banner913
banner932
banner1012

Mitolojik Efsaneler - 2

banner1020

Efsane, temeli bazen gerçek bazen de gerçeküstü olaylara ve kişilere dayanan olaylardır. Bu öyküler kuşaktan kuşağa yüzyıllar hatta binyıllar boyunca anlatılır. İşte bu haberimizde iki bölüm halinde ilginç bulduğumuz mitolojik efsaneleri sizlerle paylaşıyoruz. Sizlerin de bildiği yada merak ettiği efsaneler varsa bizimle paylaşabilirsiniz. İyi okumalar

banner974
Mitolojik Efsaneler - 2

banner971

KRAL MİDAS EFSANESİ

Kral Midas kaynaklara göre M.Ö. 738 ile M.Ö. 696 yılları arasında Frigya Başkenti Gordion’da yaşamış ve efsanelere konu olmuş bir kraldır. Yaşamı ve ölümü ile ilgili birçok mitolojik efsane ve hikâyeye konu olmuştur.

Antik çağlarda yer alan kaynaklara göre Frigya en parlak dönemini Kral Midas zamanında yaşamıştır.

Gelelim Kral Midas Efsanelerine…

Kral Midas’ın hayatı incelendiğinde kendisi ile ilgili olan efsanelerden iki tanesi öne çıkıyor. Birincisi “eşekkulakları” ile ilgili efsane, ikincisi de “dokunduğu her şey altına çevirmesi” ile ilgili olan efsane.

Midas’ın Kulakları eşek kulakları…

Efsaneye göre sanat ve şiir tanrısı Apollon ile Kır ve Çoban Tanrısı Pan arasında bir müzik yarışması düzenlenmiş ve Midas bu yarışmanın yargıçlarından biri olarak seçilmiş. Pan, kaval çalarak yarışırken, Apollon ise daha üstün bir şekilde lir çalıyormuş. Yargıçlardan ikinci olan dağların tanrısı Tmolus (Bugün Bozdağ olarak anılıyor) oyunu Apollon’dan yana kullanmış. Fakat Midas oyunu Pan’dan yana kullanınca Tanrı Apollon ona çok kızmış ve “güzel müzikten anlamayan kulak insan kulağı değildir, bu yüzden sana ancak eşekkulakları yakışır” diyerek Midas’ın kulaklarını eşekkulaklarına çevirmiş. Midas bu durumu uzun süre halkından saklamak için kafasında bir külahla dolaşmış. Fakat bir gün berbere gittiğinde berber kulaklarını görerek durumu öğrenmiş. Berber uzunca bir süre bu sırrı saklamaya çalışsa da bir gün dayanamayıp orada bulunan bir kuyuya eğilip “Midas’ın kulakları eşek kulakları!” diye bağırmış. Hikâyeye göre bu durum sudan sazlara, sazlardan rüzgâra giderek her yere yayılmış ve herkes Midas’ın sakladığı sırrını öğrenmiş. Midas en sonunda halkın kendisine olan yakıştırmalarına dayanamayıp kulaklarını kestirmiş. Fakat kesilen kulakların yerine gün geçtikçe uzayan sarmaşık şeklinde yeni kulaklar oluşmuş. Herkes Kral Midas’la “eşek kulaklı Midas” diye dalga geçmeye başlamış. Bunun üzerine Kral Midas Tanrıya yalvarmaya başlamış ve “Tanrım kulaklarımı düzelt ve tüm servetimi elimden al” demiş. Bu yalvarışın sonrasında Tanrı onu bağışlamış ve kulaklarını düzeltmiş ama hiç kimse görmeden de canını alıp, mezara gömmüş.

Dokunulan her şeyin altına dönmesi…

Kral Midas ile ilgili anlatılan diğer efsane ise “dokunduğu her şeyin altına dönmesi” ile alakalıdır. Bu efsane ise şu şekildedir. Bir gün Şarap Tanrısı Dionisos’un yoldaşı Satiros Frigya’da dolaşıyormuş. Bu gezisi sırasında Kral Midas’ın gül bahçesinde girmiş ve burada uykuya dalmış. Midas, Satiros’u kendi bahçesinde bulmuş ve sarayında 10 gün boyunca ağırlamış. Bunun üzerine Dionisos bu konukseverlikten etkilenmiş ve Kral Midas’a bir dileğini gerçekleştireceğini söylemiş. Kral zenginliğini arttırmak için dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini istemiş. Fakat bu isteği onun yaşantısını baştan aşağı değiştirmiş. Yemek istediği yemekler, çevresindekiler ve kendi gül bahçesine kadar dokunduğu herşey altına dönüşmeye başlamış. Kral Midas bu duruma daha fazla dayanamayıp Dionisos’tan tekrar yardım istemiş ve bu güçten kurtulmak istediğini söylemiş. Tanrı Dionisos, Kral Midas’ın bu durumuna acımış ve ona Paktalos Irmağı’nda yıkanmasını söylemiş. Burada yıkanan Midas bu güçten kurtulmuş ve tekrar eski haline dönmüş. O dönemden beri bu ırmakta bulunan altın parçacıklarının bu efsaneye bağlandığı söylenmiş.

