Kıbrıs Türk halkını Maronitler, Ermeniler ve Latinler gibi azınlık olarak gören , Toplumsal eşitliğimizi, siyasi eşitliğimizi ve eşit egemenliğimizi kabul etmeyen , Kıbrıs Türk halkının bu haklarını görmezden gelen Rum Meclis Başkanı Omiriu, Kıbrısta bulunacak bir çözümün Rum tezlerine göre olmasını istemekte, her fırsatta anavatanımız Türkiyeye saldırmakta ve Türk düşmanlığı sergilemektedir.
Garanti Anlaşmalarının devamı halinde Kıbrıs Rum tarafının çözüm için herhangi bir anlaşmayı referandumlara götürmeyi kabul etmeyeceğini açıklayan Omiriu, AB üyesi olmayan bir ülke AB üyesi bir ülkenin bağımsızlık , egemenlik ve toprak bütünlüğünü garanti edemez diyor.
Omiriu, Çözüm işgale son verecek, tek ve bölünmez egemenliği , tek uluslararası ve hukuk temsiliyeti , tek vatandaşlığı, devletin ve halkın birliğini , temel özgürlükleri ve insan haklarını tartışmasız güvence altına alacak bir çözüm olmalıdır diyor. Çözümün , BM İlke ve Kararlarına ve Avrupa müktesebatına uygun olması gerektiğini söyleyen Omiriu, çözümün ancak böyle olması halinde sürekli barışı, güvenliği ve refahı ancak bu şekilde getirebileceğini dile getiriyor. Çözümün anahtarını elinde tutanın Türkiye olduğunu savunan Omiriu,: Avrupa Camiası Türkiyeyi uluslararası İlkelere ve Avrupa Hukukuna dayalı bir çözümü kabul etmeye zorlaması gerektiğini öne sürüyor….
Rum Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas; “…Kıbrıs Cumhuriyeti risk altına konulamaz… Kıbrıs Cumhuriyeti dağıtılarak yeni bir ortaklık devleti oluşturulamaz…. Mülkiyette ilk söz sahibi 1974 öncesi mal sahibinindir ” diyor.
Rum tarafında DİKO, EDEK, Vatandaşlar İttifakı, Rum Ekologlar ve Çevreciler Hareketi olası bir çözümün Kıbrıs Cumhuriyetinin devamı olacak bir model çerçevesinde gerçekleşmesini talep etmektedir.
AKELin kırmızı çizgilerini açıklayan Polit Büro üyesi Stefanu: devletin gevşek değil, güçlü , tek olması , ayrıca tek vatandaşlık ve tek uluslararası temsiliyete sahip olması gerektiğini ifade ediyor…
Anastasiadis: Kıbrıs Cumhuriyetinin yalnızca özgür bölge olmadığını , işgal altındaki bölgelerin de olduğu görüşünü ortaya koyarak Kıbrıs Cumhuriyetinin dönüşümünde mücadelemiz yeniden birleşme, işgal ordusundan kurtulma ve istisnasız bütün Kıbrıslıların İnsan haklarının güvenceye alacak bir Avrupa devleti meydana getirilmesidir” dedi. Anastasiadis, AB normları ve İnsan Hakları görmezden gelinemez diyor.
Anastasiadis, “Toprak paylaşımı , güvenlik , garantiler ve Türk askerinin çekilmesi gibi konularda ilerleme sağlanabilirse 2016nın Ada için “çok önemli bir yıl” olabileceğini söylüyor…. Anastasiadis, “çözüme ulaşabilirsek , Kıbrıs , Müslüman ve Hristiyanların birlikte yaşayabileceğini gösteren bir model olacak” diyor….
Anastasiadis, “Türkiyeden olumlu söylemler duyduk. Türkiyenin iş asker çekmeye , toprak paylaşımına ve bizim burada hiçbir üçüncü ülkenin koruması altında olmayacak , bağımsız bir ülke kurduğumuzu fark etmeye geldiğinde ciddi olup olmadığını görmek gerekiyor” diyor.
31 Ocakta yapılan DİSİ Kurultayına katılan Anastasiadis, müzakere sürecine de değinerek “Üzerinde hem fikir olunan şeylerin , tam anlamıyla devletin devamlılığını güvenceye aldığını” ifade etti ve “Kıbrıs yeniden birleşecek” dedi.
Herhalde Anastasiadis de diğerleri gibi ne dediğini bilmiyor!...
Sonuç olarak ; Enosisin dolaylı olarak gerçekleştiğine inanan Rum liderliği , tek egemenlik, tek devlet tek halk , tek uluslararası temsiliyeti savunmakta ve bulunacak bir çözümde AB normlarının uygulanmasını istemektedirler.
Rum liderliği mevcut Garanti ve İttifak Anlaşmalarının devamına ve de anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisine karşı çıkmakta ve Türkiyenin garantörlüğünü içeren olası bir referandumda ‘hayır noktasında buluşmaktadırlar.
Rum liderliği , 541(1983) ve 550(1984) sayı ve tarihli BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla Kıbrısta tek devlet ve hükümet olarak tanınmanın ve de 1 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla ABne kabul edilmelerinin verdiği avantajların arkasına saklanarak Kıbrıs Türk halkının teslimiyetini beklemekte ve görüşmelerde zamana oynamaktadır….