banner913
banner932
banner1012

Sosyal Medyanın Sesi

banner1020

banner974
Sosyal Medyanın Sesi

banner971
Hiçbir işimizde hayır yok;
10 gün önce sağlık bakanlığından gelen mesaj üzerine ilk aşımı yapmak için Trenyolu Polikliniğine gittim.
Hesapta randevu İle alıyorlar. Saat 11.00’deki randevuma 10.45’te gittim.
25-30 kişi poliklinikteki kapı önünde bekliyordu. Ben 45 dakika orda beklerken benden önce gelen insanlarla beraber beklemeye koyulduk. Anca içeri kimseyi almadıkları gibi birisi çıkıp izah da vermedi. Millet kapı önünde saatlerce bekledi ne yazık ki zaman geçmesine rağmen bir kişiyi içeri alıp aşı yapmadılar.
İnsanları randevu İle çağırıp kapı önünde bekletmenin hangi akla hizmet ettiğini anlamakta güçlük çekiyorum. Yazıklar olsun bu uygulamanıza.
(Hasan Hüda Ecer)
 
 
Akşam "Nasipse Adayız," filmini seyrettim Netflix'te. Beyoğlu Belediye başkanlığına aday olmak isteyen özel hastane sahibi bir doktorun yaşadıklarına odaklanıyor. Daha evvel "Yozgat Blues"dan tanıdığım mesleği doktor olan ama son 10 yıldır sinemada çok aktif biri olan Ercan Kesal'ın ilk yönetmenlik denemesi. Anladığım kadarıyla "film crew"un büyük bir kesimi Sırp filmcilerden oluşuyor. Hafif bir Kustarica havası hissetmedim değil film boyunca. Kamera düğündeymişiz gibi aday adayı doktorumuzun peşinden bir saniye bile ayrılmıyor. Uzun sahneler iyi çalışılmış az cutla film canlı tutulmuş. Yaşanan olaylar çok gerçekçi bir şekilde önünüze geliyor. Bir aday adayının öyküsü gerçekten siyasetin durumunu da gözler önüne seriyor. Hemşeri dernekleri, feodal ilişkileri, yağcılık, adaydan devamlı bir şeyler yütmeye çalışmak. Tabii aday adayının önlenemez hırsı. Gözünün kararması! Bunların hepsine bizim siyasette de tanık oluyoruz. İçki masalarında proje konuşmaları vesaire.. Film gerçekten güzel. Ercan Kesal hem baş rol oyuncusu, hem de yönetmen koltuğunda. Sanırım hikayeyi de yazdı çünkü onun da başından böylesi bir aday adaylığı hikayesi geçmişti. Sonuç olarak tüm siyaset yapma meraklılarına tavsiye ederim. Özellikle aday adaylarına. Sanırım sayıları da nüfusumuzun büyük bir kısmını tutar..
(Mete Hatay)
 
 
Rumlar 1974 Savaşından sonra, biz Kıbrıslı Türkleri dışlayarak , Kıbrıs Cumhuriyetine sahip çıktılar. KC’ni tekrardan ayakları üzerine kaldırarak , bu devleti güçlendirip onu AB üyesi yaptılar. Bu onların başarısıdır... Biz Kıbrıslı Türkler İse Türkiye’nin sayesinde canımızı zor kurtardık... Zaten Türkiye gelmese Kıbrıs sorunu diye bir sorun olmayacaktı. Herkes çoktan Londralı olmuştu yada ölmüştü... Bizler Türkiye ile birlikte Rumlar’dan kalan topraklara sahip çıktık. Savaşın sonuçlarını hukuki zemine oturtmaya çalışıyoruz. Rum’dan kalan topraklar üzerine, Türkiye’den taşıdığımız nüfusla birlikte KKTC’yi kurduk... Dünyayı kandıra bilirmiyiz ? İnşallah fakat sanmıyorum... Federasyona gelince. Rumlar neden bizimle federasyon yapsın ki ? Onlar Kıbrıs Cumhuriyetinden vazgeçip neden bir ortaklık kursunlar. Onlara ne veriyoruz ki bizle ortaklık kuracaklar... İşgal ettiğimiz topraklarını mı veriyoruz . Yani Federasyon işi de zor be dostlar... Dost acı söyler derlermiş. Olacak olanlara en çok üzülecek olan seçilmişlerdir. Yıllar gelip geçerken Türkiye’nin bir ili olacağız. Ama Onu da başaramayıp gayrı yasal bir vilayet haline geleceğiz. Eğreti gelin misali... Umut etmek bedava. Umutsuz yaşanmaz değil mi ?
(Salim Akbaş)
 
Crans Montana’dan sonra yani yaklaşık 4 yıldır mevcut federal çözümü savunanları devre dışı bırakıp, ayrılıkçı politikalarını gündeme taşıyacak her şeyi aleni yapanlar Cenevre’de “yekvücut” olarak neyi masaya koyacaklar?
(Okan Dağlı)
 
Sanırım, memlekette marketten çıkan herkes elindeki poşete ve fişe bakıp," Ben ne aldım? sorusunu sorar...
(Eralp Şerifoğlu)
 
 
Uzun uzun sayfalarca köşe yazıları yazmaya gerek yok...
Ne sağlıkta ne siyasette ne ekonomide ne de herhangi başka bir konuda...
Bu İmam-Cemaat politikasında ısrarcı olduğumuz müddetçe güzel günleri sadece rüyalarımızda göreceğiz..
(Bahar Sancar)
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.