banner913
banner932
banner1012

Dünya başıma yıkılıyor diye düşündüm

banner1020

Başbakan Ersin Tatar, “2 ay önce maaş kesintileriyle ilgili karar alırken dünya başıma yıkılıyor diye düşündüm. Uyuyamadım. O günün şartlarında kolay değildi” dedi

banner974
Dünya başıma yıkılıyor diye düşündüm

banner971

 

Başbakan Ersin Tatar, KKTC’de koronavirüs salgını döneminin başarılı bir şekilde atlatıldığını ancak bu dönemde kararlar alırken çok zorlandığını, sıkıntılar çektiğini söyledi. 

Sağlık ve ekonomik sorunların baş gösterdiği bu dönemde büyük sıkıntılar çektiğini ifade eden Başbakan Tatar, “2 ay önce maaş kesintileriyle ilgili karar alırken dünya başıma yıkılıyor diye düşündüm. Uyuyamadım. O günün şartlarında kolay değildi. Hem sağlık, hem ekonomi söz konusuydu. Türkiye ile henüz anlaşma olmamıştı. Doğru kararlar aldık, sağlıkta bir noktaya geldik, beklentim bu anlaşmanın da katkısıyla ekonomide de daha iyi yerlere gelmemizdir” diye konuştu.  

Başbakan Ersin Tatar, Türkiye ile yaptıkları anlaşma uyarınca yıl sonuna kadar 1 milyar 150 milyon TL, toplamda da yaklaşık 2 milyar 300 milyon TL’lik kaynak aktarılacağını belirterek, 100 milyon TL’yi ay sonu maaşların zamanında ödenmesi için borçlandıklarını söyledi.

Tatar, ekonominin çarklarının dönmesi için devletin harcamalar yapması gerektiğini de kaydetti ve gerekirse ek bütçe hazırlayıp Meclis’e götüreceklerini de açıkladı.

Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün açıklamasına göre, Tatar, Kıbrıs TV’de Hasan Hastürer’in programında, koronavirüs önlemleri kapsamında ekonomik kısıtlamalara gidildiği dönemde yaşadıklarını anlattı.  

Başbakan Tatar’a yöneltilen sorular ve yanıtladı şöyle:

SORU: Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası için partinizin içinde kendini Başbakan olarak gören arkadaşların varlığını hissediyoruz. Siz görevdeyken bunu birilerinin aklından geçirmesi şık mı?

TATAR: Herkesin kendine göre beklentileri vardır. Bu demokratik anlayış içinde herkesin kendi tercihidir diye değerlendiriyorum. Biz bu yarışta ülkemiz, devletimiz, halkımız ve partimiz adına başarılı olmak, kazanmak durumumdayız. Bu başarı bizi ve devletimizi güçlendirecektir. Sonrasında ise yapılması gereken çok önemli çalışmalar vardır. Dolayısıyla bunları düşünmeli, bunlara konsantre olmalıyız. Ama öncelikli hedef Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaktır. Parti içi yarış ondan sonra olacaktır. Artık ayağımız yere sağlam basıyor.

SORU: Finans yapımız şu anda sağlam mı?

TATAR: Şu an çok likit bir finans yapımız var, o yüzden bir sıkıntı yok. Her ne kadar koronavirüsten dolayı ekonomide bir sıkıntı olsa da bankalarda hiçbir sıkıntı yoktur. Tüm bankacılık sistemi ortadadır ve bankalarla ilgili herkes bu durumu biliyor. İlk zamanlarda bir takım söylenmemesi gereken şeyler söylendi ama hiçbir sıkıntı yaşanmadı.

SORU: 400 milyon TL iç borçlanma kararı alındı. Siz ısrarla rezervlere dokunmak istemediniz, neden?

TATAR: Bir parayı borçlanırken öncelikle o parayı nasıl ödeyeceğinizin de hesabını yapmış ve beyan etmiş olmanız lazım. ‘Ben borçlanayım, günü kurtarayım benden sonra gelecek olan da sorunu yaşasın, gaileyi o çeksin’ anlayışında olmak doğru değildir. Ben bu anlayışta bir kişi asla olmadım. Baştan sona şunu söyledim. Önce bu pandemi krizini iyi yönetmeliyiz… Bunu yaptık. Krizi, bilim adamları, sağlıkçılarımız, halkımızın da desteği ile iyi yönettik.    Bundan dolayı da hükümete karşı olumlu algı ve güven oluştu. KKTC’nin geleceğine dair umutlar arttı. Bir de ben açıkçası Türkiye ile imzalanması gereken protokolü bekliyordum. Şimdi o da oldu… İşte şimdi oluşan bu sağlam zeminde ek ihtiyaç olursa çok daha iyi şartlarda borçlanabiliriz. Neden? Artık ayağımız yere sağlam basıyor. Bu da borçlanma koşullarını bizim lehimize geliştiren bir durumdur. Maliyenin durumu tahmin edilenden çok daha iyi. Türkiye’den de destek geldiği için o borçlanma daha sağlıklı koşullarda yapılabilecek. Gerçekten de öngördüğüm, olması gereken bu idi ve başardığım için de çok mutluyum.

