Murat ASLAN
Ülkemizde son günlerde gündem olan kırsal kesim arsalarında bir skandal daha ortaya çıktı.
Mağusa bölgesinden Yıldırım köyünde ikamet eden Hüseyin Öncün, 2011 yılında kırsal kesim arsası hak sahipliği belgesi aldığını ancak o dönemde Türkiye’de eğitim gördüğü için arsaya herhangi bir işlem yapamadığını belirtti.
Öncün 2016 yılında adaya tahsilini tamamlayarak döndüğünde kendisine verilen arsanın üzerinde basketbol sahası inşa edildiğini görmesi üzerine yetkili makamlara başvurmasına karşın yanıt alamadı. Öncün aldığı tek yanıtın “Daha önce nerdeydin sana arsayı verdiğimizde boştu” olduğunu vurgulayarak devlet yetkililerine isyan etti.
İşte Hüseyin Öncün’ün bize gönderdiği şikayet yazısı:
“Adım Hüseyin Öncün, Gazi Mağusa’ya bağlı Yıldırım köyünde ikamet etmekteyim.2011 yılında yapmış olduğum kırsal kesim arsası başvurusu sonucunda belirlenen kırsal kesim arsasının hak sahipliği belgesi tarafıma teslim edilmiştir. Bu başvurumu yaptığım tarihte İstanbul’da Moleküler Biyoloji ve Genetik eğitimi görmekteydim. Alanımda akademik olarak ilerleyip yüksek lisans yaptıktan ve 5 yıllık iş tecrübemden sonra ülkeme; özellikle de sürekli tartışılmakta olan sağlık sektöründe fayda vermek istediğimden dolayı geri dönüş yaptım. Kıbrıs’a döndükten sonra kalıcı olarak hayatımı kurmak adına yaşayacağım evi inşa etmek için verilen kırsal kesim arsasına baktığımda, verildikten sonraki yıllarda çocuk parkı ve cami yapıldığını ve bu iki yapının arsanın etrafını çevrelediğini hatta içine basket sahası girdiğini gördüm. Arsanın yol ile hiçbir teması kalmamış, iç alanda etrafı çevrili şekilde kalmış olmasından dolayı Eylül 2016 tarihinde İçişleri Bakanlığı’ndaki ilgili makama değiştirilebilmesi adına dilekçe teslim ettim. Sürekli git gel şeklinde düne kadar süren koşuşturmam sonucunda defalarca olumsuz cevap aldım. Derdimi sözlü olarak anlatmaya kalktığım zamanda derdimi dinleyecek kimse bulamadım. “Sana verdiğimiz zaman orda öyle bir şey yoktu, o zaman neredeydin” gibi cevaplar aldım. Bu cevaplar daha önce yaptığım açıklamaların dinlenmediğinin göstergesidir.
Ülkemizde değerler yetişmeli diye söylemler yapıp, hem kendi hem ülkesi için bir şeyler yapmaya çalışan insanlara böyle yaklaşımlarda bulunulduğunu ülkeme dönene kadar bilmiyordum. Ben belirttiğim mağduriyet sebeplerim dışında Kıbrıs Türk halkının bugünlere gelmesi ve adada Türk varlığının devam etmesi adına canını dişine takmış; çocuklarının süt, yemek, okul gibi harcamalarından kısarak milli mücadelesine devam etmiş insanların torunlarındanım. Bu şekilde davranılması benden çok, bu insanların emeklerini hiçe saymaktır.
Seçim üstü İçişleri Bakanlığı tarafından birçok vatandaşlık verilip binlerce belge onaylanıp bunun onaylanmamasındaki amaç bizleri göçe teşvik mi etmektir? Her kırsal kesim arsası verildiğinde amacımız gençlerin adada kalması diyen başbakanımızın bu olanlardan haberi var mıdır?
Ben ne hakkım olmayan bir şeyi istedim, ne de bana şu koşulları sağlayın dedim. Daha önce verilmiş olan hakkın artık elverişsiz koşulda olmasından dolayı yardım talebinde bulundum. Kimsenin ekmeğine, malına göz dikmedim. Kendi ayaklarım üzerinde durmaya çalışmaktayım, bundan sonra da bu tavrım değişmeyecek. Ülkeme döner dönmez yaşadıklarımızı ömrüm boyu unutmayacağım. Mağduriyetime katkı sağlayan tüm yetkili kişilerin umarım içleri rahattır.
