banner913
banner932
banner1012

Sosyal Medyanın Sesi

banner1020

banner974
Sosyal Medyanın Sesi

banner971
Sayın Ersin Tatar, çalışma ofislerinin kötü durumu, en az 200 kişilik bir toplantı salonu olmaması nedeniyle, mevcut çalışma ofisinin yerine yenisinin yapılmasını savunuyor. Üstelik de güzel bir park alanı içerisinde olacakmış yeni saray.
Sayın Tatar'ın çalışma ofisi ile Atatürk Kültür Merkezi, kuş uçuşu 45 metre. Mezbeleye döndü kültür merkezi. Orayı, ofis ve "muhtarlarla" toplantıları için Saray'a dahil edebiliriz mesela...
Yeşil bir alan içerisinde olacakmış yeni saray...
Onun için de, yan taraftaki fidanlık... Mezbele... Devamında, çalışma ofisine 15 metre mesafede Kuğulu Park dökülüyor. Geç Atatürk heykelini, 10'uncu Yıl Parkı dökülüyor. Al fidanlıktan, Yusuf Kaptan'a kadar bağla... Yemyeşil, halkın gideceği bir parka dönüştür...
Bir öneride...
Hem çalışma ofisi... Hem toplantı salonu... Hem çalışma ofisleri... hem park...
2 cümlede, 45 metre ve 15 metre mesafede, sayın Tatar'a istediklerini verdim.
Umarım kıymetim bilinir
(Hüseyin Ekmekçi)
 
 
Bugünden itibaren benimle pazarlık yapıp fiyatta anlaştıktan sonra ödeme günü geldiğinde 'fatura istemezsen bu fiyattı, fatura istersen daha fazla ödeycen' diyen herkesi burada bir bir deşifre edecem...
Böyle işler yapacaksanız en azından fiyat verirken 'fatura istemezsan bu fiyata yaparım' deyin da bilsin insanlar neyle karşı karşıya olduklarını, en azından yasadışı işi yaparken biraz olsun dürüst olmuş olursunuz. Aksi taktirde hem yasadışı iş yapmış, hem sahtekar olmuş oluyorsunuz...
Bu ülkede faturasız iş yapmak mıdır normali da ben ödeme yaparken fatura istediğimde hep bu muhabbetler oluyor? Bir değil iki değil üç değil...
Burda dursun da 'beni neçin deşifre ettin gardaş' deyenlere gösterecem...
(Kemal Basat)
 
 
Akşam yine mahallede yürüdüm.. gece Lefkoşa’sını ayrı severim.. yasemin, fitne ve gece tüten (biz öyle derik :)) kokularına incir ağacı kokuları da eklenmiş.. gece Lefkoşa’sı ve mahalle araları kafamdaki lefkoşa imgesinden farklıdır.. o yüzden ayrı severim belki de.. evin dışında oturup içerideki televizyonu seyreden insanlar—ne kadar yaygınmış, kağıt oynayanlar, sohbet edenler, kebap yapanlar, yasemin dizenler, kedisi ile ipadde dizisini izleyen teyze, bisiklet süren çocuklar, özgürce miskinleşen kedicikler ve benim gibi yürüyüş yapanlar.. sokakta başka hayatları izlerken, kendinle de başbaşa kalmak.. kalabilmek... eski normali da çok özledim.
(Yetin Arslan)
 
Bu yangınların doğal sebeplerle çıktığına kimse beni inandıramaz!!!kahrolun..Her önüne gelene muhalif terörist diyeceğinize bu şerefsizlere bunu deyin!!Çünkü bunun adı da terör doğa terörü!!
(Bala Kayadelen)
 
 
Orman yangınları... Sadece cam şişeler değil, içinde su olan pet şişeler de yangın çıkarıyor...
İçinde su olan pet şişeler, güneş altında bırakıldığında bir mercek gibi ısıyı odaklıyor ve yangına neden oluyor. Birçok yangın, doğaya atılan pet şişelerden kaynaklanıyor...
Pet şişelerin yangın tehlikesi taşıdığı halk arasında bilinmiyor. Şişelerin üzerinde bu yönde uyarı yok. Sadece, “Güneşten koruyunuz” yazıyor.
Ülke bir uçtan bir uca pet şişelerle kirletilmiş durumda. Özellikle yol kenarları pet şişe tarlaları gibi. Bu durum, yarattığı utanç verici çevre kirliliğinin yanında, çok ciddi şekilde yangın tehlikesi de içeriyor. Yol kenarlarından başlayan faili ve nedeni “meçhul” çok sayıda yangını, içinde su olan pet şişeler çıkarıyor. Araçlarından yollara hiç utanmadan pet şişe atanlar sadece kirletmiyor, yakıyor da...
Bazı avcılar, matara yerine pet şişe taşıyor ve suyu bitirdikleri yerde, şişeyi doğaya atıyor. Bu şişede bir damla bile su kalsa, yangın çıkabiliyor. İnsanın “Buraya tek ben ayak bastım” diye düşünebileceği en ıssız ve zor arazilerde bile, avcıların attığı pet şişeler var... Sadece avcılar değil, doğanın nimetlerinden yararlanan sorumsuz kişiler de bu şekilde doğayı kirletiyor ve büyük tehlikeye atıyor.
Pet şişelerin üzerindeki “Güneşten koruyunuz” uyarısına, “Yangın tehlikesi yaratır” şeklinde bir eklemenin acilen yapılması, ilgili resmi ve sivil örgütlerin bu konuda halkı bilinçlendirmesi gerekiyor...
Araçlardan yola atılan izmaritler ve cam şişeler de yangın çıkarıyor. Kuru otların içindeki bir izmarit, uygun yönden rüzgar eserse, kolaylıkla ortalığı tutuşturabiliyor. Cam şişeler mercek gibi ısıyı toplayıp yangın başlatabiliyor. Ateşli piknik keyfi ve anız yakma kolaycılığı da orman varlığı için çok büyük iki tehlike...
KKTC, ormanlarının yarısını, yangınlarla kaybetmiş bir ülke. Kalan yarısı da çok ciddi tehdit altında. Bu “çok ciddi” tehdite karşı tüm tedbirler ise, “geleneksel...”
(Mustafa Gürsel)
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.