp ceplerine yol parası koyup köylerine yolladığını ifade eden Küçük, “Bu ne seçimle, ne mevkiyle ne parayla olur. Bugün İki toplum liderinin görüşmelerinden bahsediliyor. Bu yanlış İki toplum idarecileri denmeli. Onlar lider değil. Lider doğar. Vasfı olur. Seçilmiş seçilmemiş fark etmez” şeklinde konuştu. 
 

“Ölüm döşeğinde ailesini değil, adadaki çiftçileri sordu”


Babasını görmek için 5 Ocak 1984’de İngiltere’de Westminister hastanesine gittiğini anlatan Mehmet Küçük o günü anlattı:
“Babam ilk olarak bana ‘Kıbrıs’ta havalar nasıl?’ diye sordu. Ne aileyi ne torunları. ‘İyidir’ dedim. ‘Yağmur var mı yağmur?’ dedi. ‘Yok baba yağmur yok’ deyince ‘Ne yapacak oğlum bu çiftçi’ diye dertlendi. Son 10 günü ve İngiltere hastanede yatan bir insan Kıbrıs’taki havayı yağmuru sorup çiftçiyi düşünüyor. Aklı orda. Karın çocukların nasıl diye sormuyor. Bu başka bir şey. Biz lider kelimesini yanlış kullanıyoruz. Dünyada çok az lider var. Tanrı da bir tanesini bize vermiş”
Babasıyla olan anılarından bir kaçını da paylaşan Mehmet Küçük, “Babam ciddi olması gereken zamanlarda çok ciddiydi. Ama onun dışında sürekli şakalaşırdı. Korumalarıyla, komşularıyla, esnafla, Larnaka’daki balıkçıyla vb. şakalaşırdı” diye anlattı.

Makarios’un sahtekarlığı canını sıkardı
 

Doktor Fazıl Küçük’ün Rum ve yabancı diplomatlarla ilişkilerine değinen Mehmet Küçük, “Başpiskopos Makarios ile en iyi anlaştıkları konu temsilciler meclisine gitmek mecburiyetinde olduklarında ikisi de çok sigara içtiği için devamlı ara vermekti” şeklinde konuştu. 

“Babam çok dürüst bir insandı. İçi neyse dışı da oydu. Bu belki siyasette bir dezavantajdır ama çok açık konuşurdu” diyen Mehmet Küçük şöyle devam etti:
“En fazla canının sıkıldığı şey Makarios’un sahtekar olmasıydı. Babama karşı çok politikti. Anneme de çok nazik davranır annemin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk ‘first lady’si olması nedeniyle ‘first lady sizsiniz’ falan derdi. 1963’te Kıbrıslı Türklere saldırı yapıldığında haberi yokmuş gibi davrandı..Babam Makarios’tan sahtekar olduğu için nefret ederdi. Kabinede Yorgacis, Papadopulos, Kiprianu gibi fanatik Makarios gibi politik olmayan EOKA’cılar vardı. Bakanlar Kurulu toplantıları işkenceydi. Onlarla arası hiç iyi değildi.
 

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.