banner913
banner932
banner1012

“Vakıf malları, Ada’daki varlığımızın tapu senetleridir”

banner1020

Akıncı “Osmanlı döneminde kalan eserler, bizim bu Ada’daki varlığımızın tapu senetleridir. Her şey insanlığın ortak malıdır, kültürel anlamda hepsine sahip çıkmamız lazım ama bu topraklarda Kıbrıslı Türkler vardır, onlar bu topraklarda yüzyıllardır vardırlar, mevcutturlar diyebileceğimiz eserler bu Vakıf eserleridir”

banner974
“Vakıf malları, Ada’daki varlığımızın tapu senetleridir”

banner971

Kıbrıs Vakıflar İdaresi tarafından Girne Kapısı’ndan başlanarak “Alternatif Bir Rota: Vakıf Şehir Lefkoşa Etkinliği”nin açılışı yapıldı.
Atatürk Anıtı önünde başlayan açılış etkinliğinde sırasıyla Vakıflar İdaresi Başkanı İbrahim Benter, Türkiye Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, TC Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Başbakan Tufan Erhürman, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Teberrüken Uluçay ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı birer konuşma yaptı.

AKINCI: “LEFKOŞA, MEDENİYETLERİN BULUŞMA YERİ”
Cumhurbaşkanı Akıncı, her şeyin düşüncede başlayıp eyleme dönüştüğünü ifade ederek, “Öncelikle, bu güzel düşünceyi beyinlerinde canlandıranları, sonra da eyleme dönüştürenleri kutluyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili bakanlık ve kurumlarıyla işbirliği içerisinde bu güzel etkinliği planlayan Vakıflar İdaremize ve yöneticilerimize de ayrıca teşekkür ediyorum” dedi.
Kıbrıs ve özellikle Lefkoşa’nın, bir medeniyetler buluşmasına sahne olan bir yer olduğunu, geçmişinde kanlı savaşlar da olduğunu ama artık insanlığa sunabileceği güzel miraslarının bulunduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Akıncı, Lefkoşa’da 14 yıl belediye başkanlığı görevi yaptığını anımsatarak, Lefkoşa Surlariçi’nin, tarih ve medeniyetlerin buluştuğu bir mekan olduğunu ifade etti. Akıncı, şöyle devam etti:
“Hemen yanı başımızda Girne Kapı ve etrafını çevreleyen surlar var. Bunlar, Osmanlı’nın aşarak Lefkoşa’yı zapt ettiği Venedik Surları ve burçları. 11 adet burcun süslediği, bu surların çevrelediği Lefkoşa’nın hemen hemen yarısı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarında, diğer yarısı güneyde kaldı. Venedikliler’den önce Luzinyanlar vardı. Venedikler’den sonra Osmanlı İmparatorluğu burada 300 yılı aşkın bir süre hakimiyetini sürdürdü. 1878’de İngiliz İmparatorluğu Ada’ya geldi, önce kiracısı, sonra sahibi oldu. 1960’dan sonra da ortaklık cumhuriyeti ve ondan sonraki yakın tarihteki gelişmeleri biliyorsunuz.”
“SURLARİÇİ’NDEKİ OSMANLI DÖNEMİ ESERLERİNİN KORUNUP YAŞATILMASI İÇİN ÇOK BÜYÜK UĞRAŞ VE EMEK VERDİM”
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kuzey Lefkoşa’da Surlariçi’nde Osmanlı Dönemi’nden kalan çok değerli eserler olduğunu ifade ederek, bu eserlerin korunması ve yaşatılması için çok büyük uğraş ve emek veren birisi olarak, bugün yaşanan gelişmeden çok büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Yürüyüş güzergahı üzerinde bulunan Büyük Han’ın Lefkoşa’nın tam bir odak noktası haline geldiğini, yerli ve yabancı nüfusun, burada vakit geçirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ben de dün iki saatimi burada geçirdim. Her dilden, her dinden insanlar oradaydı. Büyük Han’ın bu hale gelebilmesi için neler çektiğimizi de ben bilirim. Bunun altını da çizmek isterim; yıllarca bakımsız kaldı, ha yıkıldı ha yıkılıyordu, bu eserin kurtarılabilmesi için neler çekildi” diye konuştu.
“SELİMİYE CAMİİ’NİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK OLMAMIZDAN ÇOK BÜYÜK MUTLULUK VE HUZUR DUYUYORUM”
Türkiye Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’nun konuşmasında, Selimiye Camii’nin restorasyonuyla ilgili bir müjde duyduklarını, bunun, sevindirici bir gelişme olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “1974’den önce bu konuda UNESCO adım atıyordu, İtalyan mimarlar gelip gidiyordu. 1974 olayı yaşandı, ondan sonra çekildiler, Selimiye Camii’ni kaderine terk ettiler. Onun bu kaderini değiştirecek olmamızdan dolayı son derece büyük mutluluk ve huzur duyduğumu ifade etmek isterim. Çünkü, bu ülkenin çok önemli kültürel ve tarihi eserlerinden biri” dedi.
“VARLIĞIMIZIN TAPU SENETLERİ”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şöyle devam etti:
“Osmanlı döneminde kalan eserler, bizim bu Ada’daki varlığımızın tapu senetleridir. Her şey insanlığın ortak malıdır, kültürel anlamda hepsine sahip çıkmamız lazım ama bu topraklarda Kıbrıslı Türkler vardır, onlar bu topraklarda yüzyıllardır vardırlar, mevcutturlar diyebileceğimiz eserler bu Vakıf eserleridir, onların sadece bu büyük mimari değerleri olan eserleri değil, bu ayrımı da yapmak istiyorum. Çünkü Osmanlı tipi konut mimarisinin Lefkoşa’da güzel örnekleri var; Arabahmet Mahallesi bunların çok güzel örneklerinin olduğu, cumbalı evlerin, iç avlulu evlerin olduğu güzel mekanlarımız, mahallelerimiz vardır. Çoğu zaman bunları yeteri kadar koruyamıyoruz. Bir şehir, sadece önemli eserleri ile değil, dokusu ile de sokaklarının yapısıyla da, o sokaklara uzanan cumbalarının, o cumbalı evlerin, o Osmanlı mimarisinin korunmasıyla da yakından ilişkilidir. O nedenle korumaya müsait ve ihtiyaç içinde olan nice şehir dokularımız da vardır. Selimiye Camii’ni koruyalım, kurtaralım elbette, ama onun yanı sıra bu mahallelerdeki Osmanlı mimarisini çağrıştıran o fiziki dokuyu da korumayı ihmal etmeyelim.”

 

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.