“KKTC HİÇ DE FAKİR DEĞİL”

SORU: 1974 birçok konuda kilometre taşıdır. Devlet çok güçlü olmadı ama çok zengin insanlar oldu.

TATAR: Devletin gelirini giderini, açığını veya artısını böyle ölçmemek lazım. Ben KKTC’ye baktığımda nasıl görüyorum size söyleyeyim. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dünyanın en güzel yerlerinden birindedir. Muhteşem bir sahil şeridi, doğal güzellikleri, kültür mirası vardır. Yetişmiş kültürlü bir vatandaş kitlemiz vardır. Bunlar çok ciddi zenginliklerdir. Dolayısı ile bana göre KKTC hiç de fakir değildir. Çok imkânlarımız vardır. Önemli olan bunları en iyi şekilde değerlendirmektir. Turizmde yatak kapasitesi şu anda 25 bin civarında. Bunun alt yapısı düzgün olması koşulu ile 55 bin olduğunda ortaya çıkacak durumu bir düşünün.  Yükseköğrenimde milyar dolarla hesaplanan yatırımlara sahip bir ülkeyiz. Konut sektörümüz gelişmeye çok açıktır ve gelecek vaat ediyor. Koronavirüsle mücadelede sağlanan başarı nedeniyle buraya gelip yerleşmek isteyen ve isteyecek olan çok insanlar var veya olacaktır… Türkiye’den deniz altından getirilen su, bu ülkeye çok büyük değer katmıştır. Proje tamamlandığında ve sulu tarıma geçildiğinde ortaya çıkacak durumu bir düşünün.

SORU: ‘Yumurtaları bir sepette tutmayın’ diye bir tanımlama var. Bizde üniversite ve turizm sektörleri büyük öneme sahip. Bu krizde ikisi sıfır oldu neredeyse. Eski yere gelmek noktasında ne kadar iyimsersiniz?

TATAR: Böylesi bir durum 100-200 senede bir olur. Ben tüm dünyayı olumsuz yönde etkileyen bu durumun uzun sürmeyeceğini düşünüyorum. Dünya buna çare bulacaktır. Biz hastalığı hallettik. Sağlık alt yapımızı pandemi olayını dikkate alarak güçlendirdik, daha da güçlendireceğiz. Sağlık alt yapımızı güçlendirmemiz ve başarılı olmamız bize artı bir değer kattı. Bence bu artı değer turizmimiz ile yükseköğrenim sektörümüzü de olumlu yönde etkileyecektir. Şu anda eksik olan kapıların kapalı olmasıdır. Yakında inşallah bir sorun olmazsa kapıların açılması gerçekleşecektir. Turistlerin, öğrencilerin ülkemize gelmeleri için bir takım sistemler geliştirilecektir. Ben gelecekten umutluyum. Baştan bu yana krizi aşacağımızı ekonomimizi toparlayacağımızı söylüyorum. Umut, motivasyon çok önemlidir. İnanmak ve kararlı olmak lazımdır.  2 ay önce ‘battık’ dediler, ‘OHAL ilan edilsin’ dediler. Gerekli tedbirleri, yavaş yavaş, panik yaratmadan, insanlarımızı zora sokmadan, ekonomiyi çökertmeden aldık. Narenciye hasadı devam etti. Bu basit bir iş değildir. Toplanması, paketlenmesi, ihracı için 100 milyon dolarlardan bahsediliyor. Kapatsaydık ne olacaktı? Hayvancılık, sütçülük devam etti. Fırınlar, marketler hep çalıştı. Halk istediğini alabildi. Bu ekonomi bir şekilde döndü.  Şu anda maliyeye de bakıldığında gelirlerde bir azalma oldu ama bahsettikleri gibi bir kötü senaryo gerçekleşmedi.

SORU: Gelirler 550 milyon noktasına geldi, 100 milyonlara kadar da düştü. Son veriler neyi gösteriyor?

TATAR: Yavaşça da olsa toparlanma vardır. Şu anda 250-300’lerde olduğu bilgime getirildi. Bu daha da yükselecek. Birkaç ay içerisinde toparlanacak.

