banner913
banner932
banner1012

KIBRIS’TA ADİL VE KALICI BARIŞ ADINA


Metin FAHRİOĞLU

Metin FAHRİOĞLU

Okunma 10 Haziran 2017, 09:54

4 Haziran’da gerçekleşen New  York  Zirvesi’nde varılan mutabakat  göre , Haziran Ayı’nın  2’nci yarısında  garantör devletlerin de katılımı ile 2’nci bir Cenevre Konferansı söz konusu.  Sayın Akıncı, GKRY Başkanı Anastasiadis’in  “Ön şartlarından vazgeçtiğini” söylüyor ama Anastasiadis,  “ön şartlarım kabul edildiği için Cenevre’ye gidiliyor” diyor ve de Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis “ Garantilerin  tartışmaya açılması ile  yeni bir  garanti sisteminin gündeme getirilmesini başardık” diyor.  Rum tarafı bayram ediyor, bayram!...Çünkü Garanti Anlaşmaları masaya yatırılıyor!...

Günümüzde, Birleşik Federal  Kıbrıs gibi siyasi bir çözüm  için çalışmalar yapılırken; Kıbrıs Türk halkı olarak   Şubat 1959 Zürih ve Londra  anlaşmaları temelinde   kurulan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  neden  yaşamadığını düşünmek durumundayız. Şöyle ki;

19 Şubat 1959’da Londra’da imzalanan Zürih ve Londra Anlaşmalarını  imzalayanlardan  biri olan Yunanistan Dışişleri  eski Bakanı Evangelos Averof o günde Yunan Meclisinde çok tenkit edilirken yapmış olduğu konuşmada: “Beyler düşününüz bir kere, Enosis’e  İngiliz Sömürge Yönetiminden mi , yoksa Kıbrıs Cumhuriyeti’nden mi daha kolay gidilir” diye cevap verirken 6 Mart 1959’da, Londra’dan Lefkoşa’ya  dönüşünde Rum  halkına seslenen   Makarios: “Bu anlaşmalar Enosis’e sıçrama tahtası olacak, merak etmeyiniz”  diyordu. Bu mesajlar, Rum-Yunan ikilisinin  Enosis hedeflerinde bir değişiklik olmadığının bir ifadesi idi.

16 Ağustos 1960’da Lefkoşa’da anlaşmaların imzalandığı gecenin sabahında Mağusa Limanına  ayni anda gelen 950 kişilik Yunan Alayı ve 650 kişilik Türk Alayı karaya çıkar. Mağusa’da ve Lefkoşa-Mağusa yolu üzerinde Türk askerine karşı yapılan tezahüratlar görülmeye değerdi… 82 yıllık bir ayrılıktan sonra  ne heyecandı o, heyecan   bir bilseniz!...

Çok  geçmeden Makarios 1960 Anayasası Türklere çok haklar verdi diyerek Kıbrıs Türk halkına hayat veren 13 maddenin değiştirilmesini ister. Dr. Fazıl Küçük’ün, Makarios’un  bu değişiklik isteklerini reddi üzerine Makarios 1962’de  taa Ankara’ya kadar gidecekti!..

Ancak Ankara’dan da istediği sonucu  alamayan ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını değiştirmeyi başaramayan Makarios, bu hedeflerine ulaşmak,  Kıbrıs Türk halkını etkisiz hale getirmek, yok etmek ve çok kısa bir sürede Enosis’i gerçekleştirmek için  21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla Akritas Planı devreye konulur. 11 yıl boyunca Kıbrıs Türk halkına silahlı saldırılarda ve katliamlarda bulunulur.

Neticede 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur gelmiştir. Bugün var olan bu barış ve huzuru Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığına borçluyuz. BM gözetiminde yıllarca  süren toplumlararası görüşmelerin sonuçsuz  kalması üzerine   Kıbrıs Türk halkı self-determinasyon hakkını  kullanarak 15 Kasım 1983’te KKTC ilan eder. Günümüzde  Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devlet vardır. Eksik olan barış anlaşmasıdır, ateş-kes anlaşmasıdır.

Günümüzde Kıbrıs’ta var olan  bağımsız ve egemen  iki devlet gerçeğine rağmen  Kıbrıs birleştirilmek isteniyor. Rum liderliği kesinlikle  Kıbrıs Türk halkı ile  eşit ortaklığı aklının köşesinden bile geçirmiyor, Rum hiçbir yetkiyi  Kıbrıs Türk halkı ile paylaşmak istemiyor… Kıbrıs Türk halkının self-determinasyon hakkı, siyasi eşitlik  hakları görmezden geliniyor.

Günümüzde  anavatanımız Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı  emrivakilerle  karşı karşıyadır. AB ve diğer büyük güçleri arkasına alan Rum liderliği öncelikle KKTC’ni ortadan kaldırarak   egemenliğini kuzeye de yayarak,  Birleşik Federal Kıbrıs adı altında üniter bir devlet kurmak, Kıbrıs Türk halkını  ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine yamalamak ;  anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini sonlandırmak, Türk askerinin Kıbrıs’tan çıkışını sağlamaktır.

Bilinmelidir ki anavatanımız Türkiye,  Kıbrıs’ın bir Yunan adası olmasına asla müsaade etmeyecektir.   Bilinmelidir ki Türkiye, Kıbrıs Türk halkı üzerindeki tarihi ve  kültürel sorumluluğunun  bilinciyle  ve de uluslararası hukuktan kaynaklanan  hak ve  yükümlülükleri çerçevesinde  sadece  Kuzey Kıbrıs’ın değil, tüm adanın  garantörü olarak Kıbrıs’ta  ve Doğu Akdeniz’de  barış ve huzura katkı sağlamaya  devam edecektir... 

Kıbrıs sorunu sonsuza kadar  masada kalamaz. Kıbrıs’ta mevcut görüşme süreci ile  adil ve kalıcı bir barış anlaşmasının  sağlanması  mümkün değildir. Kıbrıs’ta   adil ve kalıcı barış adına ,  KKTC’nin  uluslararası toplum tarafından tanınmasını sağlamak en doğru yol olacaktır…

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.