banner913
banner932
banner1012

Ege Denizinde bir İnci

banner1020

Cunda ADASI

banner974
Ege Denizinde bir İnci

banner971

Alibey Adası ya da Cunda, idari bakımdan Balıkesir'in Ayvalık ilçesine bağlı bir adadır. Ayvalık koyundaki Ayvalık Adaları olarak adlandırılan irili ufaklı 22 adanın içerisinde

yerleşime açık tek ada Alibey'dir. Türkiye'nin Ege Denizi'nde bulunan 4. büyük adasıdır. (1.Gökçeada, 2.Bozcaada, 3.Uzunada) Konumu gereği Batı Anadolu'da deniz yollarının

kesişme noktasında bulunan bir adadır. Cunda Adasının yerlileri 1924 yılında nüfus mübadelesi nedeniyle göç etmiş ve yerine Girit ve Midilli adalarındaki Türkler buraya  yerleşmiş.

      

Yunanlılar zamanında  Şarapçılık çok yaygın olan adada insanlar şarplarını yapıp teknelerine binip bütün Avrupaya şaraplarını satıyor ve karşılığında altın alıyormuş. Bu ticaret, adaya bir dönem

korsan adası denilmesini de sağlıyor. Şimdilerde bağlara sahip çıkılmadığı için şarapçılık işi de bitmiş.

    

Göç öncesi 15,000 nüfusu olan adada şimdi sadece yaklaşık  5,000 insan yaşıyor.

Cunda adasının ismi Piri Reis’ten geliyor. Diğer adı Alibey adası ise Kurtuluş Savaşı'nda padişahın 'Yunanlara teslim olun' emrine karşı gelerek silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin kumandanı

Yarbay Ali Çetinkaya'ya ithaf olarak verilmiş.

   

Ama Giritliler adaya çok eskiden geldikleri için adanın ismi onlarda Cunda olarak yerleşmiş.

Cunda Adasında göze çarpan yapıtlardan biri olan ve şimdilerde Rahmi Koç Müzesi olarak restore edilen Taksiyarhis Kilisesi ,(Cunda) Adası

Rum Ortodoks (Moschonese) cemaati tarafından, 1873 yılında, eski temelleri üzerine Anakent (Metropol) Kilisesi olarak inşa edilmiştir.

Bu yıllarda, Ada'nın çoğunluğu Rum olan nüfusu 8.000-10.000 civarındaydı. Kilise, 'Taksiyarhis'e, yani Koruyucu Baş Melekler Cebrail ve Mikhail'e atfedilmiştir.

Kilisede bulunan büyük çanın en büyük özelliği, çanı çaldığında 14 mil uzaklığa kadar ulaşıp diğer civar adalardan duyulmasıymış.

Çan birileri tarafından kiliseden çalınmış ve daha sonra bulunup Bergamada bulunan Bergama müzesine sergilenmek üzere konulmuş.

   

Röportaj yaptığımız, dedesi Girit göçmeni olan ve Cunda Adası’nda doğup büyüyen Cemal Bey, Cundalıların iki kültürü de birden yaşadıklarını gözler önüne seren komik bir hikaye anlatıyor:

Bir karga sürekli gidip bir kilisenin çanına pisliyormuş. Kilisenin papazı da bu işten hiç memnun değilmiş. Kutsal çana sürekli pislemeyi adet edinen kargaya tuzak kurmuşlar ve çanın üzerinde şarapla ıslattıkları ekmeği koymuşlar. Karga da dayanamayıp ekmeği yemiş ve alkolün etkisiyle yakalanmış.

Papaz şaşkınlıkla kargaya sormuş. ‘’Müslüman olsan şarap içmezsin, Hristiyan olsan çana pislemezsin. Sen nesin?’’

Karga : ‘’Ben Cunda’lıyım’’demiş.

    

Cunda küçük butik otelleri, güzel denizi, salaş ve lezzetli restaurantları, meşhur dondurması ve güleryüzlü halkı ile yerli ve yabancı turistlere ev sahipliği yapmaya devam ediyor.

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.