Yeni İngiliz Planı, şu esaslardan oluşuyor:
Kıbrıs’ta 1960’ta olduğu gibi, bugün de Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kuracak olan iki topluluk vardır. Yeni devlet Kıbrıs Cumhuriyeti’nin evrimleşmiş hali olacak ve BM veya AB üyeliği için yeniden başvurması gerekmeyecek.
Federal hükümet, dış politika, ekonomi, güvenlik ve vatandaşlık gibi tanımlanmış yetkilere sahip olacak.
Altı Rum ve üç Türk’ten oluşacak dokuz bakanlı bir Bakanlar Kurulu ve eşit statüde iki eşbaşbakan olacak. Kabine üyeleri, hem iki toplum, hem de parlamentodaki siyasi gruplaşmalar dikkate alınarak atanacak.
Yasama yetkisi, 24 Rum, 12 Türk üyeden oluşacak 36 kişilik parlamentoda olacak.
Topluluk Devletleri, federasyonun sorumluluklarına ek olarak, kendi anlaşmalarını yapma hakkına sahip olacaklar.
Federal hükümet, uluslararası ilişkiler ve AB ile ilgili işleri Topluluk Devletleri’nin onayı ile yürütecek. Oybirliğinin olmaması durumunda Kıbrıs, AB içinde ve uluslararası oylamalarda çekimser kalacak.
Yabancı askeri kuvvetler, anlaşmasının imzalanmasından sonra Ada’dan ayrılacak. Türkiye, “tek taraflı müdahale hakkından” vazgeçecek. Az sayıda Yunan ve Türk askeri adada kalacak.
Kıbrıs Türk devletinin toprak yüzdesi, Maraş ve Güzelyurt’un iadesini de içerecek şekilde y% 28,2 ile % 29,2 arasında olacak.
Mülkiyet sorunu yaşayan eski kullanıcıların “duygusal bağı” tanınarak üçlü formül (iade, tazminat ve takas) yoluyla çözülecek.
(Hasan Erçakıca)
Sayın Sağlık Bakanı ekranlara çıkıyor, ülkedeki son durum hakkında açıklama yapıyor, vakaları, yoğun bakım hastalarının bilgilerini paylaşıyor, aşı gelecek ama miktar belli değil diyor, aşı planı yok deniyor ama aşı planımız var diyor.
Buraya kadar normal ve bir nebze olsun kabul edilebilir..
Daha sonra Sayın Sağlık Bakanı mutasyonlu virüsle ilgili olarak "Olabilir" diyor, bu ülkenin en önde gelen üniversitelerinden biri olan YDÜ'nün mutasyonlu virüs çalışması hakkında "BİLGİM YOK" diyor..
Yetmiyor yine Sayın Sağlık Bakanı "Ev Karantinası" uygulaması ile ilgili olarak "NE AŞAMADA OLDUĞUNU NET OLARAK BİLMİYORUM" diyor..
SİZ BİLMEYECEKSENİZ KİM BİLECEK?
Bu ülkenin üniversiteleri ve diğer sağlık kuruluşları neden bu sürecin dışında tutuluyor? Neden kendi bilim insanlarımız ve onların çalışmaları görmezden geliniyor? 5 HAFTA OLMUŞ ÖRNEKLER TÜRKİYE'YE GÖNDERİLELİ VE HALA DAHA BUGÜN YARIN SONUÇLAR GELECEK DİYE İNSANLARI NEDEN OYALIYORSUNUZ?
En başından kendi üniversitelerimiz ile bu çalışma yapılsaydı mutasyonlu virüs daha erken tespit edilmez miydi? Önlemler daha hızlı alınmaz mıydı? Vakaların bu kadar artmasına engel olunmaz mıydı? EDİLİRDİ, ALINIRDI, ENGEL OLUNURDU!
Bir ülkenin Sağlık Bakanı çıkıp da "Ev karantinası ne aşamada bilmiyorum" Dİ-YE-MEZ!
Bileceksiniz sayın bakan! Elektronik Kelepçeleri yine bu ülkenin üniversiteleri size sundu ama siz gidip yurt dışından aldınız. Zaten zorda olan ekonomiyi daha da zora soktunuz ama kimse size ağzını açıp tek kelime etmede çünkü önce sağlık dendi!
(Bahar Sancar)
İngiliz diplomasisi devrede. Biliyorsunuz Annan planında da kurulacak olan yeni ortaklığı, iki devletin mi kuracağına, yoksa Kıbrıs Cumhuriyeti'nin federasyona dönüşmesinden mi oluşacağı tartışmasını aşmak için "Bakire doğum" lafını ortaya atmışlardı. Yani ne iki devletin ne de mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti'nin dönüşümüyle kurulan demekmiş "Bakire Doğum." Bir de egemenlik isteyen Türk tarafını yatıştırmak için egemence diye bir kavram daha icat edilmişti Sir Hanny tarafından. Zaten 2004'ten sonra bu tip "yaratıcı muğlaklıkları" uydurmasındaki becerilerinden dolayı Lordluğa terfi edilmemiş miydi beyefendi? Tabii bu muğlaklıklar "yaratıcı" mıydı, "yıkıcı" mıydı tartışılır...
(Mete Hatay)
Sosyal Medyanın Sesi
