“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!”
Cumhurbaşkanlığı seçiminde aleni müdahalelere ses çıkarmayanlar sıra kendilerine gelince ne hikmetse "maraz" eder oldular.
Faiz abim her ne kadar “müdahale” demekten korksa da "telkin" diyerek kendini rahatlatıverdi.
Şimdi de Sn. Zorlu Töre'nin meclis başkanlığı zora girince, oğlu müdahaleden şikayet etmeye başladı.
Bizzat müdahalecinin adresini verdi.
Bir de Sn. Saner ve ekibine gönderme yaptı; "seçilmiş değil, atanmışlar.”
Söylemler doğru olsa da, kendine yapılınca konuşmanın pek bir anlamı olmuyor…
Ama haklarını yemeyelim, en azından görüp bilip susanlardan yine de bir adım öndeler.
“Susma, sustukça sıra sana gelecek” sözü ne kadar da anlamlaşıyor kendini buluyor.
İşin özü şu ki;
Birileri "ben kazandım" derken, hep birlikte kaybediyoruz.
Oysa korkunun ecele faydası da yok.
Ya özgür olup uçuyorsun, ya da biat edip savruluyorsun..
Sonuçta herkes vicdanında mahkum…
(Kemal Burgaç)
Kendisi için "demokrasi" isteyen ve "UBP bunu hak etmedi" diyen Sayın Zorlu Töre, divan başkanı olduğu ve "ucube kurultay" için neden benzer bir tepki göstermedi. Velev ki söylediği doğru, "dıştan müdahale var", e dik alası divan başkanı olduğu kurultayda yaşandı.
Demokrasi böyle bir şey... Kendi divan başkanlığında yerle bir edilmişti... Şimdi diyor ki "yerle yeksan..." Bıraktınız mı?
(Hüseyin Ekmekçi)
Zorlu Töre da müdahale mağduru olduğuna göre artık siyasi yelpazede “Müdahale yoktur.” deyen kalmadı. “Müdahale hep vardı.” deyenler var ki onlar da aslında bugünkü müdahalenin var olduğunu kibarca kabul ediyor. Önümüzdeki ilk seçimde, bu kadar somut bir siyasi durumla ile ilgili siyasi partilerin olası hareket planlarını halk ile şeffaf biçimde paylaşmalarını bekleriz.
1- Bizi seçerseniz müdahale olsa da kamu maaşlarını ödeyebilmek için müdahale yokmuş gibi davranacağız.
2- Bizi seçerseniz müdahaleyi kabul etmeyip, kamu maaşlarını gerekirse taksit taksit veya gerekirse hiç ödemeyeceğiz.
3- Bizi seçerseniz müdahale edenleri, müdahale etmemeleri hususunda ikna etmeye çalışacağız. İkna edemezsek, halkımıza denedik ama ikna edemedik diyeceğiz.
4- Bize göre kimi seçerseniz seçin her türlü müdahale olacak o yüzden en iyisi bizi seçmeyin.
(Mehmet Ekin Vaiz)
Alış veriş çadırında veya sokaklarda amaçsızca gezen, 20-30 kişilik gruplar halinde evlerde, iş yerlerinde yeme içme yapanlar da bizim insanlarımız değil mi? Saatlerce maske ve mesafeyi hiçe sayan sohbetler yapanlara ne demeli? İğneyi önce kendimize batırsak diyorum. Unutmayalım ki, kapandığımız zaman birçok insan aç veya işsiz kalacak. Toplum olarak vurdumduymaz olduk ne yazık ki...
(Derviş Atakan)
İnadınıza batmayacağız bu ülkeyi bırakıp kaçmayacağız. Buraları sizlere ve sizin istediklerinize bırakmayacağız sonuna kadar size rağmen size inat dik duracağız, savaşacağız ve başaracağız. Ağa babalarınıza da sizlere de inat biz hep burada olacağız. Hep dik duracağız yalakalık yapmayacağız, bu ülke için savaşmaya devam edeceğiz size rağmen asla pes etmeyeceğiz. Kanımızı emseniz de tekrar ve tekrar ayağa kalkacak ve yine karşınıza geçeceğiz beceriksiz cibiliyetsizler zavallılar…
(Veli Esendağlı)
Eylem demokratik bir haktır. Bu demokratik hak doğru zamanda kullanıldığında başarıya ulaşılabilir. Geçen hafta, dün, bugün, yarın yapılan ve yapılacak eylemlerin zamanlamasının çok yanlış olduğu ortada. Çift PCR ve karantinasız girişlere ses çıkarmayanlar bugün bunun acı vebalini çekiyorlar. Ne kadar bağırsalar haklıdırlar. Ama çok geç kaldılar.
Bu arada bu saatten sonra tedbirlerin hafifletilmesi bir nevi intihar olacaktır. Hatta mahvolan ekonomi daha da kötüye gidecektir...
(Ahmet İlktaç)
Coronavirüs gözlemlerim:
Evet önlemlere uyalım, titiz olalım ama panik havasıyla herkese virüslü diye bakmaktan vazgeçelim, 'temaslılın temaslısının temaslı' gibi ifadeler kullananlar var, Allah aşkına sakin… Hepimizi temaslının temaslısının temaslısıyız vesselam!
2- 'Temaslılar' vaka değil, hastalığa yakalananlar da canavar değil, hele hele hastalığı atlatanlar korkunç değil, bir birimizi bu denli yaftalamayalım, bu durum hepimize zarar.
(Mert Özdağ)
Sosyal Medyanın Sesi
