Rumların , Yunanistan desteğinde 1955-1958 ve de 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkına karşı yaptıkları silahlı saldırılar ve katliamlar sonrası yüzlerce Türk şehit olurken binlercesi yaralandı ve 503 kişi de kayboldu…..
Kıbrıs Türk halkı 1963-1974 yılları arasında 11 yıl boyunca TMT etrafında bütünleşerek , anavatanına güvenerek verdiği mücadele ile 1974 Barış Harekatının mutluluğuna erişti. 15 Temmuz 1974de Kıbrısta Yunan Cuntası desteğinde RMMO tarafından Makariosa karşı düzenlenen darbenin esas amacı Enosisi bir an önce gerçekleştirmekti. Nitekim darbeyle başkanlık koltuğuna oturan Nikos Sampson daha 2nci gününde Kıbrıs Helen Devletini ilan etmişti.
Kıbrıs Türk halkının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı o günde anavatanımız Türkiye uluslararası anlaşmalara dayanarak 20 Temmuz 1974 Barış Harekatını düzenledi. Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk halkı özgürlüğüne kavuşurken Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalleri de tarihin derinliklerine gömülüyordu.
Anavatanımız Türkiye uluslararası anlaşmaların kendine verdiği hakları kullanarak 20 Temmuz 1974 Barış Harekatını düzenlememiş olsaydı bugün Kıbrıs Türk halkı Türkelide , Atlılarda, Muratağada, Sandallarda, Taşkentte olduğu gibi toplu mezarlarda olacaktı.
Ama bugün Rum liderliği Kıbrıs sorunu 1974de başlayan bir işgal sorunudur diyor ve de 11 yıl boyunca devam eden silahlı saldırılarını ve yaptıkları katliamları unutturmaya ve gözden kaçırmaya çalışıyorlar.
Ancak bu yaşananları Kıbrıs Türk halkı çocuklarına , torunlarına anlatmazken , Rumlar aile içinde, okullarda , Kiliselerde ve askeri kamplarda gençlerini Türk düşmanlığı ile yetiştirdiler ve yetiştirmeye devam ediyorlar.…
Bunun yanında Rum-Yunan ikilisi KKTC ve Türkiye aleyhine yıllardan beri dünya kamuoyu nezdinde etkin propagandalarda bulunuyorlar ve halen bulunmaya devam ediyorlar. Rum-Yunan ikilisi yalana dayalı bu politikaları sayesinde BM Güvenlik Konseyinin 541(1983) ve 550(1984) sayı ve tarihli kararlarıyla Kıbrısta tek meşru devlet ve tek meşru hükümet olarak tanınmasının ardından 1 Mayıs 2004 itibarıyla da ABne üye olmaya başarmıştır. Halbuki Rumların bu üyeliği uluslararası anlaşmalara aykırı idi ve AB bunu bilerek ve isteyerek kendi menfaatleri doğrultusunda gerçekleştirmişlerdir.
Rumlar onlarca Kıbrıslı Türkü katlettikleri 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının 52nci yıl dönümünde yalan söylemeye ve yaptıklarını inkar etmeye , Kanlı Noel saldırılarını unutturmak için her türlü yalanı söylemeye devam ediyorlar .
GKRY eski liderlerinden EOKAcı Tasos Papadopulosun “Biz tek bir Türkü öldürmedik” dediğini bilmeyen yoktur.
Dahası , Rumlar , çocuklarına ve torunlarına 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarını , 11 yıl süreyle Kıbrıs Türk halkına karşı giriştikleri katliamları anlatmadıkları gibi günümüzde de Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos da 31 Aralık 2015de bir Radyo kanalında yapmış olduğu açıklamada “ çarpışmaların sebebi Türklerdi… Türkler bize saldırınca biz de kendimizi savunmak için tepki gösterdik, başka ne yapmamız gerekirdi … Bu acı bir gerçektir” ifadelerini kullanırken yüzü hiç mi kızarmamıştı!...
Hiç olmadan Kıbrıs Türk halkına sahte gülücükler ve dostluk mesajları verdiğiniz, birleşelim dediğiniz, öğretmenlerinizin zeytin fidanı dağıttıkları bugünlerde bu yalanları söylemeyiniz, çocuk mu kandırıyorsunuz!...
Kıbrıs Türk halkı artık silahlı saldırıların yaşanmayacağı siyasi bir çözüm istiyor. Bu da ancak Kıbrıstaki gerçeklerin kabulü ile mümkündür. Kıbrısta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm Kıbrısta mevcut bağımsız ve egemen iki devletin karşılıklı olarak birbirini tanımasıyla mümkündür.
BM gözetiminde devam eden görüşmelerden Rum zihniyeti nedeniyle bugüne kadar siyasi bir çözüme varılamadı ve varılması da mümkün değildir. Toplumsal egemenliğimizi, siyasi eşitliğimizi, egemenlimizi, bağımsızlığımızı , self-determinasyon hakkımızı ve de anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantörlüğünü tehlikeye koyacak herhangi bir anlaşmayı kabul etmeyeceğimizi. Bir kez daha dile getiriyoruz….
Özgürlüğün ne demek olduğunu çok iyi bilen Kıbrıs Türk halkı şehitlerimizin canı ve kanı pahasına kurulan KKTCni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak boynunun borcudur…