banner913
banner932
banner1012

Tespitler doğru… O halde şimdi haydi icraata…


Hasan KAHVECİOĞLU

Hasan KAHVECİOĞLU

Okunma 11 Aralık 2018, 14:58

Su aktı ve yolunu buldu…

Akarken hepimizi çamura gömdü…

Hep beraber battık, çıktık…

Eserlerimizle, utancımızla, iş bilmezliğimizle topumuzu birden toprağa gömdü…

Bu defa vurduğu “tokat” her zamankinden ağır oldu…

40’lı yıllarda ünlü bir Kıbrıslı Türk avukat, Baf’ta sel sularına kapılıp ölmüştü…

Ondan bu yana ilk kez “ölümlü” bir ders verdi doğa bize…

Ancak ne yazıktır ki; bizim “rant” sevdamızın henüz farkına varamamış yaşta “kurban”lar verdik…

Akıllanacak mıyız?

Hiç de öyle görünmüyor…

En çok da “ben söylediydim…”le başlayan cümleler kuracağız…

TV’lerde adına “uzman” denilen bir yığın insan; ellerinde haritalar, laptoplarla bize harika “proje”lerden söz edecekler…

Söylenenlerin, yazıların hepsi de doğru şeyler, diyeceğiz…

Ama doğayı yıkmaya, dere içine inşaatlar yapmaya, su baskınını önleme çalışmalarında kanal açılması için arazimizden zırnık bir parçacık vermemeye devam edeceğiz…

Başbakan Erhürman, Hükümeti’nin karşı karşıya kaldığı bilmem kaçıncı “felaketle” uğraşırken, kabul etmemiz gerekiyor ki krizi başarılı biçimde yönetti…

Hem aklıyla, hem de duygularıyla…

Ama hepsinden önemlisi üzerinde durduğu üç “nokta”ydı…

Birincisi: “Ciddi sıkıntıların önemli bir bölümü derelerle ilgilidir.” demişti…

Bu “tespit” elbette yeni duyduğumuz bir şey değil…

Özellikle sivil insiyatifler, dereleri “rantçı”lardan kurtarmak ve korumak için canla başla çalışıyorlar…

Ara emirleri alıyorlar, eylemler yapıyorlar…

Başarabildiler mi?

Kocaman bir HAYIR…

İdare; isterse, bu DERELER konusunu çözebilir… Ama sadece YASA yapmakla, EMİRNAME çıkarmakla olmuyor bu iş…

Herşeyden önce; bu ülkede her yeri inşaatlarla doldurmanın önüne geçecek bir “siyasi irade” gerekiyor…

İnşaat müteahhitliğini; ekonominin “motor gücü” olarak algılayan “vahşi” yaklaşımları terk edebilecek, ülke topraklarının tüm kontrolünü eline alacak, sıfır toleransla çalışacak bir “idare” gerekiyor…

Hatta; belediyelerin “kötüye kullanmakta oldukları” yetkileri ellerinden alabilecek bir “idare”ye gereksinim var…

“Belediye Reformu” derken, onlara inşaat alanında daha çok yetki değil, belki sıfır yetki vermek gerekecek…

Böylesine küçücük bir toplumda; mühenfdisi, mimarı, şehircisi olmayan belediyenin “popülist” davranışlarla yapılaşmayı kontrol etmesinin önüne geçilmelidir…

Bu ülkede bu küçük toplum, tek elden bu işleri yapabilmelidir…

İnşaat işleri; tam teşekküllü, donanımlı, kadrosu ve teçhizatı ile yeterli bir “kurum”a bırakılmalıdır…

Ülkenin neresinde olursa olsun, bu kurum izin vermeden inşaat yapılmamalıdır…

Siyasette artık bu tür yapılanmaları tartışmak zorundayız…

Hatta; böyle bir kuruma “özerklik” de verilebilir…

Haberleşme Kurumu’na bile özerklik veren bir devlet; bu konuda, bunca yaşanmışlığı da hesaba katarak bu işi başaramaz mı?

Erhürman’ın ikinci tespitine gelince…

Diyor ki: “Özel mülkiyet sahipleri, kendi mallarından 2-3 metre kareyi; yapılması gereken çalışmaların yapılabilmesi için verme konusunda çok da istekli olmuyor... O engeller bugün yaşanan pek çok felakete yol açıyor. Bunu Dikmen’de, Alsancak’ta ve Lapta’da’da gördük...”

Peki; bizim bu “mübarek” devlet; su baskınlarını önlemek için alt yapı çalışması yaparken, bir evin altından ya da bahçesinden geçebilecek, oraya bir kanal inşa edebilecek yetkiyi “yasa” ile yaratamaz mı?

Bu şekildeki “bencil” yurttaşların “özel mülkiyet” aşkı; “toplumsal fayda” zorunluğu nedeniyle sınırlandırılamaz mı?

Bu laflardan sonra; bugüne kadar bunu yapmayan “siyasal irade”den farklı bir “siyasal tavır” beklemek hakkımız değil mi?

Erhürman ve hükümet ortakları bunu yaparsa, bu; belediyelerle ilgili en önemli “reform” olacaktır…

Erhürman’ın bir başka açıklamasındaki en önemli vurgu da şu idi: “Hukuka aykırı uygulama, hata, ihmal ve bunlardan sorumlu kişiler varsa, bunların hızla tespit edilmesi ve gerekli işlemlerin hızla başlatılması…”

Tespit tamam… Sel felaketinin “nedenleri” anlaşıldı… Geriye ne kalıyor?

“Faillerin bulunması…”

Başbakan’ın açıklamalarından anlıyoruz ki; en azından kendisi bu olaya “doğal afet” diyerek işin içinden çıkmak kolaycılığında değil…

“Hata, ihmal, sorumlu kişi…” arama gereksiniminden söz ediyor…

Hepsi ama, hepsi var Sayın Başbakan…

Yeter ki tespit edilsin ve biz de bunu somut olarak görelim…

Erhürman’ın dediği gibi; eğer bu Hükümet “Yaşananları unutmak ve unutturmak” niyetinde değilse, yapacakları belli olmuştur…

Tespitlerin hepsi doğru olduğuna göre; bencil yurttaşlar ve dereler bu işin “müsebbipleri” olarak saptandığına göre…

Hata, ihmal, sorumlu kişi bulmak hiç de zor olmayacaktır…

Yeter ki bizi yönetenler bunu istesin ve bu konuda ciddi bir “siyasal irade” ortaya koyabilsin…

Bunları başaracak bir ”idare”yi alnından öpmek için sabırsızlanıyorum…

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.