banner913
banner932
banner1012

Kara delikler” yaşadığımız evrenin DNA’ları

banner1020

“Evrendeki en gizemli ve ilginç iki cisimden biri “kara delikler” yaşadığımız evrenin DNA’ları”. Bilim insanlarına göre, bilgi stok yeri kara deliklerin sırları çözüldüğünde evrenin de sırları çözülmüş olacak

banner974
Kara delikler” yaşadığımız evrenin DNA’ları

banner971

 

Prof. Dr. Mustafa Halilsoy, galaksilerin merkezlerinde çok büyük kara deliklerin bulunduğuna dikkat çekerek, “İçinde yaşadığımız Samanyolu Galaksisi’nin merkezinde 4 milyon Güneş kütlesine sahip bir kara delik var. Bu kara delik olmasa bu Samanyolu Gezegeni belki milyarlarca yıl önce dağılacaktı

(TAK- Yılmaz Yakar) 
Uzay zaman çukuru olarak nitelendirilen kara delikler,  yaşadığımız evrenin DNA’larını oluşturuyor.
Bilim insanlarına göre, en büyük bilgi ve en büyük enerjiyi saklayan bilgi stok yeri olan kara deliklerin sırrı çözüldüğünde evrenin ve hayatın da sırları çözülmüş olacak.
Bilim insanları bilimin  son 20 yıldır uyguladığı; 3 boyutu iki boyuta indirgeyerek , iki boyutu inceleyerek üç boyutu çözme taktiği kara deliklere de uygulandığı taktirde, müthiş bir bilgi elde etmek ve enerji çıkarmanın mümkün olduğunu söylüyor.
Bilim insanları daha da ileri giderek, kara deliklerin içinden başka alemlere ve başka evrenlere de geçişin mümkün olabileceği üzerinde ciddiyetle duruyor. 


KARA DELİKLER NASIL OLUŞUYOR?
Kara delikler,  genelde Güneş Sistemi’ndeki  yıldızların  ışığının (enerjisinin) tükenmesi sonucunda  çöküntü yaşaması sonucunda oluşuyor.  Çöküntü oluşan yıldızın  kara deliğe dönüşmesi için de belli bir kütlede olması gerekiyor. Samanyolu galaksisinde 100 milyon kütleli kara deliğin olduğu, evrende ise bu sayının kat kat fazla olduğu öngörülüyor.


SAMANYOLU GALAKSİSİ’NİN SİGORTASI
İsmi kara delik olsa da bu gizemli cisimler  aslında insanlığın yaşadığı Samanyolu galaksisinin de adeta sigortası.  Kara delik çekim kuvvetiyle denge sağlayarak  Samanyolu Galaksisi’nin parçalanarak yok olmasını  önlüyor.
Kara delikler, evrendeki her türlü oluşumu ve maddeyi geri döndürülemez biçimde içine çekebilecek güçteki kozmik yapılar.
Kara delikten ilk kez Orta Çağ’da İslam alimlerinden El-Biruni  “nokta esved” yani siyah nokta olarak bahsetmiş. Kara delikle ilgili ilk fikirler ise 1700’lü yılların sonlarına doğru oluşmuş.  Kara delikler, kuantum fizikçi Albert Einstein’ın ‘Genel Görelilik Kuramı’yla tanımlanmış.  Doğrudan gözlemlenememekle birlikte, çeşitli dalga boylarını kullanan dolaylı gözlem teknikleri sayesinde keşfedilmişler.


KARA DELİK İLK KEZ FOTOĞRAFLANDI
Varlığı bilinen ancak teorik olarak açıklanan ve simülasyonu yapılan kara delikler kısa bir süre önce ilk kez fotoğraflandı.
Uluslararası Olay Ufku Teleskopu projesi kapsamında bir araya gelen bilim adamları, Dünya'ya yaklaşık  53 milyon ışık yılı mesafedeki Başak (Virgo) takım yıldızındaki M87 Galaksisi’nin merkezindeki süper masif kara deliğin fotoğrafını yayımladı.
Kara deliğin görüntülenmesini sağlayan 200 bilim insanı içinde tek Türk bilim insanı olan Feryal Özel de yer almıştı.