SORU: Oteller- casinolar açılıyor. Otellerin hepsinin açılacağını tahmin ediyor musunuz?

TATAR: Tabii ki zorla kimseye açtıramazsınız… Ama açılacaklar elbette vardır. İç turizm diye bir olgu söz konusudur. Haziran geliyor, okullar tatil, buradaki aileler de kalabilecekleri, tatil yapabilecekleri yerler istiyorlar.

SORU: Casinolara yerli halkın girmesi yasak, açıldığında kim girecek?

TATAR: Burada yaşayan yabancılar da var. Ay sonu gelmek isteyen İngilizleri getireceğiz. Karantinada kalacaklar, paralarını kendi ödeyecekler. Çünkü ülkelerinden kurtulmak istiyorlar. Çarklar yavaş yavaş dönmeye başlayacak.

SORU: Emlak sektörü. Yabancıların talebine göre piyasa belirlendi. Ortada arz fazlalığı görünüyor. Siz emlak dünyası ile ilgili bir düşünceye sahip misiniz?

TATAR: Ben bu sektörün geleceğine de pozitif bakıyorum. Çünkü yavaş yavaş dünyada bir marka olmayı başardık. Bu konuda bizim çeşitli müteahhitlerimiz var ve buradaki güzel projeleri dünyaya iyi tanıtıyorlar. Oldukları yerden burayı pazarlıyorlar. Muazzam yerler yapıyorlar. Her yerde yapılıyor. Başarılı inşaatçılarımız var. Binlerce konut sattılar, devam da ediyor. Birçok ülkeden insanlar buraya geliyor, beğeniyor ve yeni birilerini gönderiyorlar.

SORU: Sizi umutlu görüyorum. Sarsılan müteahhit finans dünyasını da etkiledi. Eğer bu hayaliniz gerçekleşmezse bu emlak ve finans dünyasını tehdit eder mi?

TATAR: Benim, düşündüklerim, hayal ettiğim olaylar gerçekleşiyor. Şu anda bile konut satışı var. KKTC bu coğrafyada, Doğu Akdeniz’de koronavirüsü çok iyi yönetti. Çoğu insan metropollerden uzaklaşmak için yeni destinasyonlar arıyorlar, orası da KKTC’dir. Bu pazarlanıyor.

SORU: Çarşıda insanlar “para yok” diye şikayet ediyor. Yüzde 25 kesintinin memura, emekliye geri verilmesiyle birlikte çarşının toparlanacağını düşünür müsünüz?

TATAR: Tabii. Yüzde 25 dediğinizde ortaya çıkan rakam 70-80 milyon TL’dir. Anayasamıza göre maaş elde edilmiş haktır ve geri alınamaz… Keserseniz ödeyeceksiniz. Hükümet karar verecek ve ödeyeceğiz. Beraber karar vereceğiz.

SORU: Türkiye’den aktarılacak olan kaynak, geriye dönük ödemelerin yapılması sürpriz bir şekilde erken olabilir mi? Bir sonraki bayram gibi.

TATAR: Olabilir tabii. Bir kere bizim bir bütçemiz var. Bu, Meclis’ten geçti. Benim hâlâ elimdeki harcama yetkim bütçemdir, onun dışına çıkamam. O çerçevede bu ödemeleri yapabilirim. Bütçenin dışında olan bir şeyi ben yapamam. Onun için ek bütçe yapmam lazım. Onu da herkesle tartışacağım. Varsa farklı öneriler, ek bütçe de yapabiliriz. Şu an elimizde olan mevcut bütçemizdir. Gelirlerde düşüş oldu. Gelirlerdeki düşüşü nasıl telafi ediyoruz? Türkiye ile yaptığımız anlaşmadan dolayı 1 milyar 150 milyon TL kaynak aktarılacak yılsonuna kadar. O kullanılarak bir telafi yapılacaktır. Diğer kaynaklar ise alt yapıya, reel sektöre, savunmaya, Taşınmaz Mal Komisyonu gibi kalemlere gidecektir. Toplamda yaklaşık 2 milyar 300 milyonluk bir kaynak yılsonuna kadar KKTC’ye aktarılacak. Biz bugün için 100 milyon TL’yi ay sonu maaşlarının zamanında ödenmesi için borçlandık. Bütün dünyada durağanlık var. Böyle durumlarda ekonomideki harcamalar azaldığı için devlet o harcamayı yapar ki ekonomik çarklar tamamen durmasın.  Önümüzdeki günlerde bir program dâhilinde projeleri gerçekleştirirsek, biraz da iç borçlanmayla olayı takviye edersek ekonomiyi toparlayacağız. Gerekirse ek bütçeyi Meclis’e götüreceğiz. Keyfiyetle harcama olmaz. Yetkiye dayanarak yapılır.