GORDİON DÜĞÜMÜ

“Gordion” ya da diğer yazılışı ile “Gordiyon”, tarihte yer almış olan Frigya’nın (Phrygia) başkentidir. Şu an bu höyüğün kalıntıları Ankara Polatlı’nın 30 km kadar yakınlarında yer almaktadır.

Höyükte yapılan araştırmaların hiçbirinde “Gordion” adını belirten bir kanıt bulunmıyor. Bu duruma rağmen bu höyüğün adının “Gordion” olarak tanımlanması doğru olarak kabul ediliyor. Şehrin adının “Gordion” adını almasının da kral Gordios’tan geldiğini düşünülüyor.

Gelelim Efsaneye…

Frigler yeni bir lider arayışına girmiştir ve ortaya çıkan bir kahin, şehre öküz arabası ile ilk giriş yapan kişiyi kral ilan etmelerini söyler. Bunun üzerine Gordios adlı yoksul bir köylü kağnısı ile kente giriş yapar ve ardından Gordios kral ilan edilir. (Bu efsanede adı geçen Kral Gordios aynı zamanda Midas’ın da babası oluyor) Krallığının ilanından sonra Gordios, öküz arabasını Friglerin tanrısı olan Sabazios’a adak olarak sunar. (Sabazios Yunanlılar tarafından Zeus olarak adlandırılıyor) Kral arabasını tapınağa bağlarken kızılcık dallarından yapılmış özel bir düğüm atar. Sonrasında ise bu düğüm halk tarafından “Gordion Düğümü” olarak adlandırılır ve “Düğümü çözecek kişinin tüm Asya’nın hakimi olacağı” söylentisi ile ünlenmeye başlar.

Büyük İskender seferi sırasında M.Ö. 334 yılında Gordion’a ulaşır ve burada anlatılan “Gordion Düğümü” ile karşılaşır. Düğümü çözmeye çalışır ama bir türlü başaramaz. Sonrasında sabrı tükenip kılıcını çekip düğümü keser. Efsane haline gelmiş olan Gordion Düğümü bu şekilde çözülür ve sonrasında Büyük İskender seferlerine devam eder. Anadolu, Mezopotamya, Kuzey Afrika, Pers ve Hindistan’a uzanan büyük bir alanı fetheder. Fakat 32 yaşında uzun bir eğlencenin ardından hastalanır ve on gün sonra M.Ö. 323 yılında Babil’de (Irak) ölür.

Bu zamansız ölüm o dönemin bilgelerince, Büyük İskender’in Gordion düğümünü çözmek yerine sabırsız davranmasının cezası olarak yorumlanmıştır.

Pan EFSANESİ

Yunan mitolojisinde Pan Hermes'in Arkadya'lı bir periden doğma oğlu olup çobanların, sürülerin, avcılığın, dağlık ve tenha arazilerin, pastoral müziğin tanrısıdır. Belden aşağısı keçi biçimindedir, ayrıca keçi gibi boynuzları ve kuyruğu vardır. Kulakları sivri ve uzun, burnu ise küçük ve sürekli etrafını koklar gibi kalkıktır. Şarap tanrısı Dionysos'un eşlikçilerinden biri olarak bahar, doğurganlık ve bereketle yakından ilgili bir tanrıdır. Mitolojide perileri kovalayıp durması ve ıssız, bakir arazilerde dolaşanların karşısına birden çıkıp onları ürkütmesi ile meşhurdur. "Panik", yol açtığı bu ürkü nedeniyle, Pan'ın adından türemiş bir kelimedir. Mitolojide Pan'ın aşık olup kovaladığı perilerin en ünlüleri, kamışa dönüşen Syrinx, köknara/çama dönüşen Pitys ve dağların yankısına dönüşen Ekho'dur.