GÜNEŞ SİSTEMİ’NDEN BÜYÜK
Fotoğraflanan kara delik  Güneş Sistemi’nin tamamından daha büyük olup, . Güneş’in 6.5 milyar katı bir kütleye sahip. 40 milyar km çapıyla Dünya’dan üç milyon kat daha büyük. Var olduğu  düşünülen en ağır kara delik.
Doğu Akdeniz Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi  Fizik Bölümü’nde, Bölüm Başkanı Prof. Dr. İzzet Sakallı, Prof. Dr. Mustafa Halilsoy,  Bölüm Başkan Yardımcısı Prof. . Dr. Seyedhabibollah Mazharimousavi ve Yrd. Doç. Dr.  Ali Övgün’den oluşan ekip de kara delik konusunda önemli çalışmalar gerçekleştiriyor.
DAÜ’de görev yapan bu bilim insanlarının bu alanda dünyada ses getiren çalışmaları ve bilim  dergilerinde  yayımlanmış makaleleri ve çeşitli ödülleri  bulunuyor.


KARA DELİKLERİ TAK’A ANLATTILAR
Prof. Halilsoy, Prof. Sakallı, Prof. Mazharimousavi ve Yrd. Doç. Dr. Övgün 10 Nisan’da, 5 ayrı merkezde bilim insanlarının basın toplantısıyla açıkladığı kara delik fotoğrafı ile ilgili görüşlerini ve kara deliği TAK’a anlattılar, soruları yanıtladılar.


HALİLSOY: “GALAKSİLERİN MERKEZLERİNDE ÇOK BÜYÜK KARA DELİKLER VAR”
Prof. Dr. Mustafa Halilsoy,  Genel Görelilik konusunda  çalışan en  bilinen Türk fizikçiler arasında yer alıyor.
Kıbrıslı Türk olarak Türk bilim insanları arasında ilk bin içerisinde gösterilen Prof. Dr. Mustafa Halilsoy, uzay zaman gözü olan, kütlesi ve özellikleri bulunan  kara deliklerin evrendeki en ilginç cisimlerden biri  olduğunu kaydetti.
Enerjisi tükenen yıldızların “beyaz cüce”,  “süper nova”  ve  “nötron yıldız” faslı bulunduğunu en son fasılda da  kara deliğin oluştuğunu kaydeden Halilsoy, kara deliklerin yıldızların çöküşünün sonucu olduğunu ifade etti.
Enerjisi tükenen yıldızların belirli bir kütlesi var ise en sonunda kara deliğine dönüştüğünü yineleyen Halilsoy, çökmeden bir önceki fasıl olan nötron yıldızı faslı için ise şu ilginç benzetmeyi yaptı:
“Dünyadaki bütün otomobilleri,  arabaları taşıtları toplayın, sıkıştırın, hepsini bir yüzüğün içine sığdırın. Ona bir nötron yıldızı denir”
Prof. Dr. Mustafa Halilsoy, galaksilerin merkezlerinde çok büyük kara deliklerin bulunduğuna dikkat çekerek, “İçinde yaşadığımız Samanyolu Galaksisi’nin merkezinde 4 milyon Güneş kütlesine sahip bir kara delik var. Bu kara delik olmasa bu Samanyolu Gezegeni belki milyarlarca yıl önce dağılacaktı. Merkezde olan kara delik şiddetli  çekimiyle dağılmayı saçılmayı engelliyor ve dengeliyor” dedi.