SORU: Başbakan olurken sizden en büyük beklenti ekonomiyi düzeltmek idi. Düşündüklerinizi yapma konusunda ne kadar imkân buldunuz?

TATAR: Yaşadıklarımız ortadadır. Bence devleti iyi yönetim demek için büyük açıklara sebep olmamak ve ekonominin çarklarını döndürmek gerekir. Büyük açık olursa yüksek faizle borçlanma olur. Dolayısı ile iyi bir ekonomist bu olmasın diye tedbirler alır. Ben bu anlayıştayım.

SORU: Türkiye’nin tarihine baktığınızda Dünya Bankası’ndan dış kaynak elde etme var ama anladığım kadarıyla siz radikal kararlardan yana değilsiniz.

TATAR: Ülkenin koşulları önemlidir. İşin bir de siyaset tarafı var. Ekonomist kimliğiniz olabilir ama siyasi kimlik de var. Ülke idare ederken, ekonomiyi de, sosyal ve siyasal durumu da düşüneceksiniz. Bunları bir birinden ayırmak mümkün değildir. Ancak sağlıklı gidişat için esas olan ekonominin büyümesidir, yatırımların artmasıdır. Onun için de Devlet’e hükümete, yöneticilere güven olmalıdır. Devletin başında bu işin mektebinden gelen, gereken lisanı konuşabilen, iş ve yatırım dünyasında konuşulanları anlayan biri olması yeni yatırımların ülkeye gelmesi için çok önemlidir.

SORU: Türkiye ile mali işbirliği anlaşması zor mu oldu?

TATAR: Her sene veya belirli dönemlerde Türkiye ile anlaşma olması gerekir. Bu bizim ekonomimiz için çok önemlidir. Biz bu görüşteyiz. Bir ara bazı hükümetlerle anlaşma için sıkıntı yaşandı. 2019 Mayıs ayında biz hükümete gelmeden önce bir protokol sıkıntısı vardı. Biz hükümete geldik ve 20 Temmuz’da imzaladık… 750 milyon ülkemize bu anlaşma ile geldi. Bir takım projeler o anlaşma çerçevesinde devam ediyor. Seçimler var diye gecikir mi endişesi vardı. Seçimler de ertelenince bazı ödemelerin önemi ortaya çıktı… Nihayetinde dediğimiz öngördüğümüz gibi Türkiye ile anlaşma gerçekleşti. Önemli olan budur. Ve biz halkımız adına mutluyuz.

SORU: Ortağınız dâhil hükümet bu işin içinde miydi?

TATAR: Bu iş ani olmadı. Aylardır konuşuluyor. Son 2 haftada müsteşarlar detaylı tartıştı ve sonuca varıldı. Hükümette de tabii ki kendi aramızda olayları ve bu anlaşmayı baştan beri konuştuk. Ne gün olur diye, bekliyor,  merak ediyorduk. Borçlanma için arayışa devam ediyorduk. Bayramın üçüncü günü bu anlaşma oldu. Böyle bir anlaşma borçlanmaya kolaylık ve avantaj sağlar. Borçlanmanın faizi de daha düşük olur. Başka önemli getirileri de vardır.    Maaşlardan kesinti de bir iradedir. Böyle bir durumda onu yapmak benim sorumluluğumdu. 2 ay önce karar alırken dünya başıma yıkılıyor diye düşündüm. Uyuyamadım. Kolay değildi yüzde 60’a yakın insanların maaşını keseceksiniz o tepkiyi nasıl göğüsleyeceğiz endişesiyle uyuyamadım. O günün şartlarında kolay değildi. Hem sağlık, hem ekonomi söz konusu idi. Türkiye ile de henüz anlaşma olmamıştı. Doğru kararlar aldık, sağlıkta bir noktaya geldik, beklentim bu anlaşmanın da katkısı ile ekonomide de daha iyi yerlere gelmemizdir.

“ÖZERSAY’LA SORUN YOK, SÜREKLİ PASLAŞIYORUZ”

SORU: Başbakan Yardımcısı Kudret Özersay’la muhabbetliydiniz. Azaldı mı? Anlaşmada yanınızda değildi?

TATAR: Ben anlaşma ile ilgili Kudret Bey’e bilgi verdim. Anlaşmaları zaten KKTC adına Başbakan imzalar, dolayısı ile ben imzaladım. Sorun yok. Sürekli paslaşıyoruz.

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.