banner913
banner932
banner1012

Tamer Öncül ve Zeki Ali’den iki Şiir Antolojisi

banner1020

Ülkemizin önemli şairlerinden Tamer Öncül ve Zeki Ali’nin geçen günlerde Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği yayınlardan çıkan “Aşk şiirleri Antolojisi” ve “Ölüm Şiirleri Antolojisi” okuyucuyla buluştu.

banner974
Tamer Öncül ve Zeki Ali’den iki Şiir Antolojisi

banner971

 

 

Tamer Öncül’ün hazırladığı Aşk Şiirleri Antolojisi, 114 sayfadan oluşuyor. 42 şairin şiirlerinden bizlere örnekler sunuluyor.  Zeki Ali’nin  Ölüm Şiirlerini Antolojisi ise 98 sayfa ve 24 şairin şiiri eserde yer alıyor.

Antolojiler bir ülkenin yazını için çok önemlidir. Hem eski hem yeni kuşak şairleri, topluma tanıtmak,okutmak, beğenilerine sunmak için böylesi derlemeler değerli çalışmalardır. Bizim ülkemizde antolojilerin geçmişi yüzyıla geriye bile gitmez. İlk antolojimiz Çığ, 1943’de çıkmıştır. İlk Demet 1952 ve 2. Demet 1960’lı yıllarda yayımlanmıştır. Daha sonraki yıllarda Hasan Şefik Altay, Harid Fedai, Mehmet Yaşın vb. birçok derleme ve araştırma antolojileri toplumla buluştu. Özellikle inceleme ve tarihsel süreç içerisinde yapılan çalışmalar toplum tarafından büyük ilgi gördü. Tematik olarak bu tip çalışmalar çoğalması dileğiyle.

Aşk'a ve Umuda Bir Mezartaşı

Seviyorsun. Neye göre? Ölçün ve nedenin ne? 
Neden O'nu değil de beni? Paylaşmak mı talan mı; 
herkes bir başkasında 'kendini' mi seviyor biraz? 
Sorular ve kuşkular arasında geçip gidiyor Hayat.

'Seni kendime istiyorum! Seni kendime ayırdım! '
Aşk'ın ve sevişmenin bu mu -yoksa- anlamı? 
Sonunda her şeyin gelip dayandığı
hormonal bir salgı mı? Ve geçip gidiyor Hayat.

Birer soru işareti olarak yaşadık ve gidiyoruz
kendimiz, birbirimiz ve birçok şey için; 
yazısız bir taş istiyorum, sen de isteyebilirsin
bütün acılarımız, yağmalanmalarımız için.

Kesinlikle bir ozan'ım ben. Kesinlikle bir AŞK'sın; 
kimler için, hangi zamanlar için olursa olsun -
Sen önsözünü yazarken, sonsözümü yazıyorum ben; 
- Hayat nasılsa 'aramızı' dolduracak! -

Fikret Demirağ

A    ş    ı    k    l    a    r

Teninde artık

Kıbrıs’ın da

kokusu vardır..

Kolun koluma değerken

aklımda Girne Kapısı..

Tavana kurulmuş bir asma

Ermeni Mahallesinde bir akşamüstü

mevziler ve surlar..

Bahçeli ya da daracık

mahallelerdeelele

kim görürse görsün dolaşırken..

bir kedi,

bir kaç çocuk,

ilk akşam yıldızı..

ve gecenin muhabbetine

dolanan rüzgar..

Zaten artık karı koca sayılan

aşıkların ne duası olabilir..

Lefkoşa’nın akşamları kadardır

ikimizin yüreği..

Bir düğün ve bir yuva

birer orta şekerli kahve falı..

hoş olur elbet

sandalyeler de çıkarılırsa

bir Cumartesi

kapı önü

muradımıza..

Raşit PERTEV

Gökten Düşen Adamı Tutmak

Kasvetli bir anda kasvetli bir noktaya düştü.

Düşer düşmez tek renkli bulutlar

gerildi üstünde ve sert yeryüzü

hızla yükseldi havada karşılamak için onu.

Kimse fırsat bulamadı adamı tutmaya.

Kollarını uzatıp aceleyle öne atılan bir adam

eğdi başını, sersemleyip geri sekti, onun rüzgârı

dağıtırken yerdeki kâğıt parçacıklarını.

Göğün ortasından gelip düşmüş: bir çatı,

bir ağaç bile yok düştüğü yerde.

Ama mutlaka gökten bir yerlerden gelmekte

çünkü kimse yere düşmez yukarıya tırmanmazsa.

Fırtınadan geçip gelen,

vurulmuş bir kuş gibi düşen bir adamı seyretmek

şaşırtır en kederli çocuğu bile.

Ona dokunmaya yanaşmadı hiç kimse.

Belki de korkuya kapıldılar, şaşkın gözleri

görmezlikten gelirken önlerinde ölmekte olan bu adamı.

Yaşam ile ölümün atbaşı gittiği o kısacık anda

pıhtılaştı kan dudaklarında.

Onu düşünmemeyi yeğledi onlar

ne bir çatıdan düşmüştü çünkü, ne bir ağaçtan.

Taner Baybars

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.