Pan'ın Annesi?

Pan'ın babası, mitolojideki genel kabule göre Hermes ise de hangi periden doğduğu hayli karışık bir konudur. Pan'ın annesi olmaya en yakın aday Penelope (Penelopeia) gibi duruyor. Penelope, kral Dryopos'un kızlarından biri ve Arkadya'daki Kyllene Dağı'nda yaşayan bir orman perisidir. Dryope, bir prensesken, kaplumbağa kılığına giren Apollon tarafından baştan çıkarıldıktan sonra, Orta Yunanistan'da bulunan Oita Dağı'ndaki bir kavak ağacının perisine dönüştürülmüştür. Homerik bir şiirde anlatıldığına göre, Pan, sonradan bildiğimiz şekliyle, yani boynuzlu, kuyruklu, keçi ayaklı, sakallı, vücudu kıllı, kalkık burunlu olarak doğmuştur; yetişkin olarak doğduğu için de büyüme sürecini yaşaması gerekmemiştir. Şiirde, "Dryopos'un Kızı" diye geçen annesi, Pan'ı görünce korkup kaçmıştır. Fakat baba Hermes, yaratık oğlunu yanında Olympos'a götürmüş, oradaki tanrılar da - özellikle Dionysos - Pan'dan hoşnut kalmışlardır. Pausanias'a göre, Pan'ı periler büyütmüştür.

Mitolojide Pan

Pan'ın Aşık Olduğu Periler : Syrinx, Ekho ve Pitys

Pan'ın en bilinen hikayeleri, aşık olup kovaladığı perilerle ilgili olanlardır. Aynı zamanda Pan'ın pan flüt ve köknar gibi sembollerini açıklayıcı nitelikte olan bu efsaneler arasında da Syrinx, Ekho (Echo) ve Pitys adlı perilerin hikayeleri öne çıkar.

Pitys

Bir ağaç ya da dağ perisi olan Pitys, Pan peşine düşünce deli gibi kaçmaya başlar. Dağlarda, tepelerde bir ceylan gibi sekip koşsa da sonunda Pan'dan uzun süre kaçamayacağını anlayınca kendini toprağın altına saklar ve orada tanrılar tarafından bir köknar ya da çam ağacına dönüştürülür.

Ekho,

Boiotia'daki Kithairon Dağı'nın perisidir. Sesinin ve raksının güzelliği ile ünlü Ekho, kendisine aşık olan tüm erkeklere olduğu gibi, Pan'a da burun kıvırmış, böylece keçi ayaklı tanrıyı kızgınlıktan küplere bindirmiştir. Fakat, Ekho'nun belki Pan'dan da tehlikeli bir düşmanı daha vardır: Tanrıça Hera. Hera, Zeus'un perilerle gönül eğlendirdiği zamanlarda kendisini lafa tutmak suretiyle kocasına ve perilere zaman kazandıran Ekho'yu lanetler. Hera'nın laneti uyarınca, güzel sesli Ekho, artık kendiliğinden konuşamayacak, sadece başkasının söylediği kelimeleri yineleyebilecektir. Gelgelelim, güzel perinin başına gelen felaketler bu kadarla kalmaz. Erkekleri hor gören Ekho, ironik bir biçimde, mitolojinin meşhur narsisisti Narkissos'a aşık olmuştur. Ekho, Narkissos'u adım adım takip eder ve günün birinde, onun bir gölette yansıyan kendi suretine aşık olup suya düşmesine ve boğulup gitmesine tanık olur. Narkissos, bir nergis çiçeğine dönüşürken platonik aşkını yitirmiş olan Ekho da üzüntüden eriyip gider, geriye bir tek sesi kalır. İşte o gün bugündür, dağ, mağara vb. yerlerde duyduğumuz ve konuştuklarımızı hemen ardımızdan bize tekrar eden ses, Ekho'nun sesidir.  

