Aylardır su ile yatıp, su ile kalkıyoruz!
Papatya falına benzer yaklaşımlarla bir gün yapılan açıklamalarda “her hususta anlaştık” ertesi gün ”anlaşmadık” davranışları içinde adeta bunaldık!
Bir tarafta önemli aşamalara gelmiş olan Kıbrıs anlaşmalarıyla ilgili kuşkular arttıkça, perde gerisinde yapılan konuşmalara, verilen sözlere artarak karartmalar uygulandıkça, elde olmadan su konusundaki abartılı davranışlardan korkmaya başladık!
Su başlığı altında acaba bir komplo teorisiyle karşı karşıya mı getirilmeye çalışılıyor, anlayamadık!
Bazı çevreler su yu bahane ederek Türkiye düşmanlığını öne çıkarmaya,
“ ne askerini, ne paranı, ne suyunu, ne memurunu” yaklaşımları içinde gündeme getirmeye çalıştıklarına inanıyorum!
Güney Kıbrıs liderliği uzlaşı yolunda çıtayı yükselttikçe,
Türkiye nin Kıbrısla olan bağlarına kısıtlama hamlelerini geliştirdikçe ,
Bunun altında yatan niyeti görmezden gelenlerin “yes be annem” tavırlarının hiç te iyiye alamet olmadığını sezinlememek aptallık olur!
Su meselesine sendikalar da el atıyormuş!
“Alakaya çay demle!”
Bremen mızıkacılarının sahne almasına benzer bir dizilişle sürecin nerelere götürülmeye çalışıldığı sizce de malum olmadı mı?
Geçmişte yaşananları aklınıza getirin!
Türkiye karşıtı her olayın içinde malum sendikalar rol almadı mı?
Su başlığı altında toplum ikiye bölünmeye çalışılmakta, bunun altında yatan Türkiye düşmanlığı su da yaşanan olumsuzluklar bahane edilerek “nasıl olursa olsun” yaklaşımı içinde bir anlaşmaya Kıbrıs Türkü adeta itilmeye çalışılmaktadır!
Bunun adı sizce de komplo teorisinden başka ne olabilir!
