banner913
banner932
banner1012

KIBRIS SORUNU , AB VE SİYASİ ÇÖZÜMSÜZLÜK


Metin FAHRİOĞLU

Metin FAHRİOĞLU

Okunma 31 Ekim 2015, 16:42

Güney Kıbrıs  Rum Yönetimi , 4 Temmuz 1990 tarihinde tek taraflı olarak  1960  Kıbrıs  Cumhuriyeti adına ABne   tam üyelik için başvuruda bulunmuş; Kıbrıs Türk tarafı, KKTC  ve Türkiye , yapılan başvurunun Uluslararası Hukuka ve uluslararası  uygun olmadığı yönünde yoğun eleştiriler getirmiş ve başvurunun reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu itiraz ve eleştirilererağmen , AB Komisyonu , Haziran 1993 tarihinde Konseye vermiş olduğu görüşte başvuruyu uygun bulmuştur.

24 Haziran 1994de Yunanistanda yapılan Korfu zirvesinde Kıbrısın başvurusu ile ilgili gelişmelerin değerlendirilmesi için müzakerelerin hızlandırılması yönünde karar alınmıştır. 9 Aralık 1994de Almanyada gerçekleştirilen Essen Zirvesinde ise yapılacak ilk genişlemenin Kıbrısı da içereceği vurgulanmıştır.

12-13  Aralık 1997 tarihli Lüksemburg Zirvesinde ise ‘sözdeKıbrıs  Cumhuriyeti ile tam üyelik müzakerelerinin başlatılması yönünde karar almıştır. Alınan karar üzerine 30 Mart 1998de AB-Kıbrıs arasında tam üyelik müzakereleri başlamıştır. Yapılan müzakereler sonucunda  Rum tarafı  1 Mayıs 2004 tarihi itibariyle ABne tam üyelik kazanmıştır.Bu üyelik kararı uluslararası hukuka aykırı olup kararın iptal edilmesi gerekmektedir!....

GKRYnin Kıbrıs Cumhuriyeti tüzel kişiliğini temsilen Adanın tamamı adına  yaptığı başvurunun kabulü ve tam üye olarak birliğe alınması hem Birlik Hukuku hem de Kıbrıs Cumhuriyeti iç Hukukuna , Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına , Garanti ve İttifak Antlaşmalarına  ve uluslar arası anlaşmalara aykırıdır. Güney Kıbrısın  AB üyelik kararının iptal edilmesi gerekmektedir.

Kıbrıs Türk halkının ABden medet umması mümkün değildir. ABnin Kıbrısa ilişkin hedefi bellidir.Bu hedef KKTCni ortadan kaldırarak Birleşik Kıbrısı oluşturmaktır. ABnin hedefi , Kıbrıs Türk halkını bir azınlık olarak sözüm ona Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında yapılacak değişikliklerle Kıbrıs Cumhuriyetine entegre olmasıdır….

AB , KKTC gerçeğini görmezden geliyor. ABnin resmi politikasına göre “Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs Cumhuriyetinin Kuzey bölgesinde yaşayan bir toplum”dur!..AB ,15 Kasım 1983den beri var olan bağımsız ve  egemen KKTCni kabullenemiyor. AB, şehitlerimizin canı ve kanı pahasına kurulan, Uluslar arası Hukuka göre tanınma hakkına sahip olan devletimizin iptalini ve Kıbrıs Türk halkını ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetine ‘Azınlık olarak  yama yapmak istemekte ve Ruma hizmet etmekte, Enosise giden yolun açılması yönünde çaba sarf  etmektedir.

Kıbrıs Türk halkı seçeneksiz değildir. Kıbrıs Türk halkının ve KKTCnin devlet olarak kararlı politikalar izleme zamanı gelmiştir. Kıbrıs Türk halkı ve KKTC hükümetleri ve Cumhurbaşkanı devletinden egemenliğinden ve Türkiyenin etkin ve fiili garantisinden asla vazgeçmeyeceğini her vesile ile dile getirmelivetanınma için gerekli politikalar üretmelidir.

Rumlarla ayni çatı altında birleşmek istemediğimizi açıkça her vesileyle dile getirmeliyiz. Anavatanımızla ,işbirliği yaparak bu yönde  politikalar üretilmeli  ve KKTCnin tanınmasını istemeliyiz. Kıbrıs Türk ve Rum halklarının oluşturulması istenen birleşik       Kıbrıs gibi çözümler uzun ömürlü olamaz.

Rum liderliği  çözümün anahtarının, Kıbrıs üzerinde hak iddia eden  Türkiyenin elinde olduğunu iddia ediyor ve muhataplarının Ankara olduğunu söylüyorlar. Anastasiadisgibiler  , Kıbrıs sorununa bulunacak çözümün AB normlarına uyumlu olması gerektiğini  ve  Adada iki devletin varlığının kabul edilemez olduğunu söylüyorlar.

AB, Annan Planı döneminde referandumda ‘evet derseniz Türkiyenin ABne giden yolu açmış olacaksınız ve KKTCye uygulanan ambargolar , izolasyonlar kalkacak dünya ile bütünleşeceksiniz diyorlardı . Ama ne oldu? Referandumda hayır diyen Rumlar ABne tam üye olurken  ‘evet diyen  Kıbrıs Türk halkı  aradan 11 yıl geçmesine rağmen hala daha ambargolar  ve izolasyonlar altında yaşamaya devam ediyor.

Sonuç olarak ;  AB yıllardan beri Kıbrıs Türk halkına karşı haksız ve insanlık dışı bir tutum izlemektedir. Giritteki Yunan başarısını  her zaman örnek alan Makariosun gittiği yolu izleyen Rum lideri Anastasiadisile de bir yere varılamaz… Günümüzde Rum Yönetimi, Giritteki Özerk Yönetim dönemini örnek alarak bugün Kıbrısta mevcut ortamı  Enosisin bir aşaması olarak görmektedir.

 

Kıbrıs Türk halkı olarak birlik ve beraberlik içinde  KKTCnin tanınmasını sağlamak boynumuzun borcudur….

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.