“FOTOĞRAFLA KARA DELİĞİN VARLIĞI KANITLANDI”
Daha önceki teleskoplarla kara deliğin görüntüsünün alınmasının mümkün olmadığını söyleyen Halilsoy, Olay Ufku teleskopu olarak nitelendirilen  yeni nesil teleskop türü sayesinde  kara deliğin gözlemlenmesinin sağlandığını, bunun da kara deliğin varlığının kanıtını oluşturduğunu belirtti.
Elde edilen fotoğrafla kara deliğin dolaylı olarak görüldüğünü anlatan Halilsoy, teleskopun kara deliğin çevresinde  oluşan hareketleri ve enerji saçınımlarını tespit ettiğini, belirterek şöyle devam etti:
“Örneğin bir gezegen, bir kuyruklu yıldızı  şiddetli bir şekilde kara deliğe doğru çekiyor.. O çekimde müthiş bir radyasyon  yayılıyor. Gözlemde kara delik görünmüyor etrafındaki aktiviteler görünüyor. Bu kara deliğin ispat-ı vücudu. Kara deliğin tam yuvarlak olmaması da dönmesine bağlanıyor” dedi.


“KARA DELİKLER EVRENİNVE HAYATIN SIRLARINI ÖĞRETECEK”
Prof. Halilsoy, “Kara delikler yaşadığımız evrenin DNA’larıdır. Hayatın sırlarını öğreneceğiz kara delikler sayesinde. Çünkü evrenin en basit çipleridir. En basit  en lokalize olmuş fakat içinde en büyük enerji  ve en büyük  bilgiyi saklayan   bilgi stok yeridir kara delik.  Müthiş bir bilgi birikimi var içerisinde” dedi.
Halilsoy, kara deliğin ölene kadar bütün bir evrenin filmini çektiğini  ve bu filmin  kara deliğin yüzeyinde stoklandığını , fizikte 3 boyutu indirgeyerek iki boyut üzerinden 3 boyutu çözen bir taktik uygulandığını,  bunun kara deliğe uygulandığı takdirde müthiş bir bilgi ve enerji elde etmenin mümkün olduğunu söyledi.
Dönen kara deliklerin etrafında ergo küre bulunduğunu ifade eden Halilsoy, bir zerre ergo küre içerisine gönderildiğinde  daha yüksek bir enerjiyle geri döndüğüne dikkat çekerek şöyle devam etti:
“Dünyanın bütün çöplerini atıklarını toplayın götürün bir kara deliğin içerisine atın, size enerji olarak geri dönecek, Müthiş bir enerji kaynağına dönüşebilir kara delik” dedi.
“Evrenin sırlarını bize öğretecek olan kara deliktir” diyen  Halilsoy, “sırlarını çözersek bizi nereye götürür? sorusuna şu yanıtı verdi.

“Dönen kara deliklerin arkasında beyaz  delikler var. Başka kanallar var, başka alemler var, başka evrenler var. Hesap olarak yaptığımız bize bunu gösteriyor. Önemi burada. Kara deliklerin merkezinde şayet tekillik yoksa ve başka geçit kapısı var, sizi başka evrenlere  başka uzaylara taşıyabilecek nesnelerdir. O yüzden  kara delik olayı bilim insanlarının dikkatini çekti. Basit bir olay değil. Hayatın sırlarını bize öğretecek olan nesnedir kara delik” 


ÖVGÜN: AY’A TELESKOP KURULURSA ÇÖZÜNÜRLÜK ARTAR
Gravitasyon ve Kozmoloji Fiziği çalışmaları ile dikkat çeken ve  hakemlik  ödülü alan, saygın fizik dergilerinde  bir çok makalesi yayımlanan, kara deliği gözlemleyen 8 olay ufku teleskopundan birinin yer aldığı Şili’deki gözlemevinde çalışmalar yapan Yrd. Doç. Dr.  Ali Övgün de kara deliğin görüntülenmesiyle ilgili bilgileri aktardı.
Övgün, 8 teleskoptan biri olan   Şili’deki radyo teleskopunun dünyanın en kurak yeri olan Atacama çölünde konuşlandığını, Atacama çölünün, çevrede ışık olmadığı için en net görüntünün alındığı yer olduğunu söyledi.
Gözlemlemek için neden daha yakın olan Samanyolu Galaksisi’ndeki kara delik yerine 53 milyon yıl ötedeki M87 Galaksisi’ndeki kara deliğin  seçildiğine açıklık getiren Övgün, “Biz Samanyolu Galaksisi’nde olduğumuz için aramızda farklı cisimler var. Gönderilen fotonlar cisimlere çarptığında foton geri dönmez, kaybolur. Oysa M87 ile aramızdaki boşluk daha temiz ve daha büyük. O yüzden M87 kara deliğini tercih ettiler. Samanyolu Galaksisi’ndeki kara deliğin de fotoğrafını çektiler ancak görüntü o kadar temiz çıkmadığı için açıklamadılar” dedi.
M87 kara deliğini görüntülemek için 8 adet radyo teleskopu kullanıldığını söyleyen Övgün, Bilim insanlarının Ay’a da teleskop kurmayı düşündüklerini bu gerçekleştiği taktirde çözünürlüğün de artacağını belirtti.


