Sonunda Maaş kesintileri ile ilgili “Yasa Gücünde Kararname” 23 Temmuz 2022 tarih ve 160 sayılı resmi gazetede yayınlandı.
İlk etapta 15 bin TL üzerindeki maaşlardan %20 kesilecek kararı toplumda büyük bir tepki alınca 15-30 bin tl arasındaki maaşlardan %10 , 30 bin ve üzeri maaşlardan ise %20 kesinti yapılması ile yeni bir karar üretilmiş ve karar da resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Her ne kadar bu karar saçma sapan bir karar olsa da uygulamada da adil bir karar olmaktan çok uzaktır.
Kararnamenin 4.md 2. Fıkrasında 15 bin üzerindeki maaşlardan %10 , kesinti yapılmasını öngörmektedir. Bir örnekle anlatacak olursak ,25 bin liralık bir maaştan 2,500 lira kesinti yapılacaktır.
Kararnamenin 4. Md. 3. Fıkrasında ise 30 bin üzerindeki maaşlardan ise %20 kesilecek ama kesinti sonrası maaş 30 bin liranın altına düşmeyecek. Bunu da rakamla özetleyecek olursak 31 bin lira maaş alan birisinden 31.000*%20= 6200 lira kesilmesi gerekirken maaşın 30 bin lira altına düşemeyecek olması kuralı nedeniyle sadece 1,000 TL kesilecektir.
25 bin TL alandan maaşın %10’nunu keserken (2,500tl) 31 bin tl alandan ise %3.33 ünü(1,000tl) kesilecektir.
Eeeeee hani az alandan az, çok alandan çok kesecektiniz. Az veya çok ,oransal değil nominal bir rakamı ifade etmektedir. Bu hesaplamalarda farklı matematik işlemleri uygulanması gerekmez mi?.....
(Orhun Karagözlü)
Kamu görevinde üretilen hizmet değil, maaşın kendisi amaca dönüşmüştür. Üretimi ölçmek dirençle karşılaşır zaten…. Ne yapıldığının değil, kime ne ödendiğinin önemi vardır.
İşte bu hakikat içerisinde asgari ücretli 7 bin, aynı işi yapan bir memur 17 bin maaş aldığı zaman ortaya bir öfke çıkıyor.
Hastanede saat 11’de doktor bulamıyorsa yurttaş, yolu yol değilse, ışıksızsa… Tek bir evrak, pul, imza için tüm gün rezil oluyorsa... İşi yürümüyorsa bir “tanıdık” olmadan… “Yaz sıcağında öğlen çalışılmaz” diyen nicesini, ikinci iş yaparken gördüğü zaman içerliyorsa… Kamu görevi denince sadece “maaşlar” konuşuluyorsa eğer… Üzerinde düşünmek gerekir.
“Maaşları öde, gerisi mühim değil” odaklı hükümet oyununu yıkmadığımız, hayatı iyileştirmediğimiz, savurganlığı önlemediğimiz ve kamuda özlü bir reforma imza atmadığımız sürece bu gerilim sürecektir.
(Cenk Mutluyakalı)
Maaşın 20 bin TL olsa ne yazar markete aylık alış verişe gidip tek seferde 3 bin hergün için ortalama 300 TL verirsen elektrik ,tüpgaz ve akaryakıta haftada en az bin TL verirsen ne anlarsın maaş artışından.
Asgari ücretle çalışan vatandaşım zaten açlık sınırı altında.
Darphanede he rgün gıcır gıcır 200'lük banknot basmakla bu işler olmuyor sayın reis. Sen o banknotları basarsın basmasına da değeri, satın alma gücü yok olur. Bugün 100 TL ile 24’lük eksoz kâğıdını ancak alabilirsin. Böyle memleket yönetmek olmaz, ayetlerle ülke idare edilmez.
(Hasan Mullaoğlulları)
Kıbrıslı olmaktan neden utanayım ki…
Türklükle, Kıbrıslı Türk olmak birbiri ile yarışan veya çatışan iki düşman tanımlama değildir. Bu iki kimliği siyasallaştırıp birbiri ile vuruşturmak son derece anlamsız ve gereksiz.
Nasıl ki, bir Azeri, Azeriyim veya Arerbaycanlı’yım derken Türk değilim demek istemiyor, bir Kıbrıslı Türk de eğer ard niyetli bir siyasallaştırma yapmıyorsa Kıbrıslıyım derken Türklük inkarına girmiyordur.
Kaldı ki, bu ülkede Türk değilim desen, önce Türk Faşistler hemen ardından da tavırları ile Rum Faşistler sana Türk olduğunu hemen hatırlatıyorlar. Varsayalım onlar iyi günlerinde ve sana bunu hatırlatmadılar, AB ve Dünya tavırları ve yasakları ile size Türk olduğunuzu hemen hatırlatıyorlar.
İşin Özü şudur ki; 300gr Müslümanlık, 250 Gram Türklük, 150gr Kıbrıslılık der gibi işi bakkal hesabına çekip insanları taciz etmekten vazgeçmeli herkes. Bırakın da herkes kendi lezzetini kendi gramajında ayarlasın. Beğenmeyen de yemesin!
Hiç bitmedi bu Kıbrıslıların Türklükle ve Müslümanlıkla imtihanı…
(Özdemir Tokel)
Sosyal Medyanın Sesi
