Rumların “müzakereleri” tekrar başlatma isteğinin amacı KKTC’yi ortadan kaldırmaktır. Rumların birinci hedefi 35 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devletini ortadan kaldırmaktır. Rum Lider Anastasiadis geçen gün şöyle bir açıklama yaptı: “Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini büyük bir saygıyla kabul edeceğiz. Ancak Kıbrıs Türklerinin sayısal eşitliğini kabul etmiyoruz.” Şimdi muhtemel bir “federal çözümden” sonra “siyasi eşitliğin” nasıl gerçekleşeceğine ve ne anlama geldiğine bir bakalım. Bir kere, KKTC’nin ortadan kalkmasıyla Rumların ve Türklerin nüfusları ön plana çıkacaktır. Anastasiadis bir süre önce yaptığı bir açıklamada, “Biz çoğunluk, siz azınlık” demişti, bunu da unutmayalım. Yani ayrı bir devlet olarak Kıbrıs adasında yer alan KKTC ortadan kalktıktan sonra, Anastasiadis’in söz ettiği “siyasi eşitliğin” hep havada kalan ve hiçbir şekilde gerçekleşmesi mümkün olmayan, bir siyasi manevradan öte hiçbir anlam taşımadığı ortadadır. Siyasi eşitlik, ancak iki devletin tanınmasından geçer. Böylesine çarpık bir “federal çözüm” görüşü ile Rumların hayal ettikleri KKTC’nin haritadan silinmesi hedefi açıkça ortaya çıkmaktadır. “Federal çözüm” ile Rumların hayal ettiği “yeni” Kıbrıs Cumhuriyeti içinde, her alanda temsiliyet iki “toplumun” nüfuslarına göre ayarlanacaktır. Yani KKTC ortadan kalktıktan sonra Kıbrıslı Türkler devlet statüsünü kaybedecek ve “yeni federal Kıbrıs Cumhuriyeti içinde” bir azınlık olarak yer alacaktır. Böyle bir durumda “siyasi eşitlikten” söz etmek hem yalan, hem yanlış, hem de çok komiktir.
Rumlar yeniden başlayabilecek “müzakerelerde” “işte size iki kurucu devlet” safsatası ile karşımıza dikileceklerdir. “Kurucu devletlerin” (Constituent states) hiçbir zaman resmen tanınmayan bir olgudan ibaret olduğu ve lokal veya yerel yönetimlerden öte hiçbir bağımsız, egemen statüsü olmadığı, ayrıca Rumların çoğunlukta olduğu bir merkezi hükümetin izni olmadan hiçbir girişimde bulunamayacağını burada tekrar vurgulamakta yarar var. Dolayısıyla, Rum Lider Anastasiadis’in bu son açıklaması KKTC Cumhurbaşkanlığına, Devletine, Hükümeti ve KKTC halkına yönelik bir hakarettir. “35 yıllık kökleşmiş KKTC Devletini hiçe sayacaksınız ve “Hadi gelin birleşelim. Biz çoğunluk siz azınlık. Ancak siyasi eşitlik olacak.” diyeceksiniz ve bizde size inanacağız. Tekrar ve tekrar vurgulamamız gerekir. Rumların birinci hedefi KKTC Devletini ortadan kaldırmaktır. Kıbrıs Türklerinin birinci görevi KKTC Devletinin devamını, kabulünü ve tanınmasını sağlamaktır.
Kısacası: Rumlarla, KKTC Devleti tanınmadan, kabul edilmeden “görüşme masasına” oturmak çok sakıncalıdır. Herhangi bir görüşmeden önce KKTC Devleti’nin tanınması önkoşulu hem dünyaya, hem de Rumlara duyurulmalıdır. BM de, AB de er veya geç KKTC’nin 35 yıllık bağımsız, egemen bir devlet olarak tanınması gerektiğini anlayacaklardır. Önemli olan, KKTC Devleti ve Hükümetinin kararlı bir biçimde bu tezi ortaya koyup hiçbir geri adım atmadan sağlam durmasıdır. İstediğimiz hedefe ancak böyle varabiliriz...
