Çiçeği burnunda hükümet derken, üç ayı doldurduk!
Zaman süratle geçiyor!
Seçim propaganda sürecinde söylenenlere bakıyorum, sonra hükümete geldikleri ilk günlere.
Ve geldiğimiz noktayla kıyaslamaya çalışıyorum!
Dün KKTC Meclisi az kalsın toplanamıyordu!
Allahtan hızır gibi yetişenler oldu da, demokrasi adına oturum sağlanabildi!
Bu güne kadar dörtlü ittifakın söylediklerinin hepsi lafta kaldı!
Formülünü UBP den de sormadılar, kurtuluşu zam yapmakta buldular.
En temel ihtiyaç maddelerine zam üstüne zam yapılır hale geldi!
“Bekara hanımı boşamak kolaydır” derler tıpkı muhalefetteyken avazının çıktığı kadar bağırmak gibi, bol keseden atıp tutarak, yapacağız, keseceğiz söylemlerinde bulunmak gibi.
Üç ay geçti, vatandaş dövizin karşısında can çekişir hale geldi.
Ne yapıyor hükümet ? Dövize endeksli gerekçesine sarılarak zam yapıyor.
Ateşi söndürmeye, en azından hafifletmeye gideceğine, ateşe benzin döküyor!
Piyasa başıboş bırakılmış, dileyen dilediği fiyattan halkı kazıklamayı artırdıkça, artırıyor.
Çarşı murakabe hak getire!
Piyasa denetimsiz, vatandaşın sağlığını tehlikelerin içine atacak boyutta limit üstü tarımsal zehir içeren gıda maddelerini rahatlıkla satabiliyorlar.
Devlet başıboş bırakılmışçasına yalnız!
Dairelerde denetim yok, mesainin devam ettiği okul kapanış saatlerindeki trafiğe bir bakın, ne anlama geldiğini anlamıyorsanız, gidin başınızı duvarlara vurun!
Seyrüsefer Dairesindekine benzer dairelerde vatandaşlara adeta işkence çektiriliyor.
Hastanelerde ilaç yok, eğitim bir belirsizliğin içinde kaybolmuş gitmiş, sadece laf üretiliyor. Sokaklarda, en olmadık mekanlarda, alış veriş merkezlerinin, askeri kantinlerin önlerinde RHA plakalı araçlar alış verişte.
Devlet sadece kendi çıkarlarını düşünür şekilde hareket ediyor. Vatandaşın çıkarlarını dikkate almıyor. Bu da hükümetin vatandaştan her geçen gün kopmasına, uzaklaşmasına neden oluyor.
Köy panayırlarında vatandaş arasına girerek, gülücükler saçarak boy, boy poz vermekle durumu kurtaramazsınız. Şirinlik muskaları saçarak hükümette kalmayı sağlayamazsınız.
