Yunanistan Cumhurbaşkanı ProkopisPavlopulos geçtiğimiz gün güney Kıbrıs a ziyarette bulundu.
Ziyaretin amacı güneydeki Palehori de gerçekleştirilecek bir büstün açılışıyla ilgiliydi.
Açılışı yapılacak ve Rum lider Anastasiadisin de katılacağı bu büst ne ile ilgili idi bilir misiniz ?
Kiriakos Matsis in büstüydü bu büst !
1955-59 yılları arasında Eoka tedhiş teşkilatının ileri gelenlerinden biri idi Matsis. Rum Başkanlık sarayının hemen ittisalinde bulunan Matsis büstü üç kezdir tahrip edilmişti. Yunanistan Cumhurbaşkanı bu açılış için kalkıp adaya gelmişti.
Bir düşünün aynı davranışı sayın Recep Tayip Erdoğan yapsa, bir mukavemetçi büstünün açılışı için adaya gelse kim bilir ne kıyametler koparılırdı!
Bizde şehitlerimize büst dikme alışkanlığıve de geleneği yok.
Mücadele hepimizin mücadelesiydi, kolektif anıtlarımız var!
Kaldı ki Rum kesiminde mücadeleyi teşvik etmek amacına dönük olarak EOKA tedhiş teşkilatının ileri gelenlerinin her şehirde, kasabada hatta köylerde büstleri var.
Yazımın amacı Matsis büstü değil!
Yunan Cumhurbaşkanı büst için adaya geliyor ve yaptığı söylemde çözümün Avrupa ve uluslararası hukukla tam anlamıyla uyumlu olmasını söylüyor.
Buna aymazlık denmez de ne denir?
Kıbrıs ta yüzlerce, binlerce masum insan kanına giren bir tedhiş örgütü mensubunun büstünün açılışını yapacaksın ve hiç sıkılmadan Avrupa hukukundan, uluslararası hukuktan söz edeceksin!
Aynı açılışta girye Anastasiadis’in de yumurtladıkları var!
Kıbrıs sorununun 44 yıldır haklılığa ulaşmadığından söz eden Rum lider, Matsise övgüler yağdırarak, sadece ülkenin özgürlüğünü yalnızca Kıbrıs Helenizminin halkı çıkmasıyla olmadığını söyledi.
Görmeyen gözlerin, duymayan kulakların artık şu gerçekleri anlaması farz oldu.
Rum ve Yunan ikilisinin Kıbrıs ı Helen adası yapmak için çıktıkları yol henüz tamamlanmadı. Gelecek kuşaklara bu mücadelenin devam ettiğini her fırsatta aşılamaya dönük hamleler yapılmakta, eğitim sistemleri Türk düşmanlığını salgılayan eğitimine devam etmektedir.
Esasen niyet bellidir! Ne kapılar açmakla, ne tavizler vermekle bir çözüme ulaşmak mümkün değildir. Ucu açık ya da kapalı görüşmeler süreci sadece oyalama ve usandırma taktiklerinin bir parçasıdır.
Bütün bunları görerek artık bir yol haritası yaratmak bir zorunluluktur, Kıbrıs ta ki Türk varlığının selameti bakımından bu tarihi bir sorumluluktur!
