banner913
banner932
banner1012

“Haklarımızdan geri adım atmayız”

banner1020

TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Akdeniz için önemli mesajlar verdi ve “KKTC ve Libya ile başlattığımız süreçlerden vazgeçersek bize denize girecek kıyı, olta atacak sahil bile bırakmayacaklar. Ülkemizin KKTC ve Libya ile yaptığı anlaşmalar, uluslararası hukuka tamamen uygundur” dedi

banner974
“Haklarımızdan geri adım atmayız”

banner971

Türk savunmasının gizli devi suya indi! Yeni Tip Denizaltı Projesi'nin birinci gemisi Pirireis'i havuza çekme töreni Gölcük Tersane Komutanlığı'nda gerçekleştirildi. 5'inci gemi Seydialireis'in ilk kaynağı Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldı. 

Erdoğan, Gölcük Tersane Komutanlığında Yeni Tip Denizaltı Projesi'nin ilk deniz altısı Pirireis'i Havuza Çekme ve 5. Gemisi Seydialireis'in İlk Kaynak Töreninde yaptığı konuşmada, havuza çekilecek Pirireis denizaltısının inşasının yaklaşık 4 yıl önce başladığını, 2022 yılında Pirireis denizaltısının hizmete gireceğini söyledi.
Pirireis'in ardından Hızırreis, Muratreis ve Aydınreis denizaltılarının ilk kaynak törenlerinin yapıldığını ve inşa sürecine geçildiğini hatırlatan Erdoğan, Yeni Denizaltı Projesi'nin 5'incisi olan Seyidialireis'in ilk kaynak törenini de gerçekleştirdi.
Gelecek yıl bitmeden serinin son gemisi olan Selmanreis'in inşasına da başlanacağını anlatan Erdoğan, 2022 yılından itibaren her yıl bir denizaltının daha hizmete gireceğini, böylece 2027 yılında 6 denizaltının tamamının da Deniz Kuvvetleri'nin emrinde hizmet vermeye başlayacağını aktardı.
Türkiye'nin izlediği politikanın, boyundan büyük işlere kalkışarak başını belaya sokma veya hakkı olmayan yerle müdahalede bulunma olmadığını belirten Erdoğan, "Tam tersine, hem kendimiz hem dostlarımız hem de tüm insanlık için gecikmiş bir hak temsili mücadelesi içindeyiz. Suriye'de yürüttüğümüz harekatların amacı budur. Doğu Akdeniz'de izlediğimiz politikanın gayesi de budur. Son olarak meşru Libya yönetimiyle yürüttüğümüz çalışmalar da bu çerçevededir" dedi.

