banner913
banner932
banner1012

Sosyal Medyanın Sesi

banner1020

banner974
Sosyal Medyanın Sesi

banner971
Kıb- Tek’te taşıma ücretinin 30 doların altına indirilmesi bir zafer değil. Aslolan hangi kalitede petrolün, nereden alındığının belirlenmedi. Öyle görülüyor ki, taşıma fiyatı aşağıya çekilince, “Cambaza bak” hikayesinden korkuluyor
Herşey şeffaf ve yasal olmalı. Bu iletişim çağında, kapalı kapılar arkasında pazarlık yapılmamalı. Merkezi İhale Komisyonu, kılı kırk yarmalı. Yeteri kadar soyulduk, yeteri kadar zehirlendik. Unutmayın, kirli petrolü al, sana bedava da taşırlar
UBP içerisinde kurultay kavgası hızlanacak. Öyle görünüyor ki, üç adaylı bir seçim yaşanacak. Ersan Saner de vites yükseltti. Başbakanlık performansı, kurultay performansını belirleyecek. Ortada bir performans var mı? UBP’lilere göre evet, ya ülke?
Üzüldüğüm bir başka nokta da sağlık sektöründe artan şikayetler. Acil servislerden, poliklinik ve laboratuvarlardan ciddi anlamda “hizmet alınamaması” nedeniyle şikayet var. Malzeme yok, hap yok, ilaç yok. Doktorun eli kolu bağlanıyor, siniler geriliyor
Vaka sayılarında son bir haftada artış var. Gözle görülü bir artış. Bu artışların en dikkat çekici yanı, KKTC vatandaşları. KKTC vatandaşları arasındaki artışın nedeni de gençler. 18- 35 yaş arası vakalar, vakaların yüzde 85’i civarında
Aşı konusunda gerekli hıza ulaşamadık. Hafta sonu 3 bin barajını geçemedik. Cumartesi günü 2 bin 681 kişi aşılanırken, Pazar gün bu rakam 2 bin 455. Toplamda iki günde yapılan aşı, 5 bin 136 kişi. Oysa aşı stokumuz bir çok ülkeyi kıskandıracak kadar çok
(Hüseyin Ekmekçi)
 
 
 
Başbakan ülkenin doğusunda kurultay gezisindeydi… Oralarda neler oldu?
Vakalar artıyor.. Denetim yok!
Turizm Bakanı isyanda.. Gece sokağa çıkma yasağı kalkmalı..
Aşıya boğulduk.. Ama 194 bin 782 aşı yapabilmişiz…
Türkiye 500 Milyon dolar borç veriyor… O da eleştiriliyor!
(Aytuğ Türkkan)
 
Yaz geldi. Kapı, pencere açalım. Dışarıda oturalım istedik. Ama Mağusa Çöplüğünden gelen yanık çöp kokusuyla zehirleniyoruz. Gerçekten bu ülkede 60 yaşına kadar yaşayabilmek başarı…
(Ahmet İlktaç)
 
Çoğu kişi kuzeyde hükümetin iktidarsız olduğunu söylüyor bence durum biraz farklı. Hükümet bence iktidarsız olmayı özellikle tercih ediyor. Fundemental bir sorumsuzluk. Ne gereği var irade beyanında bulunup çatışmaya girsinler! "İdare etmek" "irade beyan etmek"ten çok daha kolay geliyor onlara. Birçoklarımızın her gün yaptığı gibi..
(Mete Hatay)
 
Kalemin namusu....
Bu Cengiz Özakıncı’nın kitabına verdiği bir isimdir...
Öyle bir isim ki, Kitaba bakar bakmaz son zamanlarda bütün yazılan çizilen, konuşulan paylaşılan, yapılan yorumların bütününe yakınını içine aldığını hemen görüyorsunuz...
Kalemin da namusu mu olur, demeyin...
Olur hem de nasıl olur....
Bu Kalemin yazdıkları milyonlarca kişiyi yanıltabiliyorsa aldatabiliyorsa ve onları yanlışa yönlendirebiliyorsa o kalem namuzsuz da olur, şerefsiz de hatta ahlaksız da olabiliyor...
Aslında kalemin namuslusu da namussuzu da bu özelliğini onu tutan elden almaktadır...
Algı yaratmak İçin bir şeyi saklamak, birilerini yanıltmak veya olmadığı gibi göstermek, olanları saklamak, aldatmaya yönelik bir harekettir...
Bu bir ürünü tanıtmaksa reklamdır der geçersiniz, bir yere kadar da kabul edebilirsiniz, amma konu insan olunca bu o kadar basit değil işte...
Kalemin yazdığı yazıyı tutan elin belli bir ücret, çıkar karşılığında veya kişisel beklenti veya egosu İle yazdıklarında namus arayamazsınız...
Bu konumda yazılan yazılar genelde olmayan özelikleri, ilişkileri varmış gibi veya mevcut özellikleri, ilişkileri yokmuş, gibi gösterip yanıltmak burdan da fayda sağlamak içindir, yani aldatmaya yöneliktir...
Tıpkı etrafınızda olan etiketli, etiketsiz ve onlara yalancı dediklerimiz gibi...
Birileri Yalanla ya hayatınızı zehir eder, zarar verir aldatır, kullanır, ihanet eder, bunu da normal görür vicdanen de rahat olur...
Bu gibiler Yalanını Yaşar bundan beslenir, hatta bununla övünür bile...
Yapılan yanlıştan bahsetmiyorum, yanlış yapmak insana mahsus bir özeliktir...
Amma yalanın derinliği boyutu ve etki alanı çok geniştir nerde duracağı da belli olmadığından ahlaki de değildir...
Onun İçin okuduğunuz, duyduğunuz, gördüğünüz konuşulan her şeyin ahlaki bir boyutu bir namusu vardır...
Yazıyı yazan Kalemin hangi ele, o el hangi bedene, o beden de hangi kafaya, o kafada da hangi ahlak kuralları geçerli olduğu çok önemlidir...
Kalemin namusu aslında insanın namusuyla örtüştüğünden, yansıttığı da yazılanı yazarken tutan elin namusundan ne bir fazladır ne de bir eksik...
(Gürsel Uzun)
 
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.