Bu ülkede bir de "aşı yüzsüzleri" var. Başbakan da "halledeceğim yahu" modunda.
Önce sağlı çalışanları ama gerçek sağlık çalışanları, sonra kronik hastalığı olanlar. 65 yaş üstü kronik hastalar, bir de o yaşa gelmeyen kronik hastalar var. Nasıl başvuracaklar belli değil.
Bu listeyi çıkarmaktan aciz bir yapı. Allah'tan nüfus az da...
Gerçekten ömür törpüsü.
(Hüseyin Ekmekçi)
Pandemi sürecinde kirasından azıcık indirim yapmayan soysuz mal sahiplerine bir çift lafım olsun .Yatlarınız katlarınız her şeyiniz olmuş ama insanlığınız olmamış vicdanınız paraya doymamış bugün paranın gücünü kullanıyorsun doymuyorsun ama sonun da götüreceğin bir arşın çarşaf günü gelip de bana sorarlarsa hakkın helal mi bu doyumsuzlara asla helal değildir diyeceğim buradan ilan ediyorum ta ki kiralarda indirim yapana kadar.
(Süleyman Özkoç)
65 yaş üstü insanlarımızın aşılanması için muhtarları neden görevlendirmiyorsunuz. Muhtarlarımız kendi bölgelerinde hayatta olan ve aşı olmak isteyen 65 yaş üstü insanları belirlesin sağlık bakanlığı da aşı ekipleri oluşturarak yaşlı insanlarımızı evlerinde aşılasın..
(Göktürk Ötüken)
Nerden bileceksin?
Meclisi takip etmez, televizyon izlemez, radyo dinlemez, gazete okumaz, sosyal medyada muhalefet partileri ve liderlerini takip etmez.
Ama, herhangi bir olayda hemen yazar, “Muhalefet partileri nerede?”
Yazana değil de okuyup beğenenlere kızmışımdır hep. Okumadın, anlamadın, sormadın, bastın beğeniyi.
Helal olsun kardeş...
(Hüseyin Arca)
İktidar olmak; herhangi bir konuda doğru veya yanlış karar vererek, o kararın arkasında durarak uygulamaktır. Ortada o kadar yasa, savcı görüşü, bilimsel veri varken bile karar üretemeyen, oradan oraya pas atarak zamana uğrayan iktidarsız bir hükümet! Tıp dünyasına önerim iktidarsızlığın tanımını bir kez daha gözden geçirmeleri zira iktidarsızlar kadar halkın ebesini belleyen de yok!
(Alev Şensoy)
Sesini duyurabilenin, duyurduğu ölçüde sorununu çözmesi gibi bir durumumuz var malum ama sesini duyuramayanlar da var...
“Öğrenci Adası” ülkemizde, Uluslararası Öğrencilerin bir bölümünü temsil eden VOIS Cyprus, yaşadıkları süreci anlattıkları açıklamanın sonunda soruluyor:
... Sayın Başbakan; size yeniden soruyoruz. Lütfen söyler misiniz; risk grubundaki uluslararası öğrencilerin aşılanmaları ile ilgili planınız nedir?
(Nazar Erişkin)
Bizim ülkemizde “zenginlerden” çok daha fazla vergi alındığı zaman bu gelir “yoksullara” geri dönmüyor!
Hep söylenen “zenginler” ya da “ultra zenginler” kimdir sahi?
Zenginler” demekle olmuyor.
İnsandan insana değişiyor.
Benzin istasyonundaki pompacı için “zengin”, lüks arabasıyla yanına gelendir. Oysa buralarda “lüks araç” kullananların çoğu kendine “fakir” diyendir.
Hâlbuki “zengin”in çok daha ölçülebilir bir tanımı olmalıdır.
“Servet” ya da “Varlık” vergisinin tarifini neden yapmıyor kimse?
Bu ülke “servetini” de bilmiyor sanırım…
Nüfusunu bilmediği gibi!
Banka mevduatı falan rakamın üzerinde” denir örneğin…
Ya da…
“Aylık geliri falanca rakamı aşan…”
O rakam nedir?
Tanımı yapılmış servet ya da varlık vergisini illaki destekliyorum.
Bir “proje” olarak servet ya da varlık vergisini tartışırken, şu temenni zorumuza gitmemeli diyorum yine de…
“Ortak gelirimizi ayrımsız tüm işçilere paylaştırarak olağanüstü günleri dayanışma ile atlatabiliriz.”
(Cenk Mutluyakalı)
Sosyal Medyanın Sesi