“VERİLERİ BİRLEŞTİRMEK 2 YIL SÜRDÜ”
8 teleskopun her birinin 6’şar kişilik gruplardan oluştuğunu söyleyen Övgün, bütün bilgilerin hard disklere kaydedildiğini, bu bilgilerin internet üzerinden gönderilmesinin oldukça zor olduğunu çünkü her birine günlük ortalama 350 terebayt bilgi kaydedildiğini,  hard disklerin  uçakla merkeze yollandığını, 8 teleskoptan gelen bilgilerin merkezdeki bilgisayarda birleştirildiğini ve fotoğrafın oluşturulduğunu anlattı.
Övgün, her teleskopun kara deliğin bir bölümünü görüntülediğini ve parçaların puzzle gibi birleştirilerek fotoğrafın ortaya çıkarıldığını kaydetti.
İlginç bir detayı da paylaşan Övgün, teleskoplardan gelen bilgileri birleştirilmesinin iki yıl sürdüğünü , uçak olmadığı için kutuplardaki teleskoplardan verilerin gelmesinin aylar sürdüğünü ifade etti.
Övgün, kara delik fotoğrafı yayınlanmazdan bir yıl önce geçen yıl,  DAÜ Fizik ve Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr İzzet Sakallı ve yurt dışındaki bir hocasıyla birlikte teorik olarak   elektrik ve manyetik güçlü kara delik üzerine yaptıkları çalışmada yayımlanan kara delik fotoğrafına  çok yakın  bir kara deliği teorik olarak bulduklarını söyledi.
Övgün bu konuda Türkiye’de yapılmış yayın sayısının 3 tane olduğunu bunlardan birinin de kendilerinin yaptığı bu çalışma olduğunun altını çizdi.
DAÜ dışında KKTC’de kara delik konusunda çalışma yapan başka bir ekip olmadığını söyleyen Övgün, en büyük eksiklik olarak bu alanda lisans programı olmamasını gösterdi
Övgün KKTC tanınmamış  bir ülke olduğu için  bu konudaki AB projelerine katılamadıklarını, TÜBİTAK’ın  bazı projeleri KKTC’ye açmadığını buraya da başvuramadıklarını, uluslararası projelere katılmakta  büyük zorluk çektiklerinin altını çizdi.


MAZHARİMOUSAVİ: “LİTERATÜRDE OLMAYAN KARA DELİK MODELLERİNİ BULDUK”
Değişik kara delik modellerini bularak literatüre geçen DAÜ Fizik Bölüm Başkan Yardımcısı Prof.. Dr. Seyedhabibollah Mazharimousavi  çalışmalarında  Einstein’in denklemlerini kullanarak literatürde olmayan  kara delik modelleri de bulduklarını kaydetti.
Mazharimousavi etrafındaki kaynakla kara deliğin yapısının değiştiğini elektro manyetik dalga,  madde  ve  dönme özelliklerinin kara deliği karakteristik kendine has özellik haline getirdiğini  ifade etti.


