banner913
banner932
banner1012

Su Anlaşması ve hukuk


Ürün Solyalı

Ürün Solyalı

Okunma 01 Mart 2016, 13:45

Son günlerde özellikle sosyal medyadaki Su Anlaşması ile ilgili tartışmaları izlemekte ve bu tartışmaların 2010 yılından 2016 yılına kadar 6 yıllık zaman diliminde nerede olduklarını sorgular bir pozisyondayım. Olaya biraz metinlerin hukuksal niteliklerini ve yorumlarını öz olarak aktarmaya çalışacağım.  Geçen haftalarda bu konu ile ilgili çeşitli yazılar yazmış, gerek yasal durumu gerekse diğer tartışmaları bu köşeye taşımıştım. Resmi biraz birleştirme çabasındayım. Tartışmalara katkısı olur umudu ile.

Su Temini Projesinde Temel hukuki dayanağın ilk gününü bir kez daha hatırlayalım:

TC adına Cemil Çiçek, KKTC adına İrsen Küçükün, 20.7.2010 tarihinde imzaladıkları “KKTCnin Su İhtiyacının Karşılanmasına İlişkin Hükümetler arası Çerçeve Antlaşması KKTC Cumhuriyet Meclisi tarafından 17/2012 sayılı uygun bulma yasası ile onaylandı.

CTP , 20 Şubat 2012, Pazartesi yapılan Meclis Oturumunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Su İhtiyacının Karşılanmasına İlişkin (Onay) Yasa Tasarısına Red oyu verirken;  UBP evet oyu vermiş, DP ve TDP ise oylamaya katılmamış ve çekimser kalmıştı.

 

Ne vardı bu metnin içerisinde?

1. Bu Antlaşmanın 2nci maddesine göre, Güzelyalı Pompa İstasyonu, Geçitköy Barajı ve Terfi Hattı ile deniz geçişli boru hattının ve proje kapsamında inşa edilen tüm tesislerin mülkiyeti, inşasına başlandığı andan itibaren Türkiye Cumhuriyetine ait olacaktır.

2. Yine aynı maddeye göre, Türkiyeden gelecek olan su, KKTCde ticari koşullarla arz edilecek ve  Geçitköy Barajına kadar Türkiye Cumhuriyetinin mülkiyetinde olacaktır.

3. 2. Maddede Türkiye Cumhuriyeti, yapılacak olan bu hat ile üçüncü ülkelere su satışında serbest olacaktır.

4. Ancak Tarafların müşterek onayı ile sözkonusu kara yapıları ile deniz geçişli boru hattının belirli bölümlerinin inşaat mülkiyet ve işletilmesine ilişkin alternatif modellerin de uygulanabilirliğini öngörmektedir.

Konu ile ilgili olarak dönemin Ekonomik Protokolün 43üncü sayfasında şu ibare vardır: “Türkiyeden boru ile su getirme projesi kapsamında oluşacak yeni su kaynağının dağıtılmasına yönelik yeni organizasyon yapıları kurulacak ve dağıtım şebekeleri, atıksu toplama ve arıtma sistemleri, uygun finansman modelleri (Yap-İşlet-Devret, Yap-İşlet, işletme hakkının devri vb.) kullanılarak hayata geçirilecektir”.

5. Tesislerin yapımlarında tüm vergi vs. muafiyet getirilmekte idi.... ve daha bir çok nokta.

Bu anlaşmalar iki ülke arasında yani TC-KKTC arasında imzalanan uluslararası nitelikli anlaşmalar idi. Bu anlaşmalar gerek imzalandığı dönemde gerekse sonrasında bu kadar tartışmaya sebebiyet vermemişti.

Peki bu anlaşma neyi getirdi?

Hukuki açıdan baktığımızda Antlaşma metninin kabulü ve tevsikinden sonra antlaşmaya bağlayıcılık kazandıracak işlemlerin yapılması safhası başlar.  Burada bir tarafın vermiş olduğu taahhüdlerin bağlayıcılığından sözetmekteyiz. Burada uzun uzun yazma fırsatım olmamakla birlikte tartışmaları yapmazdan önce tüm metinleri birarada okuyup değerlendirmek; tartışmanın tarihsel gelişimi yönü açısından çok ciddi önem arzetmektedir.