Türkiye'nin, Doğu Akdeniz ve Libya meselesiyle ilgili politikalarına değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yunanistan ve onu destekleyen kimi ülkeler, uzunca bir süredir Türkiye'yi adeta denize adım atamaz hale getirmenin hazırlıkları içindeydi. Akdeniz'e komşu kimi Arap ülkeleri ile İsrail'in de benzer çabalar içinde olduğunu biliyoruz. Bizim, durduk yere kimseyle maraza çıkarmak, kimsenin hakkını, hukukunu gasp etmek gibi bir niyetimiz yoktur. Bıçak gırtlağa dayanana kadar da sükunetimizden asla taviz vermedik ancak geldiğimiz noktada artık bu suskun ve çekingen politikayı sürdürme lüksümüz yoktur.
Şayet KKTC ve Libya ile başlattığımız süreçlerden vazgeçersek bırakınız ekonomik faaliyetleri, bize denize girecek kıyı, olta atacak sahil bile bırakmayacaklar. Karşımızdakilerin hak, hukuk, adalet, ahlak, insaf diye bir dertleri kesinlikle bulunmuyor. Türkiye'ye ve Türk milletine karşı öyle bir kinleri var ki ellerinden gelse bizi sadece Anadolu'dan söküp atmakla kalmayacak, dünyadan kökümüzü kazıyacaklar. Hamdolsun ülkemiz artık bu tür niyetlere, bu tür sinsi veya açık saldırılara karşı kendi hakkını, hukukunu, çıkarlarını koruyabilecek güce, iradeye, imkana sahiptir. Ülkemizin KKTC ve Libya ile yaptığı anlaşmalar, uluslararası hukuka, Birleşmiş Milletler sözleşmelerine ve diğer yerlerdeki benzer örneklere tamamen uygundur."
Erdoğan, Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye'nin balıkçılıktan ancak yüzde 1 oranında pay alabileceği bir düzene razı olmayacaklarını söyledi.
Aynı şekilde kimsenin denizaltındaki hidrokarbon kaynaklarının aranması ve işletilmesinden tamamen dışlanmış bir Türkiye'ye rıza göstermelerini beklememesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Ege'deki egemenliği, kendilerine ait olmayan ada adacık ve kaya parçaları üzerinden hazırladıkları proje ile Türkiye'nin haklarına göz dikenler, meydanın boş olmadığını bilmelidir. Masa başında çizilen haritalarla, çevre hassasiyeti veya bilimsel faaliyet kisvesi altında ülkemize emrivaki yapılmasına izin veremeyiz. Bizim gerek kıta sahanlığı gerek münhasır ekonomik bölge ve deniz yetki alanları meselesinde yerleşik uygulamalara aykırı hiçbir adımımız yoktur." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, Libya ile yaptıkları deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair mutabakat muhtırasının Türkiye hukuku ve uluslararası hukukla çelişen yönünün bulunmadığını dile getirerek, bu konudaki çalışmaların da bir anda ortaya çıkmadığını kaydetti.
Türkiye olarak deniz yetki alanları konusunda Libya ile 10 yıl önce ilk adımları attıklarını vurgulayan Erdoğan, "Halen Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın Kurmay Başkanlığını yürüten Tümamiral Cihat Yaycı'nın bu konuda hazırladığı raporlar, haritalar, yazdığı makaleler ve kitaplar ortadadır. Dönemin Libya Devlet Başkanı Kaddafi ile bu meseleyi harita üzerinde konuşmuş, kendisiyle anlayış birliğine varmıştık. Ülkemizin Libya'ya bakan kara bölümü ile Libya'nın ülkemize bakan kara bölümü arasındaki deniz yetki alanı çakışması uluslararası mevzuata ve uygulamalara göre bize bu hakkı veriyor. Bölgedeki karışıklıklar sebebiyle mutabakat metninin hukuki zemine taşınması biraz gecikti" ifadelerini kullandı.
Meşru Libya yönetimi ile 27 Kasım'da yapılan anlaşmanın bundan 10 yıl önce hazırlanan haritalar üzerinde yürütülüp neticelendirildiğini ve bu anlaşmanın gereklerini tümüyle yerine getireceklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Elbette bu konuda hak sahibi olduğunu söyleyen herkesle de görüşmeye, konuşmaya ve hakkaniyet esasına göre yeni yollar bulmaya çalışacağız ama hiç kimse bizi dışlama, kıyılarımıza hapsetme, ekonomik çıkarlarımızı gasbetme niyetiyle karşımıza gelmesin. Ege'nin de Akdeniz'in de sahibi bu denizlere kıyıları olan ülkelerin tamamıdır. En uzun kıyı sahibi ülke olarak biz de buradaki haklarımızı korumak için sonuna kadar tüm imkanlarımızla mücadele etmekte kararlıyız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 17 yılda Orta Asya'dan Afrika'ya Balkanlar'dan Güney Amerika'ya kadar geniş coğrafyaya yönelik açılım politikaları hayata geçirdiklerini dile getirerek, yaptıkları işin adının, yeni kapılar açmaktan ziyade tarihlerinde ve medeniyetlerinde zaten var olan açık kapıları yeniden keşfetmek olduğuna işaret etti.
"TÜRKİYE İLE LİBYA DENİZDEN KOMŞUDUR"
Gittikleri her yerde büyük bir samimiyet, heyecanla, hüsnükabulle karşılandıklarını belirten Erdoğan, "Özellikle halklar nezdinde öylesine bir kucaklaşma yaşadık ki hiçbir yerde kendimizi yabancı, garip, öteki hissetmedik." dedi.
Erdoğan, "Hangi kökene, hangi renge, hangi dile, hangi meşrebe sahip olursa olsun sevinçleri gözlerinden okunan insanlarla uzunca bir aradan sonra yeniden karşılaşan kardeşlerin muhabbeti ve hasretiyle kucaklaştık. Kimi ülkelerin avuç dolusu para saçarak, kiminin zulüm, kiminin tehditle elde edemediği iklimi biz sadece bir selamla, bir temasla, gerçekten çok mütevazı imkanlarla ziyadesiyle oluşturmayı başardık" ifadelerini kullandı.
Yakın coğrafyada bu politikanın sonuçlarının çok daha çarpıcı bir şekilde göründüğünü dile getiren Erdoğan, son dönemde bölgede yaşanan ve Türkiye'nin de içine çekilmeye çalışıldığı istikrarsızlıkların gerisindeki sebeplerden birinin de Türkiye'nin bu çerçevede elde ettiği neticeler olduğunu belirtti.
Erdoğan, Birleşmiş Milletlerin tanıdığı meşru hükümet yerine belli güçlerin piyonu olan bir savaş baronuna, illegal bir şahsa sahip çıkıldığını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Halbuki Türkiye ile Libya denizden komşudur. Deniz yetki alanlarımızın çakıştığı nokta itibarıyla biz Libya ile Akdeniz'de her türlü işbirliğine, her türlü ortak çalışma yürütmeye hak sahibiyiz. Aynı şekilde Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal'in Libya'da verdiği mücadeleyi de unutmamalıyız. Madem Libya'nın bizimle ilgisi yok öyleyse Gazi Mustafa Kemal orada ne arıyordu? Canını tehlikeye atma pahasına hangi mücadeleyi veriyordu? Demek ki Libya bizim için gerekirse canımız pahasına yanında yer almamız gereken bir yerdir. Bugün Kuzey Afrika'nın her yerinde olduğu gibi Libya'da da sayıları milyonla ifade edilen ve kendilerini Anadolu halkıyla kardeş gören soydaşlarımız bulunuyor. Kuzey Afrika'daki Arap kardeşlerimizin ülkemize olan derin muhabbetini bölgeyi ziyaret etmiş herkes görmüştür, yaşamıştır. Netice itibarıyla Türkiye ne Suriye'de attığı adımlardan ne de Libya ile vardığı mutabakattan kesinlikle geri dönmeyecektir. Meşru Libya hükümetini yıkmaya yönelik çabaların yoğunlaşmasının sebebini gayet iyi biliyoruz. Son dönemde meşru Libya yönetimine çok ciddi desteklerimiz oldu. Gerekirse bu desteklerin askeri boyutunu arttıracak karada, denizde ve havada her türlü imkanı değerlendireceğiz."

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.