SAKALLI: “‘FARAZİ ŞEYLERLE UĞRAŞIYORSUNUZ’ ELEŞTİRİLERİ BOŞ ÇIKTI”
Üstün Hakem Ödülü’ne sahip olan DAÜ Fizik ve Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. İzzet Sakallı da, atomun çekirdeğinin içindeki kuvartların dahil olmasıyla ortaya çıkacak kara deliği  dünyada ilk kez DAÜ’deki hocaların bulduğunu, dünyadaki bütün marka bilim dergilerine DAÜ Fizik Bölümü’nden yayın gittiğini söyledi.
Sakallı sayıca az olmalarına karşın Türkiye’de hatırı sayılır bir yerde olduklarını, kalite olarak iyi yerlere gitmekte olduklarını söyledi.
Sakallı  DAÜ Fizik Bölümü’nde verilen kaliteli eğitim sayesinde bir çok öğrencinin yurt dışında  çeşitli ülkelerde başarılı kariyer edindiklerini ve başarılı doktora çalışmaları  gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Sakallı söz konusu kara delik gözleminin insanoğluna  kara deliklerin var olduğunu göstermek için yapılmış bir etkinlik olduğunu söyledi.
Sakallı, çalışmanın aynı zamanda bugüne kadar teorik olarak kabul edilen kara delik çalışmalarının gerçek olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Bu çalışmanın  bölüm olarak kendilerine mutluluk verdiğini söyleyen Sakallı, “Bugüne kadar ara ara farazi şeylerle mi çalışıyorsunuz?” diye eleştiriler oluyordu. Bu eleştiriler artık son buldu. Bundan sonraki süreçte konunun daha da üzerine gidileceğini düşünüyorum”dedi.
Sakallı, söz konusu gözlemin ardından dünyada bu alanla ilgili yatırımların da artacağını düşündüğünü söyledi.


“İNSANLAR BİR GÜN GALAKSİNİN DIŞINA ÇIKMAK İSTEYECEK”
Evrenin insan hayalinin sınırlarının ötesinde olduğunu ve insanoğlunun şua anda Mars’a gitmeyi hayal ettiğini belirten Sakallı  bu hayalin Mars’la da sınırlı kalmayacağını, bir gün galaksinin de dışına çıkmak isteyeceğini ifade etti.


“BİLİM-DİN-TANRI”
Sakallı, “Bilim dini dışlar mı, bilim ve din birbiriyle çelişir mi?” sorusuna verdiği yanıtta ise,  “Bu yapılanları  insan görünce… Öyle hesaplar var bu hesapların içerisinde  bir güzellik var aslında. Şöyle bir algı ortaya  çıkıyor bende, yaptığınız işlemlerden sonra görüyorsunuz ki, akıl almaz sadeleştirmeler oluyor ve basit bir yapıya gidiyor her şey. O basitliği gördüğünüzde  aslında doğru yolda olduğunuzu hissediyorsunuz. Ve  müthiş bir ahenk var matematiğinde bile olayın.  Onu görünce buna ne derseniz deyin, bir yaratıcı, bir şey var yani. Yaptığınız şey teorik iş de olsa bu yaratıcıyı keşfediyorsunuz.  Ayrı değil  birlikte düşünülmesi gereken konular bunlar” dedi.
Prof. Dr. Mustafa Halilsoy da  aynı soruya verdiği yanıtta evren içerisinde bu kadar düzenli şeyin olmasının  kodlama işi olduğunu ve kodlamanın üst aklının Tanrı olduğunu söyledi.
Evrendeki bu kadar sistemin çökmediğini,  Güneş sisteminin ince hesaplar üzerinde devam ettiğini söyleyen Halilsoy, “Burada bir kodlama var, her bir formül, her bir sistem, düzen, bir üst aklın empoze  ettiği kurduğu bir koddur. DNA dediğimiz şey Tanrı’nın kodudur” dedi.
Halilsoy  dini kesimler tarafından  “Tanrı yarattı bizim uğraşmamıza gerek yok” gibi bir yanlışlık  yapıldığını  belirterek, “Tanrı’nın yarattığını çözmek,  anlamak, o kodu çözmek bize kaldı. İnsana akıl bunun için verildi” dedi.
 

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.