Peki bugün ne oldu?

Kamuoyu Önündeki birkaç ciddi soru işaretine cevap arayalım.

A.    Su, idareye “laf ola mı devredilecektir”: Su Antlaşması Madde 6:

“Temin edilen su (TCden gelecek su) Güzelyalı Terfi Merkezinde idareye devredilecektir. Temin edilen su, İdare tarafından, ihaleyi kazanan şirkete, sözleşmenin imzalanmasından sonra teslim edilecektir.

Buradaki tartışmalarda suyun idare tarafından devralınmasının etkili bir şekilde olmadığı iddiaları yapılmaktadır. Yasal altyapısını okumaya çalıştığımız zaman ise, KKTC idaresi TCden gelecek olan suyu kendi topraklarında teslim alıp, bundan sonraki süreçte söz sahibi olacağı gerçeği gözden kaçırılmaktadır.  Bununla birlikte KKTC Merkezi İhale Komisyonunun ilgili kurum ve kuruluşlar ile yapacağı istişare neticesinde hazırlayacağı ihale şartnamesi ile de belirleyeceği şartlarda, TCden gelecek olan suyun işletmesini yap-işlet-devret modeli – yani 2010 çerçeve anlaşmasında öngörülen modellerden biri olan model ile ihale edecektir.

B.    Yerel Su Kaynakları devredilmiştir:

Geçen haftaardaki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere, Yerel su idare tarafından yönetilir. İdare, izinsiz ruhsatsız su kullanımını engeller. İzinli/ruhsatlı su kullanımlarını (mesela kuyular) sayaçlandırarak faturalandırılır. Anayasanın 159uncu maddesinin (a) bendine göre, “16 Ağustos 1960 tarihinden sonra Kıbrıs Cumhuriyetine intikal eden tüm taşınmaz mallar; kamuya ait sular, su kaynakları, göller, dere ve göl yatakları KKTCnin mülkiyetindedir dolayısı ile devredilemez. Bu anayasal bir sorumluluktur.

 

C.   Sisteme Dahil olmayan belediyeler susuz kalacak:

SU anlaşma Metninin 12. Maddesi bu konuyu düzenlemektedir. Sisteme dahil olmayan belediyeler şartname aşamasında hazırlanacak proje çerçevesinde, kendi belediye sınırları içerisinde yapılması gerektiği KKTC idaresi tarafından saptanan yatırımları şartnamede belirlenen süre içerisinde yapmaları koşuluna bağlı olarak, alım garantisi çerçevesinde alınan ve sisteme dahil olan belediyelerin kullanımından sonra geriye kalan sudan, sözleşmede belirlenen depolara teslim fiyatından su alma hakkına sahiptir.

Saptanan yatırımları şartnamede belirlenen süre içerisinde yapmayanlara idare tarafından yerel su kaynaklarından su temin edilecektir. Bu devletin ödevidir.

Sisteme dahil olmayan belediyeler, kendi belediye sınırları içerisinde yapılması projede öngörülen yatırımları, hizmet alımı, yap-işlet devret veya kendilerinin tercih edecekleri başka herhangi bir yöntemle de  yapabileceklerdir.

En önemlisi de Sisteme dahil olmayan belediyeler, kendilerine ait olan herhangi bir tesis veya şebekeyi şirkete devretmeyecektir, kendi su sağlama imkanlarını devam ettirebilecek, geliştirebileceklerdir.

 

 

Su anlaşması konusunda kafalarda elbette birçok soru işareti bulunmkatadır. Bu doğaldır. Kısacık bir sütunda tüm anlaşmayı detaylandırmak elbette mümkün değildir. Bu konuyu tartışırken zaman zaman ciddi suçlamalar, ithamlar yapılmaktadır. En doğrusu, süreci tarihsel anlamda gözden kaçırmadan, sorumlulukları gözardı etmeden resmin bütününe bakabilmek olacaktır.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.