Syrinx

Yine de Pan'ın en büyük aşkı galiba Syrinx'tir. Arkadya'daki Ladon Nehri'nin tanrısı Ladon'un kızı, su perisi Syrinx, kendisini görür görmez vurulan Pan'dan öyle bir kaçış kaçar ki ardına dahi bakmaz. Kızcağız soluğu Ladon Nehri'nde alır ve orada, kendi isteği üzerine, kızkardeşleri tarafından bir kamışa çevrilir. Pan, rüzgar estiğinde hazin bir ses çıkaran bu kamışın üzerinde oyuklar açar, böylece de kendi adıyla anılacak olan flütü (pan flüt) icat etmiş olur. Syrinx bu durumda tam anlamıyla kurtulmuş sayılır mı bilmem, çünkü Pan gittiği her yere platonik aşkını ölümsüzleştirmek için yaptığı bu flütü de götürür ve ona üflediği zaman, sonuç olarak kendi derdini de Syrinx'e söyletip durmuş olur. Kullandığımız "şırınga" kelimesi, Syrinx'in adından gelir

pan mitoloji ile ilgili görsel sonucu

Apollon ile Pan Arasındaki Müzik Yarışması

Pan, günün birinde flütüyle Apollon'a ve onun efsanevi lirine meydan okur. İki tanrı arasında bir müzik yarışması düzenlenmesine karar verilir ve Lidya'daki Tmolos Dağı'nın (Bozdağ) tanrısı Tmolos da yarışmanın jürisi olarak belirlenir. Önce Pan, sonra Apollon, sırayla çıkıp performanslarını sergilerler. Tmolos (ya da Tmolus), Apollon'u yarışmanın galibi ilan etmekte tereddüt etmez. O sırada dinleyici olarak orada bulunanlar da Tmolos'la hemfikirdir. Bir kişi hariç, o da Frigya kralı Midas. Midas, sonuca açıkça muhalefet ederek Tmolos'un adil bir karar vermediği konusunda ısrar edince Apollon'u sinirlendirir. Öyle sinirlendirir ki Apollon müzikten hiç anlamadığını düşündüğü Midas'ın işe yaramaz kulaklarını eşek kulaklarına dönüştürür.

Pan'ın Dionysos, Rhea ve Demeter'le Olan İlişkisi

Vahşi dağların tanrıçası olan Rhea, bu bakımdan Pan'a benzer. Kyzikos şehrinin kralı, Rhea'nın kutsal aslanlarından birini öldürünce Rhea, öcünü Pan vasıtasıyla alır. Pan, Kyzikos'a gidip bu şehirde büyük bir "panik" dalgası estirir ve kral dahil herkesin korkudan aklını alır.

Pan, Dionysos kültünün kalbi olan Kithairon Dağı'nın doruğunda dans eder. Ama Naxos Adası'nda Dionysos, müstakbel karısı Ariadne'yi sahilde uyurken bulduğunda, prensesi uyandırmamak için Pan dansını kesmiş, satyrlerin flütleri, bakkhaların zilleri susmuştur. Rhea, Dionysos'un Hint Seferi'ne katılmalarını istediği için bütün kır tanrılarını bir araya getirir ki bu gruba elbette Pan da dahildir. Dionysos, kendilerine savaş ilan ettiğini haber vermeleri için Hintlilere yolladığı iki adamının yanına Pan'ı da katar. Hint kumandanı Morrheus, uzun boynuzlu Pan'ın, Hint gemilerini sivri pençeleriyle parçalamasından endişe eder. Nonnus, Pan'ın Hint Seferi'ne 12 oğluyla (Kelaineus, Argennon, Aigikoros, Eugeneios, Omester, Daphoineus, Phobos, Philamnos, Xanthos, Glaukos, Argos ve Phorbas) birlikte katıldığını belirtir.

Pan'ın Demeter'le ilişkisini kuransa Pausanias'tır. Poseidon'un kendisine, Hades'in de kızı Persephone'ye tecavüz etmesi karşısında büyük hayal kırıklığı yaşayan Demeter, küsüp Olympos'tan ayrılmış, kendini Thelpousa'daki, kimsenin bilmediği bir mağaraya kapatmıştır. Demeter'in yasa bürünüp inzivaya çekilmesi, beraberinde yeryüzündeki yaşamın solmasını, tükenmesini getirir. Olympos tanrıları bu durum karşısında endişelenirler, fakat hiçbirinin Demeter'in nereye gittiğine dair en ufak bir fikri yoktur. Demeter'i bulmak, avlanmak için dağdan dağa dolaşan Pan'a kısmet olur. Fakat Pan, Demeter'i uzaktan izlemekle yetinir, tanrıçanın yanına gidip de ona herhangi bir şey söylemez. Bunun yerine, Olympos'a çıkıp durumu Zeus'la paylaşır. Zeus, kader tanrıçalarını (Moirai) Arkadya'ya yollayıp Demeter'i tekrar evine getirtir. Bu süre içinde Demeter'in yası da kızgınlığı da hafiflemiştir.

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.