60 gün geçti.
"Yolsuzluk var" dedim. "Belgeleri burada" deyip verdim. "Suçlar büyük" dedim, "Suçluları koruyorlar" dedim, koruyanlara dava açtım, isimlerini vererek polise şikayet ettim.
Bana 6 tane dava okudular!
Suçu ortaya çıkarana, ifşa edene, açığa çıkarana dava okudular. Açığa çıkardığım suçları işleyenlere işlem henüz yok
Tek başıma da kalsam mücadeleye devam edeceğim. Çocuklarımız için vazgeçmek yok!
Kamyon 60 gündür yerinden kımıldamadı. Her gün kamyonun önünden geçip makamlarına oturuyorlar. Alıştılar artık sanırım.
Okudukları davaları açarlarsa mahkemelere de belgelerimi sunacağım. Dava okusalar da, dava açsalar da, doğru bir tanedir: Bu suçlar işlenmiştir, cezası ağırdır, üstünü örtemeyecekler, suçlular bir gün cezalandırılacaktır.
İşlem yapmayan yetkililer eninde sonunda görevlerinden ayrılacaklar. O makamlar gene bize kalacak. Çünkü biz halkız! Devlet biziz ve adalet için çabamızı devam ettirmek zorundayız.
Suç işleyenler hariç, herkese saygılar.
(Meriç Erülkü)
Ne onur kaldı, ne gurur. Halen kurultay düşünün
Hafta sonu yapılan tartışmalar da bizleri şaşırtmadı. Mağusa Surlarına dikilen iki bayrağı, “bayrak indirme” üzerinden algılayan bir tartışma kültürüne, bu adanın tarihini kurban verdik. Zaten tarihi eserlere bakmıyoruz, üzerine de bu tartışma
Aslında o bayraklar da bir simge… Bu ülkenin tüm tarihi eserleri dökülüyor. KKTC bütçesinden tek kuruş harcama yok, tarihi eserlerin bakımı için. Zaten iki kuruş bulsak, istihdama harcıyoruz. Rezil bir ülke, rezil bir yönetim anlayışı içerisinde kayboluyoruz
Konu bayrak mı? Konu, o tarihi eserlerden sorumlu kurumun, “dikmeyin” demesine rağmen, oraya bayrak direklerinin monte edilmesi. Bayağı, belden aşağı tartışmalar arasında, nasıl bir çamur deryasında olduğumuzu anlıyoruz.
Ekonomi bakanı, hafta sonu bu tartışmalara tuz biber ekti. “O bayraklara uzanan elleri kırarız” dedi. O sırada, 50 yaşındaki bir partilisini, ballı bir sözleşme ile, “uzman” adı altında Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’na istihdam etti. Uzman da kırtasiyeci. Siz daha bayrak tartışın
Ülkede ciddi bir yol çalışması için seferberlik başlatıldı. İçerisinde KKTC yok, KKTC Karayolları Dairesi yok, KKTC Başbakanlığı yok, zaten müteahhitler de yok. Kalkınma ve İşbirliği Ofisi bir görsel hazırladı. Bu ülkenin başbakanının, bakanının Türkiye’den gelen bir memur kadar değeri kalmadı
Bir başka görsel camilerle ilgili... Çocuklara, "1 ay camiye gel, cemaatla iki rekat namaz kıl, bisiklet al" deniyor. Eğitim Bakanı, çocukları okula dahi getiremezken, bu tablodan memnun mu? Önce Çanakkale, şimdi camii. Peki sizin sorumluluğunuz? Tarih hepinizi yazacak
Hamaset, her şeyi yutuyor, kimse farkında değil. Bu ülkenin kabine üyeleri, sadece hamasetle yol alınabileceğini sanıyor. Utanan da yok, sıkılan da. Destekçi vekiller ise iş takibi ile gün geçiriyor. Herkes yeniden seçilme derdinde, yerin dibine girdik, haberiniz yok
Muhalefet ise, CTP- HP, hükümete girmeyi reddederek, aslında bu zemini hazırladı. Alternatifin bu olduğu belliydi. Bu alternatif ise, ülkeyi ancak bu kadar yönetebilir. Şimdi uğraşıp durun, meclis kürsüsünde, sosyal medyada
(Hüseyin Ekmekçi)
Kolej sınavlarının sistemi çok ivedi bir şekilde değişmelidir.
Örneğin İskele Kolejine 75 kişi alınacaksa
Evet İskele’den Karpaz’a daimi yaşayan öğrencilerimize denilebilinir. 75 kişide 50 kişi daimi yaşayan öğrencilerden alınacak
Ama ne yaparız Doğa Koleji’nden ve Mağusa okullarından katılım 110 öğrenci bu defa dershane alan parası olan kazanır demektir. Bu sistem değiştirilmelidir..
(Cenk Şeren)
Halkımızın bayrakla bir sorunu yoktur! 1878'de Osmanlı, bir daha adaya dönmemek üzere bayrağı indirip giderken, Kıbrıslı Türkleri yapayalnız bıraktı ve "bayrak size emanet" bile demedi. Bir asır boyunca o bayrağı tek başına koruyup kollayan ve göndere çeken Kıbrıslı Türkler'di!
(Ali Tekman)
Sosyal Medyanın Sesi
