8 Mart, emekten bir haber, tek derdi mağaza, mağaza dolaşıp elbisesine uygun çizme bulmak olan kadının günü değildir… Kendisinin asla sahip olamayacağı bir eşyayı hayal ederken çalışan bir gündelikçinin günüdür; elinde törpüsüyle, cımbızıyla, makyaj yaparken onu izleyen bir kadının değil…
Üzüm gibi ezilen kadının günüdür… Korkmayan, yılmayan, direnen kadınların günüdür.
Hediye, çiçek, mesaj beklemeyen kadınların günüdür.
Çalışan emekçi kadınların başkaldırısını saygıyla anarak, en azından bugünü kirletmeyelim… 8 Mart’a da tecavüz etmeyelim…
(Gizem Özgeç)
Lefkoşa’da, kent surları üzerinde, Osmanlı muhassılı Silihtar Mustafa Ağa’nın adını taşıyan “Silihtar Burcu”nda yer alan ve halen kullanılan “Cumhurbaşkanlığı Sarayı” Kıbrıslı Türkler için tarihsel değeri olan bir yapıdır.
Bu bina; yakın geçmişimize, direniş günlerine, resmi görüşmelere, kabullere, gizli toplantılara, diplomatik pazarlıklara tanıklık etmiş tarihi bir mekândır…
Dr. Fazıl Küçük, Rauf Denktaş, Dr. Derviş Eroğlu, M. Ali Talat ve Mustafa Akıncı bu binaya sığabilmiş, hiçbirisi de Türkiye’den “saray” istemeyi akıl edememiştir.
(Hasan Kahvecioğlu)
Kadın üzerine;
1857 yılında birlik olarak mücadele etmenin önemini gösteren, eşitliğin ve mücadelenin simgesi olan kadınların anısına...
Güçlü, mücadeleci, onurlu, baskılara ve kalıplara boyun eğmeyen, özgürlüğün ve eşitliğin tüm canlılar için olduğunu bilen ve savunan; korumak, geliştirmek, birleştirmek, adaleti sağlamak, hakları savunmak, uzlaşıya varmak, vardırmak, yetiştirmek ve yetişmek için çalışıp çabalayan, karşılık beklemeden sevmeyi ve saygı göstermeyi bilen, sevilmeyi ve saygıyı hak eden, sabırlı, özverili, üretken...
işçi, öğrenci, yönetici, memur, öğretmen, doktor, mimar, mühendis, sporcu, sanatçı, hemşire, yazar, gazeteci, işletmeci, ressam, şair, ev kadını, bilim insanı, anne, çalışan... çalışmayan;
insani ve ahlaki değerlere ehemmiyet veren, fikri hür, irfanı, vicdanı hür, barışçı tüm kadınlara selam olsun.
(Ufuk Altunç)
"UUU kadınlar günü mü varmış!!!" zihniyeti ne yazık ki devam ediyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Koral Çağman'nın bu sözü ile başlayalım "Kadınlarımız için bir günlük süslü cümleler söylemek değil, somut icraatlar yaparak; hayata geçtiğini görmek istiyoruz"
Ne yazık ki, süslü cümlelerle günü geçirdiğinizi görmek beni üzüyor. Böyle bir günde 30 yıllık bir KADIN müdürü görevden alıyor ve yerine bir bey efendiyi atıyorsunuz. Üstelik Dışarıdan...
Aydan Başkurt, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı Sosyal Hizmetler Dairesi'nin müdürlük görevine son verdiniz. 30 Yıllık müthiş bir kurumsal hafıza daha heba oldu. Ne için?
Siyasetinize kurban verebileceğiniz dışarıdan (kamu görevlisi OLMAYAN) birini atayabileceğiniz başka daire bulamadığınız için.
8 Mart Dünya emekçi kadınlar gününde Aydan hanımın koltuğuna oturttuğunuz bey efendinin bu alanda ne tecrübesi var? Kadınlar için hangi çalışmalarda bulundu? Şiddete uğramış kadınlar, tecavüze uğramış kadın ve çocuklar, kadın cinayetleri, kadının toplumdaki yeri konusunda tek bir kelamı yok mesela google sordum.
Sizin topluma karşı sorumluluğunuz yerin dibine batsın. Çağlayan çocuk yuvasındaki, gençlik evindeki onca çocuğu ve genci annesiz bıraktınız. Kadın sığınma evlerindeki kadınları yalnız bıraktınız dert ortaklarını ellerinden aldınız. Bu mudur kadına verdiğiniz önem.
Gördük somut icraat dediğiniz şeyin ne olduğunu? Allah aşkına somut başka icraat yapmayın siz lütfen.
Aydan Başkurt 30 yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı Sosyal Hizmetler Dairesinde görev yaptı. Binlerce çocuğa anne, binlerce kadına ev oldu, aş oldu ve şimdi siyasi kararla evine müşavir olmaya gönderildi bugün. Hazırladığı 3 yasa vardı bu topluma bırakacağı en çok da buna üzüldü.
Ve siz, Dünya emekçi kadınlar günü için mesaj mı yayınladınız. Üstelik giriş cümlesi de "Kadınlarımız için bir günlük süslü cümleler söylemek değil, somut icraatlar yaparak; hayata geçtiğini görmek istiyoruz" diyerek.
(Çiğdem Aydın)
Sosyal Medyanın Sesi
